Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
19 erkek, 27 kız
On ikinci Osmanlı padişahı Sultan III. Murad, daha önce de ifade edildiği gibi 20 yıl süren bir saltanattan sonra İstanbul'da vefat etti. Geride 19 erkek çocuğu ve 27 kızı kalmıştı. Hayatının son yıllarında devletin birçok işi birbirine karışmış, hemen her yıl değiştirilen vezîr-i âzamlar, yönetimde başarılı olamamış ve bunun neticesi Sultan Murad'da üzüntülü günler geçirmiştir.
Nalıncı Baba Padişahın İşi Ne! Murad Han (III. Murad) o gün bir hoştur. Telaşlı görünür. Sanki bir şeyler söylemek ister, sonra vazgeçer. Neşeli deseniz değil, üzüntülü deseniz hiç değil. Veziriazam Siyavuş Paşa sorar: - Hayrola efendim, canınızı sıkan bir şey mi var? - Akşam garip bir rüya gördüm. - Hayırdır inşallah. - Hayır mı şer mi
Reklam
Abdülaziz pek haremden dışarı çıkmazdı, kadınlara pek meraklı zarif bir adamdı. Kırkı aşkın çocuğu olduğu biliniyordu ama bilinmeyeni daha fazlaydı. Ama o bile atası III. Murad gibi yüz otuz beş çocuk rekoruna ulaşmamıştı.
Sürekli hediye vermek zorunda olmak, Doğulu hükümdarla irtibatını korumak isteyen Batılı diplomatlar için bir kâbusa dönüşür. Geleneksel olarak elçi kabulü için getirilen dizi dizi hediye paketleri bir yana, her fırsatta hediye bekleyen Osmanlı devlet adamlarından bıkmıştır Batı. Sultan III. Murad zamanından beri bir gelenek haline gelen ve avanie olarak adlandırılan hediye geleneği elçilikleri batırır. Artık her türlü ufak ve önemsiz görünen mesele için hediye beklemeye başlar Osmanlı: Akan bir şapelin izinsiz onarılması avanies demektir. Kışkırtıcı unsur ne olursa olsun bir Müslüman'a vurmak, bir Türk zaferi sonrasında evinizi ışıklandırmayı unutmak, devletin sayısız fermanlarından birini yerine getirmemek de.
Kılıç Ali Paşa Camii
Kılıç Ali Paşa, devrin padişahı Sultan III. Murad'dan, cami yapmak için deniz kenarında bir yer tahsis etmesini ister. Fakat Sultan III. Murad karadan bir karış bile vermeyince deniz üzerine inşa edebiliyorsa etmesine müsade eder. Durum Mimar Sinan'a anlatıldı ve ondan imkansızı yapması istendi. Mimar Sinan işe koyuldu ve inşaata başladı. Herkes 'Yıkılacak, böyle su üstünde cami olmaz' diyordu. Sinan söylentilere kulaklarını tıkamış çalışıyor ve zaman zaman şöyle dua ediyordu: "Deryalar kudursa ve azgın dalgalar kubbenin tepesinden aşsa, yine bu mabedi kıyamete kadar baki eyle Ya Rabbi!" Eserini tamamladı ve anahtarı Kılıç Ali'ye teslim etti. Bu cami, Mimar Sinan'ın eşsiz dehasını yüzyıllar sonrasına taşıyan eserlerinden yalnızca biridir. Kılıç Ali'nin kabri de bu camidedir.
Sayfa 176Kitabı okudu
Karagöz oyununda Bekrî Mustafa'nın elinde taşıdığı binlik, şarap binliğidir. II. Selim'e “Mest" lakabını verdiren, hamamda sarhoş sarhoş tepetaklak edip canına mevlit okuyan şaraptır. Zaloğlu Rüstem'le omuz öpüşen, bir kılıçta bir eşeği ikiye bölen IV. Murad'ı 28 yaşında toprağa gömen yine şaraptır. Damat Nevşehirli İbrahim Paşa ile kaynatası III. Ahmed'i Çırağan eğlentilerinde, helva sohbetlerinde, lale bahçelerinde vur patlasın çal oynasına daldırıp birinin lokma lokma edilmesine, ötekinin tahtından teker meker yuvarlanmasına sebep yine şarap... Daha misaller çok.
Sayfa 374 - Can Yayınları
Reklam
Sözü edilen ibrahim Hanzâde ailesi nasıl ortaya çıkmıştır? Aileye adını veren İbrahim Bey'in hayatı sultanzâdeler ile ilgili kanunun hilafına bir gelişme seyri takip etmiştir. 1565'te doğan, Sokollu Mehmed Paşa ile İsmihan Sultan'ın oğlu olan, doğumu bir süre saklanan ve daha sonra adı dedesi II. Selim tarafından konulan İbrahim, sarayda babası tarafından iyi bir şekilde yetiştirilmiş ve bir devlet adamı olmak üzere tahsil görmüştü. Fakat babasına karşı olan muhalefet sebebiyle hakkında daima şüphe beslenmiş, önemli görevlere getirilmemiş, uzun süre kapıcıbaşılıkta bulunmuştu. Çıkan dedikodular sebebiyle bir ara III. Murad'ın hışmına uğramışsa da I. Ahmed devrinde yeniden devlet hizmetinde görev almıştı. Bu dönemde Osmanlı tarihinde belki de ilk defa sultanzâdelere beylerbeyilik verilmemesi kanunu hilafına, Bosna Beylerbeyiliği'ne tayin olunmuştu. Bunda babasından intikal eden At Meydanı'ndaki sarayın bahçesini cami yapılmak üzere padişaha hediye etmiş olmasının rolü üzerinde durulur. Daha sonra bazı beylerbeyiliklerde bulunan İbrahim Paşa 1623'te vefat etti ve ardında zengin vakıfların idaresini üstlenen ve kendi adına nisbetle İbrahimhanzâdeler adıyla anılan bir aile bıraktı. Ona "han" sıfatının verilmesi de Osmanlı tarihinde sultanzâdeler arasında hiç rastlanmayan bir özelliktir. Döneminin kaynaklarında Sultanzâde, Mehmed paşaoğlu diye anılan İbrahim Paşa, daha sonraki tarihlerde İbrahim Han diye anılmaktadır. Bütün bunlar ailenin birden 1703'te alternatif aile olarak öne sürülmesinin pek de tesadüfi olmadığının göstergesidir.
