Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711 Yapı Kredi Yayınları
Birbirine Zıd Olan İtikadi Kavram...
Acaba ne zaman bir harici çıkıp da, Bana; sen kafirsin/müşriksin diyecek. Ya da; Ne zaman bir şeyhperest çıkıp da, Bana; sen tekfirci/selefisin(!) diyecek? Bu iki kavramın anlamlarının ne olduğunu bilmeyen ve bu kavramlardan birisinin günümüzde hariciler için kullanan, kullanma yanlışına düşen ve maalesef ki bunu böyle (bilen) ifade eden cahiller yığını var. Birbiriyle karıştırılan iki (haricilik ve selefi salihin) kavram...
Reklam
Türlü işkencelerden geçtikten sonra yaklaşık üç ay komiserliğin hapishanesinde kalan Şavarş Misakyan, sorguların birinde Mustafa Reşat’a “Madem Ermeni komiteciler suçluydu bütün halkı yakacağınıza, çöllere kadar süreceğinize bir tek onların peşine düşseydiniz” dediğinde, Mustafa Reşat Bey’in kendisine verdiği cevap, tarihe not düşülecek nitelikte: “Yara kangren olmuştu… Hınçak, Taşnak bunların hiçbirinin benden gizlisi saklısı olamaz. Ne yaptıysak olmadı, beş yaşındaki çocuk büyür aynı yolda devam eder. Şimdi Suriye’de rahat edersiniz, Araplar daha iyidir, gidin onlarla anlaşın.” İkili arasında geçen bu diyalog, bir polis müdürü ve bürokrat/memur olarak Mustafa Reşat’ın “Ermeni Sorunu” ile ne derece haşır neşir olduğunun göstergesi aslında. İlaveten, Mustafa Reşat Bey’in meseleyi tanımlarken ve sorunu kendi dağarcığıyla teşhis ederken seçtiği ve kullandığı kelimeler, karar verici siyasi aktörlerin emri altında çalışan bir bürokratın/teknokratın zihniyetini anlamamız açısından çarpıcı. Talat Paşa’nın ifadesiyle “kamilen izale edilmesi gereken bir gaile” olan Ermeni meselesi, ona mutlak itaatle yükümlü teknokrat Mustafa Reşat için kangren olmuş bir yaradır; bu yaranın/gailenin tamamen ortadan kaldırılması için tek çare kesip atılmasıdır. Biri siyasetçi diğeri bürokrat/teknokrat olan bu iki tarihi kişiliğin bu meseleye yaklaşımlarındaki zihinsel süreklilik dikkate değer. İşte raison d’état, yani devlet aklı dediğimiz kavram tam anlamıyla bu şekilde vücut bulur.
"Melamilik" diye bir kavram duydunuz mu hiç?
Beni anlamak için bu kavramı biraz irdelemenizi rica ediyorum. Elbette sadece Melami olarak tanımak doğru bir yaklaşım olmaz. Fakat insanların benimle ilgili söylediği sözlere gülerek geçtim hep. Kural tanımadım pek, içimden geldiği gibi yaşadım. Bütün mal ve mülk tutkunluğuna karşı protesto biçimim de buydu benim.
Fatiha
Bismillahirrahmânirrahîm: “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla” anlamına gelir. Hamd ise “şükür” demektir. Surenin devamında geçen bir kavram bulunmaktadır. Bugünkü Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tercümesinde bu kavram aşağıda sizlerin de görmüş olduğunuz gibi “hesap ve ceza gününün maliki (sahibi)” olarak aktarılmıştır. Ancak bu ne yazık ki
"Bir yirmi yıl tutturmuş gidiyorsunuz! İki kişinin karşılıklı onur savaşımından başka nedir o yirmi yıl deyip durduğunuz! Bana yazdığınız mektupların hiçbiri bana yazılmış değil; gelecek kuşaklara kalsın diye yazılmış mektuplar! Siz dost değil, bir üslupçusunuz; zaten dostluk dediğiniz yüceltilmiş kavram da, gerçekte iki kişinin içlerini, içlerindeki bulaşık sularını karşılıklı birbirlerine dökmelerinden başka bir şey değildir..."
Reklam
64 syf.
