Bilgelik yaşanılmış olanı anlamakla başlar, ki zaten geçmişi bilmeyen bugünü kavrayamaz. O yüzden kahinler gelecekten çok geçmişte neler olduğuna bakarlar. Geçmiş, geleceği içinde saklayan sırlarla dolu bir aynadır. Eğer o aynaya yeterince bakarsan zamanın sırrını da görürsün, hayatın manasını da. Ve elbette çocuklar aynaya bakuklarında kendileriyle değil babalarıyla karşılaşırlar. Kendilerini gördüklerini sanmalarına rağmen o saydamlıkta duran babalarıdır aslında. Zaman aktıkça farkı- na varacaklardır bu hakikatin. Babalarımız, unuttuğumuzu zannettiğimiz ama hiçbir zaman silinmeyecek buruk bir anı olarak hep yaşayacakur zihnimizde. Onlar kaşımızda gözü- müzde, boyumuzda bosumuzda, aklımızda ve yüreğimizde- dir. Kudretleri güç verir bize, şefkatleri yüreğimizi yumuşatır, zalimlikleri korkak yapar bizi ya da acımasız, cesaretleri ruhumuzu yüceltir, ödleklikleri küçültür. Velhasıl iyilik ve kötülük, bencillik ve fedakârlık, ne kadar karşıtlık varsa ru- humuzda, hangisinin galip geleceği babamızın şahsiyetiyle alakalıdır. Ve ister titan olsun ister dev, ister tanrı olsun
ister insan, fark etmez, baba kötüyse, korkaksa, sevgisizse, şefkatten yoksunsa, bir çırpıda çıkarıveriyorsa evlatlarını gözden, hiç iyilik beklemeyin o çocuklardan.