Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Onlar love derler bizim sevdamıza olsun! lav'dır her iki dilde de aşk! Onlar yapabilmeyi can arkasına saklar bizler ruh doldururuz canla maharetlerimize! ustaca! elbette iskender de sevebilir / can varsa tavında!
Sayfa 22 - SEL YayıncılıkKitabı okuyor
Insanların çoğu "Kendi görüş açıları içinde hapsolmuş"
Kendinde-şeylerin ne oldukları, madde mi, yoksa ruh mu oldukları üstüne durmadan birbirleriyle tartışan idealist ile materyalist, karda yürüyen, biri mavi gözlüklü, öteki kırmızı gözlüklü ve durmadan karın ne renk olduğunu tartışan iki insana benzerler. Materyalist, eşyanın maddi yanının önemini görür, idealist ise düşüncel yanının önemini; aşkolsun kendinde-şeylerin ne olduklarını söyleyecek olana, çünkü onların ikisi de "kendi görüş açıları içine hapsolmuş" durumdadırlar
Reklam
Büyükanne herkesin iki aklı olduğunu söyledi. Akıllardan biri bedenin yaşaması için gerekli olan şeylerle ilgiliydi. Bedene gerekli olan barınak, yiyecek ve benzeri şeyleri nasıl bulabileceğini düşünmek için bu aklı kullanmak gerekirdi. Eşleşmek ve çocuk sahibi olmak için de bu aklı kullanmak gerektiğini söyledi. Bu aklı taşıyabildiğimiz kadar
Tasavvuf da ki uruç, devir nazariyesi... yorumda
Plotinos'un evreninde iki hareketin var olduğunu gör­mekteyiz: Bunlar biri yukarıdan, Bir' den, birlikten aşağıya, çokluğa, çok ola­na, duyusal-fiziksel dünyaya inen hareket, diğeriyse bunun tersine olarak aşa­ğıdan, Ruh'tan yukarıya, çokluktan birliğe doğru giden harekettir. Birinci ha­reket bize ezeli olarak aşkın ilkesinden, İlk İlke'den, Bir veya Tanrı'dan çıkan canlı gerçekliğin düzenli yapısı ile ilgili akılsal bir açıklama sağlar ki, buna Plotinos'un felsefi tasarımı diyebiliriz. İkinci hareket ise varlığın veya gerçek­liğin her aşamasını yaşaması ve onda etkin olması mümkün olan bireysel in­san ruhunun, birbirini izleyen sürekli bir arınma ve yükselme süreci sonunda evrenin ilkesi olan İlk ilke'ye ulaşıp onunla birleşmesi ve böylece kendisi için mümkün olan mutluluk ve kurtuluşa erişmesinin yolunu gösterir ki, buna da Plotinos'un dinsel tasarımı diyebiliriz.
Sayfa 89 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
#nonsispense
Hiçbir zaman ateşle sönmemişse ateş, Ne ırmak kurumuşsa yağmurla, Ama bir şey benzeriyle çoğalıyorsa hep ve karşıtlar birbirini tutuşturmuşsa çoğu kez; Sana bağlı iki bedende tek ruh.
.... büyük şehrinde tuhaf ilimlerle uğraşan iki cemiyet vardı. Bunlardan İsprit Cemiyeti, ruh çağırma gibi müphem şeylerden tutun da masa çevirmek gibi eğlencelere kadar şeylerle ilgileniyordu. Onların en ileri gelenleriyle görüştüm. Ruhun varlığına gerçekten inanıyorlardı. Ancak gösterdikleri deliller bence hayal gücünün oyuncaklarından ibaretti. Manyetizmle uğraşan cemiyetle ilişki kurdum. Ama bunlardan ne çıkardı? Hiç! İnsanın hayat sermayesine sahip oldukça birtakım ilginç güçlere sahip olması, işte o kadar! Ama bu güçlerin bir kısmı gizli kalmış, bence bunun önemi yoktu. Ben bunun ötesinde şeyler arıyordum.
Reklam
Yalan, iki insanın yanyana geldiği yerde başlar.