Elbette bu hâlimden o yârin haberi var. El-kalbu mine'l-kalbi ile'l-kalbi sebîlu. Murâdî (Sultan III.Murâd) Elbette o sevgili, bu halimden haberdardır. Kalbten kalbe yol vardır.
Ayasofya!
Ayasofya, her zaman şeriatçıların bir bahanesi ve kavga nedeni oldu. Neydi Ayasofya'nın önemi? Bu kavga daha ne kadar sürecekti? Bu soruların yanıtını biraz daha net alabilmek için tarihe bakmak gerekiyor. Ayasofya, 24 Ekim 1934'te, Atatürk'ün emri ve Bakanlar Kurulu Kararıyla müzeye çevrildi. Aradan geçen 60 yıl boyunca,
Sayfa 94 - Toplumsal Dönüşüm Yayınları /3.Baskı 2010Kitabı okudu
III. Murad'ın yaptırdığı rasathane için Avrupa'dan en son astronomi aletleri ithal olunmuştu. Gökte Allah'ın işine karışmamalı diyen tutucuların tepkisi üzerine rasathane yerle bir edildi (1580)..
Sayfa 221 - Kronik KitapKitabı okudu
Reklam
XVI. asrın ortasına kadar Boğaziçi İstanbul'un hayatına hemen hemen uzaktan karışır. Vakıa her hükümdar şu veya bu köyü tercih ederek bir bahçe veya köşk yaptırır. Büyük vezirler ve devlet adamları bazen siyasî icaplarla, bazen de zevkleri için bazı köylerin imarına çalışırlar. Diğer taraftan Boğaziçi İstanbul'un her tarafı gibi ve hattâ biraz fazla müstahsildir, bu yüzde kendiliğinden teşekküller olur. İstinye ve Bebek, Karadeniz'e gidip gelen gemicilerin toplandıkları yerlerdi; Beykoz dalyanları XVI. asırdan beri mevcuttu. Fakat şehrin eğlence ve zevk hayatı daha ziyade Haliç ve Kâğıthane taraflarında idi. Tophane, Fındıklı, Beşiktaş gibi İstanbul'a çok yakın köyler hariç, Boğaz köyleri İstanbul için -bilhassa o zamanın vasıtalarıyla- ancak komşu semtlerdi. Fatih, Tokat Bahçesi'ni kurdurmuştu. II. Bayezıt sık sık bazı Boğaz köylerine gitmekten hoşlanırdı. Yavuz, Bebek'te Bebek Köşkü'nü yaptırmıştı. Kanunî, İstinye'yi sever, II. Selim, Beşiktaş Köşkü'nü, III. Murad Fındıklı Sarayı'nı yaptırırlar. Beşiktaş Köşkü'nü sahili doldurarak genişleten I. Ahmed'dir. Dolmabahçe adı bu devirden kaldı. Fakat saray uzun zaman Beşiktaş Sarayı adını kaybetmez. I. Ahmed, sık sık bu saraya gelirdi. Bu devirden itibaren Boğaz, İstanbul zevkine girmiş denebilir. Şiirde yavaş yavaş onun sesi işitilmeğe başlar.
Sayfa 178
Uyan Ey Gözlerim Gafletten Uyan
Uyan ey gözlerim gafletten uyan Uyan uykusu çok gözlerim uyan Azrail’in kastı canadır inan Uyan ey gözlerim gafletten uyan Uyan uykusu çok gözlerim uyan Semavatın kapıların açarlar Alemlere rahmet suyun saçarlar
Yerdekilere merhamet edilmeli ki göktekilere yer bulunsun..
III. Murad zamanında müneccim başı Mustafa Çelebi'nin yerine atanan Takyeddin bin Mehmed bin Ahmed adında bir astronom ( 1520- 1585) saraya başvurarak İstanbul' da bir rasathane yapılması gereğini anlatmıştır. Padişahın hocası Sadettin Efendi bu fikri destekleyince Tophane bayırı üzerinde bir rasathane kurulması kararlaştırılmıştır. 1577'de yapımına başlanan rasathane, daha inşası tamamlanmadan 1580'de yıkılmıştır. Bu yıkıma, devrin şeyhülislamı olan Ahmed Şemseddin Efendi'nin, gökleri rasat etmenin uğursuz olduğunu ve bu işi sürdüren devletlerin perişan olacağını söylemesi sebep olmuştur.
Sayfa 33
•••• Bu dünya fânîdir, sakın aldanma. Mağrur olup tac-u tahta dayanma. Yedi iklim benim deyu güvenme. Uyan ey gözlerim, gafletten uyan! Uyan, uykusu çok gözlerim uyan.✨ 👤Sultan III. Murad Hân ••••
743 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.