6/10 puan verdi
Sevgi İyileştirir
Arthur Schopenhauer
Arthur Schopenhauer
aşk gibi filozofların insanların hayatlarında önemli rol oynayan bir kavramı incelememelerine hayret eder. Hatta bununla ilgili #238675059 böyle bir söz söyleyerek konuya açıklık getirmiştir. Filozofumuz aşkın cinsellikten ibaret olduğunu sadece üremek için bir yol olduğunu düşünür. Bununla ilgili ise #238675331 bu sözü söylemiştir.
Arthur Schopenhauer
Arthur Schopenhauer
erkeğin değişiklik istediği için sadakatsiz kadının ise erkeğe bağlı olduğu için sadakatli olduğunu söyler. Ben buna tamamen karşıyım. Çünkü sadakat konusu erkek veya kadın gibi cinsel türler yerine insanlık gibi daha genel bir türü kapsar. Sadakat bana göre sevgi ve saygıdadır.
Arthur Schopenhauer
Arthur Schopenhauer
aşık olan insanın karşı tarafta dikkat ettiği bazı özellikleri söylemiştir. Bu özellikler insanların aşık olmasında büyük etken oynuyor diye düşünür filozofumuz.
Arthur Schopenhauer
Arthur Schopenhauer
'a ara ara katılsamda genel olarak düşüncelerimizin zıt olduğunun farkına vardım. Aşkı sadece bir çocuk dünyaya getirmek için kullanılan cinsel araç olarak gören filozofun aksine ben aşkı her iki tarafı da mutlu eden, kavgalardan mutluluklara, üzüntülerden sevinçlere kadar her şeyi yaşayacağımız birbirimize değer katacağımız bir kavram olarak görüyorum. İncelememi şu cümle ile bitirmek istiyorum; "Sevgi iyileştirir."
Aşkın Metafiziği
Aşkın MetafiziğiArthur Schopenhauer · Ren Kitap · 202313,2bin okunma
51. Eyalet ve Gerçekler (uzun ama buna değer)
Jeffrey'ye bakıp yeniden oturmasını işaret etti. Kendisi de yerine geçti. Profesör, Amerika sizce de bir şekilde yolunu kaybetmedi mi? Atalarımızın dağlara taşlara kazıdığı idealler yozlaştırılmadı mı? Unutturulmadı mı? Değersizleştirilmedi mi?" Jeffrey başıyla onayladı. "Bu görüşte olanların sayısı her geçen gün
176 syf.
·
Puan vermedi
Herkesçe sözü edilen, her yerde aranan iki kavram; yğitlik ve özgürlük. Hiç vücut buldu mu dünya kurulalı beri? Kendinden bunca söz ettirmesi imkansızlığından mı ileri geliyor? İnsan dönem dönem böyle tiyatrolar okumalı. Ve sıradan, bencil ve her şeyin zaruri olduğu hayatına kaldığı yerden devam etmeli. Böylesi de olabilirdi demekten ziyade, böylesi ancak bir tiyatro eserinde olabilirdi demeli.
Wilhelm Tell
Wilhelm TellFriedrich Schiller · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020371 okunma
Zira bu terazi bu kadar sıkleti çekmez
Günümüzde tartışılan şöyle bir kavram var: Müphemliğe tahammül. Bir Alman şarkiyatçı Thomas Bauer, İslam ilminde müphemliğe tahammülün çok yüksek olduğunu söylüyor. Her şey net ve kesin çizgilerle açıklanmıyor. İki yüzyıl önce İslam ülkelerinde müphemliğe tahammül daha fazlaydı; şimdi modernleşmeyle beraber müphemliğe tahammül azaldı. Daha sert ideolojik akımlar çıkmaya başladı. Müphemliğe tahammülden ben şunu anlıyorum, insan aklının ihata etme kabiliyeti sınırlıdır. İnsan aklı belli bir yere kadar bir şeylere nüfuz edebilir. İnsan aklında kısa devreler var. İnsan bir şeye aşinalık kesbediyorsa onu daha çok seviyor, kendi kabilesinden olanı daha çok seviyor. Zihnimizdeki kısa devrelere uyduruyoruz pek çok şeyi. Bir pencere açıyor hayata o pencereden bakıyoruz. Bu bakımdan sizin söylediğiniz, "Her şeyi bilemeyiz" prensibi çok etkileyici geldi bana. Ziya Paşa der ki: İdrâk-i maâlî bu küçük akla gerekmez Zira bu terazi bu kadar sıkleti çekmez.
