Ekonomi, inançtan bağımsız değildir, olamaz da!; çünkü ekonomik faaliyetler de bir kültür faaliyetidir. İslâm’ın ekonomik - ticarî anlayışının temelinde israf, haram, helâl kavramları bulunur. İslâm’a göre lüks ve israf haramdır. Bir Müslüman için lükse ve israfa varacak ölçüde harcama yapmak, yasaktır. İslâm dini, inananların israfa kaçmadan, helal üretim ve helal tüketim yapmalarını öğütler. İhtiyaç fazlasının infak ve ihsan edilmesi Kur’an ve sünnette övülür ve ısrarla tavsiye edilir. İslâm’da kar elde etmek ve özel mülkiyet, aşırı olmamak şartı ile kabul edilmiştir. Bugünün iktisat anlayışına göre ihtiyaçlar sınırsız, onları karşılayacak kaynaklar ise sınırlı kabul edilmektedir. Oysa bizim kültürümüze göre ihtiyaçlar da, onları karşılayacak kaynaklar da sınırlıdır, sonsuz değildir; hatta insan ömrü bile sınırlıdır!
O yüzden "Çalışan demir pas tutmaz"
Ve işsizlik uzadıkça ihtiyaçlar artar. Bu bir yasadır. Hayaller kuran kişi doğal olarak cömert ve yumuşaktır; gevşeyen zihin hayata sıkı sıkı sarılamaz. Bu yaşam tarzında, kötülüğe iyilik karışmıştır, çünkü gevşeklik kötü olsa da, cömertlik iyidir. Ama çalışmayan yoksul, cömert ve yüce gönüllü kişinin işi bitiktir. Kaynaklar tükenir, gereksinimler artar.
Sayfa 156Kitabı okudu
Geri14
42 öğeden 41 ile 42 arasındakiler gösteriliyor.