İKİNCİ BAP
KALKUTALI SEYYAR SATICI ESNAFINDAN BİR VATANDAŞ: KALKÜTA'DA,
İNGİLTERE EMPERYALİZMİ ALEYHİNE YAPILAN MİTİNGİ VE
SOMADEVA'NIN ÖLÜMÜNÜ BERVEÇHİ ÂTİ ANLATIYOR.
Meydanda bir kalabalık vardı, kardaşım,
uyy... aman kalabalık!! Rüzgârlı bir
orman gibi uğuldardı, kardaşım,
bu yaman kalabalık. Kalkütalı
tornacılar, Keşmirli
"Kendi Kişisel Menkıbe'sini gerçekleştirmek insanların biricik gerçek yükümlülüğüdür. Ve bir şey istediğin zaman, bütün Evren arzunun gerçekleşmesi için işbirliği yapar." (sf.35)
Simya ilminin dönüşüm anlamının kitaba hakim olduğu bir içsel yolculuk, kişinin yazgısı doğrultusunda gelişimi ile bir farkına varış romanı okumaktayız.
II
Benerci, Somadeva'nın odasından sokağa çıkınca, Roy Dranat'ın «akşamüstü serinlikte bir teferrüçten
dönerken» soğuk alıp zatürreeden öldüğünü duydu. Ve Roy Dranat'ın oteline gitti. Gördüklerini şöyle anlatıyor:
Girdim ki içeriye,
İKİNCİ KISIM SONUNCU BAP
İKİ ÖLÜNÜN ODASI...
HİNDİSTAN YİRMİNCİ ASIR TARİHİNİN SON SÖZÜ...
ROY DRANAT'IN AYNALI DOLABA BAKAN ÖLÜ GÖZLERİ.
Somadeva'nın ölüsü imamsız, rahipsiz ve hahamsız ve kavga şarkıları söyleyen on
binlerce kişilik bir cemaatla kaldırıldı.
Benerci, Somadeva'yı gömdükten sonra, ninenin evindeki odaya geldi. İpi yerde ve
çengeli tavanda mıhlı gördü. Duvarın dibindeki yer yatağının yastığı altından kırmızı
kaplı, çizgisiz defteri çıkardı.
Defterin kabında: «HİNDİSTAN'IN YİRMİNCİ ASIR TARİHİ» diye yazılıydı.
Benerci defteri açtı.
Baş tarafta, Somadeva'nın bir gece kendisine okuduğu yarı kalmış mukaddeme
vardı. Sonra beyaz sayfalar. Son sayfada beş altı satır. Benerci bu beş altı satırı
okudu:
«Ben, Somadeva, Hindistan'ın yirminci asır tarihini yazmağa başladım. Fakat
bitirmeden
öleceğim.
Arkadaşlanm, bıraktığım yerden yazmağa devam etsinler. Tarihin sonu inanılmayacak
kadar
güzel
olacaktır. Buna eminim...»
Tevrat'ta birbirinden ayrı iki yaratılış efsanesini özetleyecek olursak (Tekvin, bap 1:31): Yaratılış altı günde oluyor. Birinci günde Tanrı gökleri ve yeri yaratıyor, gece ve gündüzü meydana getiriyor. İkinci gün, suları ayıran bir kubbe yapıyor ve bu kubbeye, Tanrı, Gök diyor. Üçüncü gün, suların altından toprağı çıkarıyor, ona, yer diyor.