Sayfa 160 - Müphem: belirsizlik / ihata etmek: kuşatmak, anlamakKitabı okuyor
Reklam
226 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Genellikle aşk ve sevgi kavramlarını sık sık birbirinin yerine kullanırız. Onu çok seviyorum ve ona çok aşığım dediğimizde kafamızda neredeyse aynı şey oluşur. Bu kitapla öncelikle bu iki kavram arasındaki farkı öğreniyoruz. Aşk kendiliğinden olur bizler aşık olmayı tercih etmez ya da bu uğurda çaba harcamayız, aşkı kontrol de edemeyiz. Aşkın ömrüyse bir kaç yıldır aşkın son kullanma tarihi bitip de bulutların üzerinden ininceyse ayaklarımız yere basar. Karşımızdaki insanın daha önce görmediğiniz umursamadığımız yanlışları gözümüze batmaya başlar. Bu noktada ise ortaya sevgi çıkar. Sevgiyse aşk gibi kontrolümüz dışında oluşan bir duygu değildir tam aksine bir tercihtir. Uğruna çaba harcamak, fedakarliklarda bulunmak gerekir. Her gün yeniden hayatımızdaki insanı tekrar tekrar sevmeyi tercih ederiz. Peki ama sevgimizi nasıl gösterirsek karşımızdaki kişi bunu hissedebilir, sevgiyi göstermenin tek bir yolu mu vardır? Kimi insanlar sevildiğini onaylayıcı bir sözle, kimisi bir hediyeyle, kimisi kaliteli zaman geçirmekle, kimisi de fiziksel temasla hisseder. Hem kendi sevgi dilimizi hem de hayatımızdaki insanın sevgi dilini anlamak bizi boşa kürek çekmekten kurtarır, daha doğru bir yaklaşımla sevgi depolarımızı doldurmamızı sağlar. Böylece daha sağlıklı ve uzun ömürlü ilişkiler kurabiliriz. Aynı durumlar ebeveyn çocuk ilişkileri ve dostluklar için de geçerli. Okuyana çok şey katacak bir kitap en azından ne kadar sevsem de yetmiyor ya da sevgisini hissedemiyorum cümlelerini hayatınızdan çıkarmak için bir fırsat olabilir.
Beş Sevgi Dili
Beş Sevgi DiliGary Chapman · Koridor Yayıncılık · 20127,8bin okunma
108 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Yine ağır mı ağır bol uzun cümleli harika önermeleri olan ve beyni tamamen yakan bir felsefe kitabı daha sonra tekrar döneceğim kitaplar arasına bunu da ekliyorum. Kitapta anladığımı varsaydığım iki konu var sadece 1- "Kavram" üzerinden tanrının var olamayacağı düşüncesi 2- Dercartes'in ezeli doğrular önermesi ile tanrının varlığının ispatı Tabi bu iki önermede yanlışlanabiliyor ama ben kitabı bir daha okuduğum zaman daha fazla bilgi sahibi olacağımı ümit ediyorum okuyan herkese derin saygılarımı sunuyorum
Tanrı'nın Bir Tabiatı Var mı?
Tanrı'nın Bir Tabiatı Var mı?Alvin Plantinga · Elis Yayınları · 201434 okunma
Bediüzzaman said Nursi mektubat kitabında hilâfet hakkında:
"İslâm'da net bir yönetim biçimi yotur. İslâm'ın üç ana delili ve üç ana kaynağı olan Kur'an, Sünnet ve icma açısından bakıldığında, yönetim şekli hakkında sadece bazı esaslar tavsiye edilmiştir. Bu esaslar ise şûra, meşveret, hesap verebilirlik gibi değerlerdir. Bunun dışında 'yönetim şu şekilde olsun' diye net bir
Köklü değişim yayıncılıkKitabı okuyor
İÇ BAKIŞ SÜRECİ
Kadim Yogiler, insan vücudu hakkındaki dikkate değer bilgilerini büyük ölçüde bir iç gözlem süreci yoluyla elde ettiler. Raja Yoga sayesinde kendilerinin o kadar yoğun bir şekilde farkına vardılar ki, büyük kan damarlarını, sinirleri ve organları görmek yerine içsel olarak hissettiler. Bu tür iç gözlemlerden, kundalini'nin tezahür edebileceği
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.