Harese nedir, bilir misin oğlum?
Arapça eski bir kelimedir.
Bildiğin o hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri buradan türemiştir.
Harese şudur evladım:
Develere çöl gemileri derler bilirsin, bu mübarek hayvan
üç hafta yemeden içmeden, aç susuz çölde yürür de yürür;
o kadar dayanıklıdır yani.
Ama bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır.
Gördükleri yerde o dikeni koparır çiğnemeye başlarlar.
Keskin diken devenin ağzında yaralar açar,
o yaralardan kan akmaya başlar.
Tuzlu kan dikenle karışınca bu tat devenin daha çok hoşuna gider.
Böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına
doyamaz ve engel olunmazsa kan kaybından ölür deve.
Bunun adı haresedir.
Demin de söyledim, hırs, ihtiras, haris gibi kelimeler buradan gelir.
Bütün Ortadoğu’nun âdeti budur oğlum, boyunca birbirini öldürür
ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz.
Kendi kanının tadından sarhoş olur.
Bu kitap yorumunu Instagram'daki "alintilarlayasiyorum" profilimde de okuyabilirsiniz: instagram.com/p/CkSy3Jstfze
"Ne, hâlâ Şeker Portakalı'nı okumadın mı?! Sana inanmıyorum!" diyenler için müjde... Bu zamana kadar okumadığım için utandığım bu kitabı sonunda okudum!
Bu incelemenin altına yazılan her
Karamazovlar’ı Dostoyevski’nin zirvesine hatta cahilliğimden cüret alarak edebiyat tarihinin zirvesine koyarak başlamak istiyorum. Bu noktada Suç ve Ceza’yı öne atarak itiraz edenler olacaktır ki bana kalırsa bu iddiada bulunanlar henüz Karamazovlar’ı okumayanlardır. Ecinniler de Raskolnikov karakterini şöyle böyle içinde barındırdığından Suç ve
YouTube kitap kanalımda Oğuz Atay'ın hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
ytbe.one/INZw0WFskak
"Hayatımın, başı ve sonu belliydi; hiç olmazsa ortasını kaçırmamalıydım." Tutunamayanlar, Oğuz Atay
"Oğuz Atay okumaya direkt Tutunamayanlar'dan mı başlanmalı? Tehlikeli
"Kabe'dekiler gibi herkesin içinde taşıdığı putlar vardı. İhtiras, mevki ve makam aşkı, yönetme arzusu, para ve zenginlik, zevk u safa, içki ve kadın ..."
İnsan yaşamını en iyi şekilde özetleyecek kelimedir, “Hengâme”; karışıklık, kargaşa, kavga, gürültü…
Nefes aldığımız her anda, aslında bir kargaşanın içine sürükleniriz. Öyle ya, aldığımız nefeste ki moleküller bile vücudumuza zerk ettikten sonra karmaşık bir yolculuğa çıkar. Bu yolculukta birçok kez form değiştirirler, görev yerlerine varmak
Çok fazla insanın benzer deneyimlere sahip olduğuna inanıyorum. Bütün ruhumla iyi olmak istedim; fakat gençtim, tutkularım vardı. Ne zaman iyi olanı arasam yalnızdım, tamamen yalnızdım. Ne zaman kalben hissettiğim ahlaken iyi olma isteğimi dile getirmeye çalışsam aşağılama ve alayla karşılaştım. Ne zaman alçak tutkularıma yenik düşsem takdir, teşvik edildim. İhtiras, güç sevgisi, bencillik, zamparalık, gurur, öfke, intikam, bunların tamamı saygın addediliyordu. Kendimi bu tutkulara kaptırdıkça büyüklerim gibi olmaya, onların da benden memnun olduklarını hissetmeye başladım.
Ben yarın gideceğim... Bir şey daha yapacağım. Ben kimim? Ahlaksız bir kadın. Senin boynuna bağlanmış bir taş. Sana acı çektirmek istemiyorum, istemiyorum! Seni kurtaracağım. Beni sevmiyorsun, başkasını seviyorsun!
