Dünya, kıyamet günü el ve bacakları çirkin, dişlerini sırıtır bir şekilde, gözleri çakır mavi bir ihtiyar kadın suretinde gelir. Onu gören insanlar:” Bu çirkin yüzden Allah’a sığınırız!” derler. Onlara: “ İşte kendisi için birbirinize kin ve haset beslediğiniz, haksız yere kan döktüğünüz, akrabalarınızla ilişkilerinizi kestiğiniz, süsleriyle aldandığınız dünya budur” denilir…Sonra onun ateşe atılması emredilir.
"İhtiyar kişinin riyazeti zordur, kurdun ise terbiyesi azaptır."
Reklam
Anatole France şöyle demektedir: "Bilim adamı, 'biliyorum' ile 'zannediyorum' arasındaki farkı bilen kimsedir". Ebû Hanife'dir ki halktan ihtiyar bir kadının, kendisine sorduğu beş sorudan üçü için "bilmiyorum" diyor. Kadın, her dinî, ilmî, tarihî, fıkhî, felsefî, tabiî, tıbbî ve özel sorusunu mahallenin yarım hocasına sorup cevabını cebinde bulmaya alışık olduğundan ve hoca ömründe "bilmiyorum" demediği için bu duruma hayret eder ve şöyle der: "Ey bilgin imam! Sen beytü'l-maldan camide oturup 'bilmiyorum' demek için mi para alıyorsun?" İmam şöyle cevap verir: "Hayır bacı! Beytü'l-maldan bana verdikleri bu para, bildiklerim içindir. Eğer senin deyişinle bilmediklerim için bana para vermek isteselerdi, dünyanın bütün serveti bile buna kifayet etmezdi"!
Sayfa 175 - Fecr YayınlarıKitabı okudu
Hz. Ömer adalet yönünden o kadar haSsas davranı- yorduki; oğluna yaptığı had cezası ölümüne sebep oldu.Zeyd b. Eşlem 1 şöyle anlatıyor: «Bir gece Hz. Ömer’in dolaştığını gördüm, arkasın­dan gittim ve size arkadaşlık yapmama müsaade edermi- siniz» dedim «evet» dedi. Medine’nin dışına çıktığımız­da, uzaklarda bir ateş gördük «Belki orada bir
Ebu Hanife halktan ihtiyar bir kadının kendisine sorduğu beş sorudan üçü için "bilmiyorum" diyor. Kadın, her dini, ilmi, tarihi, fıkhi, felsefi, tabii, tıbbi ve özel sorusunu mahallenin yarım hocasına sorup cevabını cebinde bulmaya alışık olduğundan ve hoca ömründe "bilmiyorum" demediği için bu duruma hayret eder ve şöyle der: "Ey bilgin imam! Sen beytülmalden camide oturup "bilmiyorum" demek için mi para alıyorsun?" İmam şöyle cevap verir: "Hayır bacı! Beytülmalden bana verdikleri bu para, bildiklerim içindir. Eğer senin deyişinle bilmediklerim için bana para vermek isteselerdi, dünyanın bütün serveti bile buna kifayet edemezdi."
Cihad
İbni Abidin şöyle diyor: "Eğer düşman, İslâm'ın emniyet noktalarında, birine saldırırsa, o noktaya yakın olan herkese cihad farzı ayn olur. Geride kalanlara ise düşmana olan uzaklık derecelerine göre farzı kifayedir. Ancak, o noktaya yakın olanlar düşmanı savmaya güç yetiremezler veya buna güçleri olur da tembellik ederek cihaddan geri kalırlarsa, onları izleyenlere cihad, namaz ve oruç gibi farzı ayn olur. Bu durumda cihadı terketmelerine cevaz yoktur. Bu şekilde ihtiyaç nisbetinde en yakından en uzağa doğru farziyet hükmü halka halka genişler. Öyle ki tedrici bir şekilde doğuda ve batıda bulunan bütün Müslümanları kapsayacak kadar bu halka genişler." El-Kasani, İbnu Nuceym ve İbnu'l Hemmam da bu şekilde fetva vermiştir. (bkz. İmam Kasani, Bedai'us-Senai, 7/98, El-İhtiyar, 4/118)
Sayfa 106Kitabı okudu
Reklam
273 öğeden 261 ile 270 arasındakiler gösteriliyor.