KAPlSIZ
Şu oda yok mu, şu oda;
Üç kişiyi öldürdü, biliyorum.
Gözlerimle gördüm.öldüklerini.
Odanın suçlu olduğuna yemin ediyorum.
Şu dolap, tutmuş güneşli yeri,
Başdan - başa yaldız.
Yüz yıl indirdi kaldırdı perdeleri
İki ana, bir kız.
Bugün, hiçbir temeli olmayan, soyut, amaçsız bir tedirginlik, yarın sonucunda hiçbir şey elde edilmeyecek bitmez tükenmez özveriler! Hayatta onu bekleyen şey buydu! Sekiz yıl sonra ancak otuz iki yaşında olacağı, demek ki önünde koskoca bir hayat bulunduğu önemli miydi? Hem ne diye yaşayacaktı? Erişmek istediği şey ne olacak, neye doğru koşacaktı? Yalnızca var olmuş olmak için yaşamak! Ama o eskiden de bir düşünce, bir umut, hatta bir hayal uğruna bütün varlığını binlerce kez feda etmeye hazır bir insan değil miydi? Yalnızca var olmak ona her zaman az gelmiş, o hep daha fazlasını istemişti. Kendisini başkaları için söz konusu olmayacak birtakım haklara sahip bir insan gibi görmesinin nedeni de, belki yalnızca isteklerindeki bu güçlülüktü.
En çok üzerinde durulması gereken uzuv, kuşkusuz insanın başıdır, çünkü diğer organlar içinde en büyük değişikliğe uğrayan odur.
Baş, (öbür yumuşak uzuvlara oranla) çok daha uzun ömürlü bir fosil sağlar. Gerçi beyin hakkında umduğumuzdan çok daha az bilgi verebilir, ama hiç olmazsa beynin büyüklüğünden yana bir ipucu elde edebiliyoruz.
Son elli yıl içinde Güney Afrika'da bir çok kafatası fosili bulunmuştur; bunlardan insanın insana benzemeye başladığı çağlarda kafatasının ne biçim olduğunu anlayabiliyoruz. 6 sayılı resimde, insan kafasının iki milyar yıl önce ne biçim olduğu görülmektedir. Bu fosil, tarihsel bir kafatasıdır ve Omo'da değil de, ekvatorun güneyinde Taung denen bir yerde, Raymond Dart adında bir anatomist tarafından bulunmuştur. Beş altı yaşlarında küçük bir çocuğa aittir, ama ne yazık ki kafatasının bir parçası eksiktir. 1924 yılında bu şaşırtıcı bir buluştu. Böyle bir fosil ilk kez bulunmuştu. Lart, üzerinde ilk çalışmalarını yaptıktan sonra bile, biraz kuşkuyla karşılanmıştı.
Unutturulmaya Çalışılan Kahramanlardan Sadece Bir Tanesi,
“Beni bir gün sokakta vuracaklar, alnımdan kan akacak yere serileceğim. Yatakta ölmek nasip olmayacak. Ziyanı yok, varsın vursunlar, vatan benim ölümümle bir şey kaybedecek değildir. Bir Talât gider, bin Talât yetişir."
-
Talat Paşa -
"Vatan büyük bir evlâdını, inkılâp büyük bir
Helloo
Sizlere gelmiş geçmiş vampirler ve kurt adamlarla dolu olabilecek en naif kitabı getirdim.
Öyle kocaman kocaman fantastik bir kurgu düşünmeyin. Kurt adamlar, Vampryler ve insanlar. Herkes kendi bölgesinde belli kurallarla yaşıyor.
Mesela insanlar ve vampry'ler aralarında teminat çocuklarla ittifak yapmışlar. İnsanlar kendilerinden
1667 yılında, henüz 17 yaşındayken, Asire he Tikwab (Umut Mahpusu) isimli İbranice bir
drama yazmıştır İbrani şiirinde yeni çağın habercisi olarak görülen bu drama, 1673 yılında Amsterdam' da yayınlanmıştır
Bu konuda yapılan birçok araştırmaya rağmen henüz Joseph de la Vega'nın verdiği eserlerin tam bir listesi kesin olarak