Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bir Kaç Naçizane Tavsiye
Ben ne istediğini bilen, ne istemediğini gizlemeyen ve benden istenilene de kendi nezdimde red veya onay verebilen bir kadınım. Benim tutarsız, Aklından, kalbinden ve ağzından ne çıktığı belli olmayan, saygısız ve toksik hiç bir sevgiye, ilişkiye, arkadaşlığa, dostluğa, insanı ilişkiye ihtiyacım yok olamazda. Kıymet vermeyi de öğrendim kıymet
"Tarihin garip bir mantığı vardır Ali Komiserim. Elbette bu mantığın pek adil olduğu söylenemez. Ama şöyle düşünelim: Eğer Teodora'nın yönlendirmesiyle Jüstinyen Nika ayaklanmasını bastırmasaydı, Konstantinopolis'te bu kadar büyük değişiklikler yapılamazdı. Mesela bugünkü Ayasofya kurulamazdı." Bu konulara ilgim olduğunu fark ettiğinden olsa gerek bana döndü. “Günümüzdeki Ayasofya'nın tapınağın üçüncü yapımı olduğunu biliyor muydunuz Başkomiserim? Evet, ilki son halinden yaklaşık iki yüz yıl önce yapılan bir kiliseydi. Ahşap çatılı bir mabet. Zaten o dönemki adı da Büyük Kilise'ydi. Elli küsur yıl sonra bu kilise yanınca, şu kara surlarını yaptıran imparator var ya, II. Teodosius... İşte onun zamanında ikinci bina inşa edildi. O yapı da Nika isyanında yakılınca Jüstinyen günümüzün muhteşem Ayasofya'sını yaptırdı."
Sayfa 364
Reklam
Sultan Mahmud ile Arslan Yabgu arasında geçen bir konuşma:
Sultan Mahmud: Biz her zaman Hind tarafina, kafirlerle gazaya gitmek mecburiyetindeyiz. Horosan ihmal ediliyor. Sizden ümidimiz odur ki, iki taraf arasında bir akit ve yardım anlaşması olsun, zira bir taraftan kuvvetli bir düşman peyda olursa yardıma ihtiyaç olacaktır. Siz yardımı esirgemezsiniz. Arslan: Sultana bendelikte bizden kusur ve ihmal olmaz.
"...asla yan yana gelmeyeceğini düşündüğüm iki insanı birlikte görürsem hemen onların ortak noktalarının bir kusur veya kabahat olduğunu düşünürüm."
501 syf.
7/10 puan verdi
Gerçekten çok güzel bir kitaptı. Yazarın 50 küsür kitabını okudum. Daha önce anılarını parça parça okumuştum ama bu kitabında 12 yaşına kadar hatırladığı her şeyi anlatıyor. Bence yazarın bir sürü kitabını okuduktan sonra anılarını okumak daha etkileyici oldu. Çünkü yazarı tanıdığımı düşünüyordum. Bu kitabı okuyunca daha iyi tanımış oldum. Anılarını anlattığı iki kitabı daha var. Onları da okuyacağım.
Yol
YolAziz Nesin · Nesin Yayınları · 2016583 okunma
Var böyle insanlar.
Her şeyi ve herkesi anlamaya çalışan, dünyayı değiştirmeye kalkmadan önce kendisini değiştirmeye gayret eden, “eğer bir kavga varsa kusur iki taraftadır” diyerek hayatı ılımlılık olarak anlayan, yani gerçek olamayacak kadar bilgeleşen…..
Reklam
artık önemsemiyorum başka sesleri. hiç kimsenin iki dudağının arasındaki sözler belirlememeli benim değerimi. her ne yaşadıysam, iyi ki yaşamışım. düştüğüm yanlışlara iyi ki düşmüşüm. kimse beni yargılayacak, yaptıklarımda kusur bulacak kadar mükemmel değil. kendi özünüzü değiştirmeye çalışmayın. insanları değiştirmek daha iyi hissettirir. sesinizi duymayan herkese sessizleşin. intikam almayın, sadece onların sizi ne kadar kırdığını farketmelerini sağlayın. Altun Fermayil
Bana yumuşak huylu olmayı aynı zamanda da haksızlık karşısında dik durmamı öğreten, bilinçli, çevresine saygılı davranmayı, büyüklerine saygıda kusur etmemeyi, daima sevgi ile kalmayı öğreten ilk öğretmenim annem bugün bana; kızım o güzel ellerinden bir sarma yesek ne güzel olur dedi. Ben yerimi annemden öğrendim. Sonra dedim ki üslubun güzelse eğer dikeni gül eder, üslubun güzel değilse de anlattığın gül çiçek değildir. Muhatabımız gerek çocuk gerek büyük olsun insanın ifade edici dilini etkili kullanabilmesi gerekiyor. Bencil, egoist dili kullanmak yerine kalpleri yumuşatacak, iki insanın arasında muhabbeti sürekli kılacak dil ile konuşmak ve üslubun kimliğimiz olduğunu unutmamak elzemdir.
