Doğrusunu isterseniz, bu iki yüzlü, kokmuş dünyaya artık dayanamıyorum. Sabrım kalmadı. İltifat etmek, yalan söylemek, yaltaklanmak, ve hatta gülümsemek bile zor geliyor. Neye gülümseyecekmişiz ki?
"Sadece biraz eğlenmeye gelmiştim yeryüzüne, meğerse devasa bir mahkemeye gelmişim fani dostum!.. Gammazcılar, kirli, yalancı tanıklar, yalan yere yeminler, sahte yargılamalar, iki yüzlü suçlular... Herkes birbirinin hakimi. Tam bir çöp kutusu!"
Evlenmek isteyen kadınları kezbanlıkla suçlayıp, evlenmeden birlikte yaşayanlara, sürtük muamelesi yapıyorlar. 'Evlenmek istemiyorum' dediğin zaman entel ama kaşar; 'evlenmek istiyorum' dediğin zaman cahil ama namuslu oluyorsun anlayacağın.
"Seni iki yüzlü! Önce kendi gözündeki merteği çıkar, o zaman kardeşinin gözündeki çöpü daha iyi görürsün."
- Matta İncil'i -
İtalyan bilim insanı, edebiyatçı, düşünür ve ortaçağ estetiği uzmanı olan Umberto Eco'nun (1932-2016) okuduğum ilk kitabı
Yargıları bir kenara koyup okuyarak güzel bir iş yaptığımı düşünüyorum. Ne de olsa haklı bir kitap. Dünyanın en büyük sorunu yine dünyayı elinde tutan güçler. İşte Erdoğan da bu kitabında bu güçlerin adaletsizliğine daha doğrusu süreklediği kaosa değiniyor.
İki temel madde var. Sorun nedir? Nasıl çözülür. Bu iki soruya cevap arıyoruz ve Erdoğan da
"Anneler gününe bi gün kalınca, evlatlar iyice kara kara, anasına ne hediye alacağını düşünüyor!
Bence annelerinizin anneliğini "cefa" olmaktan çıkarıp "sefaya" çevirecek ince düşünceli evlatlara dönüşmeniz, en büyük hediye olacaktır onlara!
Düdüklü tencere, küçük ev aletleri, tabak çanak vs gibi, hizmetçiliklerini
Yalnızlığın karanlık yansıması deyince akla ilk gelen isim, çok erken gidenlerden bir güzel adam, duyguların soyut hâllerine somut şekiller veren Oğuz Atay.
Öykü yazmanın roman yazmaktan daha zor olduğunu düşünenlerdenim; zira kısa pasajlarda, işlenen konuyu istenen duygular ile aktarmak büyük maharet istiyor. Atay'ımız da işte bu ustalardan
İlk cinsel ilişkisini evleneceği kadınla yaşamak isteyen bir erkek, evleneceği kadının da ilk cinsel ilişkisini kendisiyle yaşayacak olmasını isteyebilir. Ama kendisinin uçan kuşla bile bir anısı varken evleneceği kadının da bakire olmasını isteyen erkek iki yüzlü şerefsizdir yavşaktır..
Tüm hayatım boyunca hissettiğim ama ifade edemediğim içselliğim, olmayan huzurumu tümden kaybettiren,beni huzursuz eden...
Evet Dostoyevski beni huzursuz ediyor, hem de çok huzursuz.
Onun kitaplarını okurken yaşadığım rahatsızlığı tarif edemem fakat bundan zevk aldığımı da bir gerçek.
Ve kimseye önermediğim hatta okuduğumu, bırakın kutsal