Dedi Anna Karenina
Tolstoy bu romanı yazarken saatlerce odasına kapanıp hizmetçisine gerekli olmadığı sürece kendini rahatsız
Herkese Merhaba ;
Sevgili Zülfü Livaneli'nin Kaleminden çıkmış olan "Huzursuzluk " kitabını okuduğumda bende gerçekten huzursuz oldum.
"Harese nedir, bilir misin oğlum? Arapça eski bir kelimedir. Bildiğin hırs, Haris , ihtiras , mühteris sözleri buradan türemiştir.Harese şudur evladım,
Develere çöl gemileri derler bilirsin. Bu
Tapduk Emre der ki;
Niye uzun ömür yaşar kaplumbağalar bilir misin?...
"Teslim olmuştur da ondan"
Sadece yolunu yürür... acelesi yok, ihtirası yok..
ihtiras olmayan da vakit bollanır...hırs daraltır.
Hem vakti daraltır hemi yüreği... 🐢
#yaşamak sakinlik ister
Hz.İbrahim as
Bir gün İbrahim aleyhisselam, kokmuş, parçalanmış bir ceset görüp, Allah-ü Teâlâ’ya der ki: Ya Rabbi, parçalanmış bu cesedi elbette diriltirsin. Bunun nasıl diriltildiğini bana göster ki, gözümle görüp kalbim mutmain olsun! Cenab-ı Hak buyurdu ki: Dört ayrı cins kuş bul ve hepsini kes! Her kuşu yedi parçaya böl, her birinden birer parça alarak, yedi dağın üzerine koy! Dört kuşun başlarını elinde tut! Sonra; “Allah’ın izni ile gelin!” de. İbrahim aleyhisselam emredileni aynen yaptı. Havada dört tane başsız kuş cesedi meydana geldi. Sonra her biri gelip kendi başıyla birleşti. Bu kuşlar, tavus, horoz, güvercin ve karga idi. Tavus, ziyneti, süsü temsil eder. Nefs tavusunun başını koparan kimse, gözlerini dünya süslerine kapatabilir. Horoz, şehvete düşkünlük timsalidir. Nefs horozunun başını kesebilen kimse, şehvetlerin zararlarından kurtulur. Güvercin, heveslerin sembolüdür. Nefs güvercininin başını kesebilen kimse, heva ve heveslerine uymaktan kurtulur. Karga, ihtiras işaretidir. Nefs kargasının başını kesebilen ihtiraslarına gem vurur. Nefsinin bu dört huyunu terbiye eden kimse, sonsuz kurtuluşa kavuşur.
Diğer iletilerinde göz atabilirsiniz.
#109839060#108625260#107789461
...yarın korkusuyla yaşamaya devam edip, alanını terk edememek, başkaldıramamak kişinin özgürlüğüne vurulan en derin ketlerden birisidir. İtaat bekliyorsan fakirleştir, kafalarına buyruk yaşamalarını istemiyorsan sadece ölmemeleri için yetecek kadar tayın ver...
Yukarıdaki cümleyi kitap arasına işlerken henüz tam olarak neyle karşılaşacağımı
24 saati 71 sayfaya sığdıran Stefan Zweig...
Bir yaşamın gerisinde kalan çöküşleri kaç satırda okudum bilmiyorum. Stefan neden hep insanların hayat boyu hissedeceği duyguları ince ince işliyor? Gelin bir de kendinizi bu kitaplarda aramayın.
Yine zavallı insanlar, yine hissiz insanlar ve yine nankör varlık olan insan topluluğu. Bütün duyguları
Bir Akşamdı ; Meliha'nın hasta babasını, annesini, yuvasını, istediği gibi yaşayabilmek uğruna terkettiği kasvetli bir gece.
Zaten hersey böyle bir gece başlamamış mıydı?
Babasının "Beyaz esvablı kızı." Yaşamak istiyordu.
Yaşadığı hayattan bunalan Meliha'nın yolu tam bir kadın uzmanı, zevkine düşkün, üstadında tabiriyle donjuan olan Kamil ile kesiştiği andan itibaren başlıyor. Ve hiçbir sey eskisi gibi olmuyor artık.
Aşk, ihtiras, pişmanlık, acının ve gözyaşının eksik olmadığı muazzam bir eser.
Bir AkşamdıPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 20201,796 okunma