Yazarın, Suskunlar eserinden sonra merakla alıp okuduğum başka bir romanı...II. Abdulhamid döneminin anlatılmasıyla başlayan roman, cumhuriyetin ilk yıllarının anlatımıyla sona eriyor.
Tarihi romanlarını büyük bir beğeniyle takip ettiğim Okay Tiryakioğlu, Abdülhamid - Son Hükümdar'da 1876-1908 yılları arasında Osmanlı'yı idare eden Sultan II. Abdülhamid Han'ı anlatıyor. Ancak bunu yaparken doğrudan Sultanı değil o dönemde Abdülhamid düşmanlığıyla yetişmiş ve Avrupa'da askeri tahsil de görmüş olan üç Türk üzerinden yapıyor bunu. Sami, Suat ve İsmail adlı bu kişiler fikren Jön Türklerdendir ancak dahası Masonik bir oluşum olan 'Kardeşlik Cemiyetinin' birer ferdidirler. Belçikalı bombacı Jorris ve Ermeni çetelerinin ortaklığında tertiplenen Yıldız suikastında yer alırlar. Eser bu isimlerden Saim'in anlatımları üzerinden ilerliyor. Tabii ki devrin pek çok sahici kişisini de içinde barındırıyor.
Hüseyin Nihal Atsız tarafından muhtelif tarihlerde muhtelif dergi ve gazetelerde neşredilmiş tarih makalelerinin toplandığı bir kitap. Atsız'ın tarihe bakış açısını göstermesi bakımından önemli bir eser. Türk tarihinin bütünlüğü tezi önemli bir iddia burada; yani 16 Devlet iddiası reddediliyor ve tarih boyunca birisi Türkistan, diğeri de Türkiye'de olmak üzere sadece 2 Türk devletinin kurulduğu, değişenin sadece hanedanlar olduğu söyleniyor. Osmanlı'ya derin bir saygı besleyen Atsız, özellikle Sultan II. Abdülhamid ile ilgili hayli olumlu şeyler söylüyor ve kendi tabiriyle ululuyor onu. Tarihe ilgi duyanlar için ilgi çekici bir eser.
Sultan II. Abdülhamid'e Ermeni komitacıların tertiplediği Yıldız Suikastını konu alan bir roman. Özellikle son birkaç sayfası çok önemli bir mesaj içeriyor bence.
Bir Anlık GecikmeReha Çamuroğlu · Everest Yayınları · 2013105 okunma
Seniha'nın kayıtsızlığı insanı hayrete düşürecek bir seviyeye ulaşmaktadır ancak bu eserin ciddiyetini ve gerçekliğini ortaya koyan en mühim alametlerden birisi olarak görülüyor...Milli Mücadelede aktif olarak rol almayan, hatta gaflet ve hatta hıyanet içinde yer alan İstanbul sosyetesinin daha sonra memleket mukadderatında birinci dereceye
"......Ondan sonra Abdülhamid meselesi artık iki tarafın hararetli bir tonda tartıştığı, sevenler ve karşı olanların saflarını belirlediği bir Ulu Hakan-Kızıl Sultan tartışmasına dönüşür....."
".............Daha çok ideolojik temellendirmeler, hatta karşı tarafa tarih üzerinden yöneltilmiş silahlardır bunlar. Bir başka deyişle herkez kendi konumunu II.Abdülhamid üzerinden temellendirme telaşındadır....."
Yukarıdaki satırlar kitabın 129-130. sayfalarından alınmıştır. (1.Baskı)
Mustafa Armağan'ın kendi tespitinden yola çıkarak "Ulu Hakan" tarafında olduğu ve bunu ispata çalıştığı aşikar. Ancak özellikle 99. sayfada yer alan
Nişancılığı başlığı altında "Silah kullanmakta pek mahirdi. Nişan alarak kendi ismini yazar, havaya attığı madalyaları kurşunla ortasından delerdi." tespiti bana çok fazla zorlama geldi.
Yine bence doğal yada normal olarak yorumlanabilecek bazı olaylar yazar tarafından bir büyüklük olarak aktarılmış.
II.Abdülhamid Han'ı seven birisi olsamda kitap "Ulu Hakan" penceresinden yazılmış subjektif bir eser ve korkarım bu nedenle inandırıcılığını kaybedebilir.
Bir karış dahi olsa vatan toprağını satmam, zira bu vatan bana değil milletime aittir. Milletim de bu toprakları ancak aldığı fiyata verir. Çünkü bu topraklar kanla alınmıştır, kanla verilir!Sultan II. Abdülhamid Han
Öncelikle bir sözlük yardımıyla okumak gerekiyor ki ilk iki bölümde, okumayı bırakmayı düşündüm. Sonra arkadaşımın devam et tavsiyesi üzerine okumaya devam ettim. Başlangıçtan sonra okuması daha bir kolay hal alıyor lakin yine de sözlük kullanmak gerekiyor. Tarihsel bir roman, o günün olaylarını bir şekilde değiniyor. Bir şekilde diyorum, ben