Kemal Tahir’den bir idam mahkûmunun son anlarında yanında bulunması isteniyor. Kemal Tahir idam mahkûmunun yanına gidiyor. Adam iki yahut dört rekat namaz kıldıktan sonra oturuyor. “Şimdi” diyor Kemal Tahir, “konuşmamız gerekiyor. Sabaha bu adam idam edilecek. Fakat birden fark ediyorum ki, bu dünyada bütün konuşmalar geleceğe aittir, geleceği olmayan bir adamla konuşacak hiçbir şey yoktur!”
Sayfa 127Kitabı okudu
İki çift laf edeceğin insanı bulmak da az şey değil
Hiçbir insan ötekileri anlayamaz. Şairin dediği gibi, hayat okyanusunda birer adayız; aramızda bizi tanımlayan, birbirimizden ayıran deniz vardır. Bir ruh istediği kadar bir başka ruhun ne olduğunu anlamaya çalışsın, olsa olsa kiminle iki çift laf edebileceğini öğrenmiş olur..
Sayfa 430 - Can Yayınları/37. Baskı/2022Kitabı okudu
. . . “ Artık bir evin içinde iki yabancı gibi idiler . “ . . .
Reklam
“Hayatımızın kıymetini düşüren iki zaaf vardır: Birincisi zaaf, ikincisi dağınıklıktır.” “Ruh beslenmeye muhtaç bir ateştir, beslenmedikçe söner”
Sayfa 308 - KetebeKitabı okudu
Otuzillik dərsində həndəsədən başqa bir şey öyrənməyən, dilsiz-ağızsız qoyunlar kimi həyata yuvarlanmış, cansız, duyğusuz, bir yığın əski parçalarına tapındıran, yüksək bir eşqi alçaq bir oyuncağa çevirən, üç ildə iki söz deməkdən utanan məsum bir yavrunu qrammafonlar kimi söylədən(Firəngiz nəzərdə tutulur) budur, bu! Düşünən beyinlər, çarpınan ürəklər bunlara satılır. Fəqət neçin? Bəli, mənim pulum yox, altunum yox, fəqət bunlara qarşı mənəvi bir varlığım, döyünən ürəyim, yorulmaz qollarım, sarsılmaz qüvvətim vardı. Mən bir aslan kimi çarpışarkən bir yırtıcı çıxdı da, onların hamısını çeynədi, qırdı, tökdü, tapdadı. İndi mən bu sarsılmış qüvvət, bu sönük ruh, ölgün ürək ilə nə edə biləcəyəm, nə? Fəqət yeriyəcəyəm.
Haset insandaki niteliklerinden ve hayvani niteliklerden bir tanesidir ve insanın kalbindeki her iyiliği yer bitirir. Haset iki arkadaş arasında öyle bir perde ki! Dün tek bir ruh gibiydiler, bugünse iki inatçı kurt gibiler.
... neşeli ruh hali ne zaman gelirse gelsin, -ki asla yanlış zamanda gelmez- içeri girmesine izin vermeden önce, hoşnut olmak için her bakımdan bir nedenimizin bulunup bulunmadığını öğrenmek istediğimiz için ve önemli sorunlarımızda rahatsız edilmekten korktuğumuz için ciddi ciddi düşünmektense -ki bunlarla neyi düzelteceğimiz de çok belirsizdir- ona tüm kapıları açmak gerekir: Neşelilik doğrudan doğruya bir kazançtır. Yalnızca o, mutluluğun nakit parasıdır ve tüm ötekiler gibi sadece bir banka senedi değildir; çünkü yalnızca o, doğrudan doğruya şimdiki zamanda mutlu eder; bundan dolayı öz için en yüce mülktür, gerçekliği iki sonsuz zaman arasında bölünemez bir şimdiki zaman biçimindedir.
"Vücutlarımız, birbirimize en kolay verebileceğimiz şeydir; asıl mesele, hayatımızı verebilmektir. Baştan aşağı bir aşkın olabilmek, bir aynanın içine iki kişi girip, oradan tek bir ruh olarak çıkmaktır!"
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.