Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

ihtiyar

ihtiyar
@ihtiyar
Sıkı Okur
Sınırlı karakterlere sığmayan bir karakter miyim diye endişelendim... #65954273
O sahile yaklaşıp denize karşı oturduğunda biz deniz olup çalkalanırdık, eğilip çantasından kitabını aldığında sözcük olur dizilirdik parmaklarının ucuna, okudukça dökülürdük birer birer dudaklarının arasına... O sıcakladığında, güneşe çatardık öfkeyle hemen rüzgar olur münasip bir şekilde eserdik, ardından uçurtma olur uçuşan saçlarına eşlik ederdik... Okuduklarına, yaşama, yaşadıklarına hüzünlenirdi ve yalnızlığına, biz yalnızlık olurduk onun hüzünlü gözlerinde kaybolup yok olurduk.
Reklam
Herkes uyuduktan sonra demlediği kahveden bir fincan alır, geride bıraktıkları günü değerlendirmeden yeni günün ilk saatlerinde kitabını okurdu. Bu ritüel yaşamının içindeki bir çok boşluğu doldurmakla kalmaz, kurmuş olduğu kendi dünyasının her geçen gün biraz daha büyümesine sebep olurdu.
Bahçede bir grubun içinde onu fark edince o yöne doğru yürüdüm. Neşeli bir şekilde diğerleriyle konuşuyordu, kısa bir süre izledim, ağzından çıkan sözcüklerden çok ben dişlerine bakıyordum, çok güzel dişlere sahip olması ona karşı hiç şansım olmadığını gösteren sebepler listesine bir madde daha eklememe sebep oldu. Üzgün bir şekilde oradan uzaklaşmaya başladım. İstemsizce bir ara arkama dönüp baktığımda herşey aynıydı. Benden tarafa bakan sadece kaldırımda yatan köpekti. O da kocaman ağzını açarak esnedi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Soluk soluğa kaldığımı fark ettiğimde kapıya kadar gelmiştim, onu görecek olmanın verdiği heyecanla kalbim göğsümü yırtacak gibi atmaktaydı. Soluğumu toparlamaya çalışırken elim kapının koluna uzanmıştı, cesaretimi toplamaya çalışıyordum ki ne kadar öyle kaldığımı bilmiyorum. Kapının açılmasıyla kendime geldim, o benden önce kapıyı açıp yanımdan geçip gitmişti. Arkasından öylece baka kaldım.
Sürekli yazmak istiyorumda bir şey beni engelliyor derler ya, bana da oluyor, öyle bir şey gerçekten varmış...
Reklam
"Güzel olamayacak kadar gerçek olanlar mı, gerçek olamayacak kadar güzel olanlar mı? İkisi de aynı mı? Güneşin parıltısı gündüze, ayın parıltısı geceye eşlik ediyorsa benim gerçekliğim neden yalan olamayacak kadar güzel olmasın." ihtiyar
Tik Tak
"Yıllar içinde evlerden kurmalı masa saatleri birer birer kayboldular. Tik tak, tik tak diye betimlediğimiz onların sesleri âdeta zaman bekçilerinin kalp atışlarıydı. Değerli olan şeylerin bekçisi olurdu, olmalıydı... Zaman değerliydi... Gecenin ilerleyen saatlerinde sessizliğe bürünmüş mahallemizde geçmiş yıllara az önce sözünü ettiğim şeyleri düşündürerek beni götüren kitaplığımdaki saate bakıyorum, zaman yorgunu diye sesleniyorum ve tik tak seslerinin eşliğinde bilmediğim şeylerin bildiklerimden çok fazla olduğu yıllara doğru tersine yolculuk yapıyorum. Ne çok özlemişim bu sesi, tik tak, tik tak... Çocukluğum, delikanlılığım ve elimde kitabımla şimdiki zamanım; biz, olup biten herşeyin farkındayız, güzel anlar hızla yok oluyor... 'Tik tak' tan 'Tik tok' a geçiş yaptığımız zamanlarda bir birini yaşayamayanlara ve kendime üzülüyorum... Açılsa sandıklar, çıksa gün yüzüne eski dostlar, kurulsa yayları -tik tak, tik tak- zaman bekçileri olarak kalpleri tekrar atmaya başlasa... Elbette açılacak sandıklarımız kaldıysa..." İhtiyar
Geçmişte hastanelerde hastaların çoğunun yaşlılar olduğunu gözlerdim. Şimdilerde hastaların çoğu benimle yaşıt...
Rüya
"Bir rüya sonrası uyandığında boşluğa düşersin, sersem bir şekilde idrak etmeye çalıştığın gerçeğindir; yaşadıkların yaşayacaklarının habercisidir, olacakları değiştirmek ancak mucizelere kalmıştır." ihtiyar
Dünyanın en ağır yükü...
"Ne dağları delmek, ne toprağı işlemek, ne de yıllarca yük taşımak yormamıştır insanı bir diğer insanın yorduğu kadar. Dünyanın en ağır yükü diğer insanların tutum davranışları ve ağızlarından çıkan sözcüklerdir." ihtiyar
Reklam
"Anne, konuşamadığım gibi yazamıyorum da. Üzgünüm. Çok üzgünüm. Oysa dağlara kavuşmuştum." ihtiyar
Sokaklar uyurken, güneş henüz saklandığı yerden çıkmamışken seni yazdığım satırları yakarak ısınıyorum. Sonra uçuşan küllere bakarken bir öksürük nöbeti geliyor herşeyi unutup seni tekrar yazmaya başlıyorum. Bu döngü hergün tekrar ediyor ve yazdıklarımı yakerken de tekrar yazarken de gecenin serinliğinde ısınıyorum. Güneş ortaya çıktığında herşey bitiyor. Kediler gibi uyuyorum sonrasında.
Bugün okumuyorum, yazmıyorum da. Arada hiçbir şey yapmamak, çok şey yapmaktan iyidir ve boş boş oturmaktansa hiçbir şey yapmamak düşünsel anlamda daha iyidir. 🙃
Güzel şeyler olmuyor değil, bir kedi gelip bacaklarıma sürtünüyor denize karşı çayımı yudumlarken, yürürken de bir köpek geliyor yanıma, sağımda deniz solumda köpek batan güneşe doğru usul usul yürüyoruz. Yaşamımda deniz var, hayvan dostlarım var, güneşin doğum saatleri ortalarda pek olmayan insanlar var, akşam üstü okunmasını seven kitaplarım var, dilimden hiç düşmemesi gereken şarkılar var, mevsimlerden sonbahar var... Şükür... Kötü şeylerde var!
Ben gittiğimde geride bıraktığım, sen gittiğinde yanında götürdüğün şeydi, daha ilk görüşmemizde sana verdiğim kalbim.
662 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.