Selçuklu-Osmanlı çizgisinde nizam-ı alemin sahih bir şekilde kurulması ve sürdürülmesi düşünürler (hukema), bilginler (ulema) ve ariflerin (urefa) vazifelerini yerine getirmesi ile mümkündür.
Nizam-ı âlemi yalnızca cihan hakimiyeti olarak anlamak doğru değildir. Çünkü amaç cihana eldeki kurallara uygun bilgi ve adalete dayanan bir düzen kazandırmaktır.
Kişi neyi severse sevsin, neyi yererse yersin; neye inanırsa inansın, neyi inkâr ederse etsin, kısaca ne ederse etsin bilerek etsin. Çünkü ed-e-bil-mek, bilmektir.