Kusurumuz ne kadar çok ise karşımızdakinde de o kadar kusur aramaya meyilliyizdir.
Dışarıdakiler gölgelerinden korkuyorlar, gölgelerine düşman kesiliyorlar. Maalesef her yer ve herkes kusur kokuyor. Düşünmek bir insanlık ayıbı mıdır? Kime sorsa biliyor. Artık kimseye sormuyor. Ölçüsüzlük dışa vurulmuyor, iç kazıyor. İnsan tutarsız bir model; hep ölçüyorlar, durmadan ölçüyorlar. Beş milimetre düşüneceksin. İki yüz elli gram da olabilir, üç endaze de...
Reklam
Sabrım yoruldu!
Sabah sabah sinirlerim zirve yaptı! Yakın zamanda şunu öğrendim; insanlar düşüncelerini, özellikle zan yaptığı ne varsa hiç düşünmeden acımadan insanın yüzüne yüzüne söylüyorlar. Yetmiyor üzerine iftira atıyorlar. Öyle olmaktan Allah'a sığınırım. İslâmi hassasiyeti olsun yada olmasın kimse bunu yapmamalı. Kendince hata-kusur mu gördün? Usul
####"Siz de Ona döndürüleceksiniz." Yâsin Sûresi, 36:83.
فَسُبْحَانَ الَّذٖى بِيَدِهٖ مَلَكُوتُ كُلِّ شَىْءٍ ("Herşeyin hüküm ve tasarrufu elinde olan Zât, her türlü kusur ve noksandan münezzehtir." Yâsin Sûresi, 36:83.) tabiriyle her şeyin dizgini elinde, her şeyin anahtarı yanında, gece ve gündüzü, kış ve yazı bir kitap sahifeleri gibi kolayca çevirir; dünya ve âhireti iki menzil gibi bunu kapar, onu açar bir Kadîr-i Zülcelal'dir. Madem böyledir, bütün delailin neticesi olarak وَ اِلَيْهِ تُرْجَعُونَ #### yani, kabirden sizi ihya edip haşre getirip huzur-u kibriyasında hesabınızı görecektir. Sözler
Vücudumun her zerresi elektriklenmiş gibiydi. Bu hâl, herhangi başka bir zamanda beni derhal öldürebilecek kudretteydi. Fakat, o an, benim için unutulmaz bir tecrübedir, çünkü hiç sesi çıkmayan bu iki yüz bin kişinin ıstırabını bana aşılamıştı. (...)Minarelerden gelen seslere, kalabalık arasındaki yüzlerce ulema, Müslümanlık’ın bir nakaratı olan “Allahu Ekber, Lâ ilâhe illâllah, Vallahu Ekber, Allahu Ekber Velilhamd” ile bu seslere katılıyordu. Halide, bu harikulâde teraneyi dinlerken kendi kendine şunları söylüyordu: “İnsanların kardeşliğini ve barışını ifade eden İslâmiyet ebedîdir. Batıl inançlar ve dar görüşler İslâmiyet değil. Allah’tan gelir gerçek İslâmiyet. Ben bugün onun en yüksek noktasını ifade etmeye mecburum. Türkiye, benim zulme uğramış milletim de ebedîdir. O, öteki milletlerde olan kusur ve faziletlere sahip olmakla beraber, hiçbir maddî kuvvetin yok edemeyeceği manevî bir kudrete de sahiptir. Ben, bu gün onun zirvesini anlatmalı, insanlığın kardeşliğini ifade eden ruhunu vermeye çalışmalıyım.”
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
Her gün ömür sözcüğünü bir kez kalbimden geçirdim. Her gün ömür sözcüğü kömür gibi tınladı içimde. Her gün sana içimden bir kez "sevgilim" diye seslendim. Her gün sana bir kez "zalim" di ye seslendim. Her gün, yan yana oturup birbirine rikkatle bakan iki yaşlı kadını düşündüm. Her gün o kadınların bu fotoğraf yırtıldı dedim. Her gün "ah" ettim bir kere, bir kere o ah'ı geri aldım. Her gün " yol arkadaşım" dedim, kahırla kapladım sözle rimi. Her gün acını tattım. Her gün unutmak için değil, unutma mak için ağu kattım kalbime. Her gün insan olmak ne çok kusur içeriyor diye düşündüm. Her gün bir kilidi açmaya çalıştım. Başka bir şey vardı, başka bir şey; ben sana dünyanın değil yer yüzünün diliyle seslenmiştim. Çile nedir, günah ne? Bana ne bunlardan. Dünyanın merkezi sendin her gün ben senden uza yan uçsuz bucaksız bir kara. Karrrrrrrrrraaaaaaaaaaaaaa.
Sayfa 11
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.