Hayat ancak bir kere oynanan bir kumardır, ben onu kaybettim. İkinci defa oynayamam
Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, hayat için, muvaffakiyetler için en hakiki mürşit ilimdir, fendir.
Sayfa 77 - Gazi Mustafa Kemal
Reklam
Hippileri, uyuşturucu insanlarını yaratan İkinci Dünya Savaşıdır çünkü hayat çok tehlikelidir ve ölüm her an gelebilir...
Benim olayları alakasız anlama seviyem sjdhdjdjdh
"Biliyorsun, Natalie ikincisini bekliyor." "İkinci ne? Ev kredisi? Mahkûmiyet? Yeni bir hayat şansı? "Bebek, tabii ki. İkinci bebeğini.
Ana-Baba ve Çocuk
Fizikteki bileşik kaplar yasası psikolojide de geçerlidir. Bir yönden yapılan baskı bir başka yönde boşalıma neden olur. Önce ikinci sınıf evlat, daha sonra gelin kimlikleri içinde ezilen kadın, anne olduktan sonra aile içinde giderek güç kazanmaya ve çocukları üzerinde egemenlik kurmaya başlar. O denli ki, birçok ailede görünürde baba tarafından alınan kararların asıl sahibi annedir, ama durum babanın erkeklik rolüne gölge düşürmeyecek biçimde yönetilir. Kararı anne verir, baba ilan eder. Kararların sonucundan ise baba sorumlu tutulur. Bu yönden değerlendirildiğinde, toplumumuzda aile yapısının biçimsel olarak babaerkil, ama gerçekte üstü kapalı bir anaerkil yapıya sahip olduğu bile söylenebilir.
İkinci Vecih: Hayat musibetlerle, hastalıklarla tasaffi eder, kemal bulur, kuvvet bulur, terakki eder, netice verir, tekemmül eder; vazife-i hayatiyeyi yapar. Yeknesak istirahat döşeğindeki hayat, hayr-ı mahz olan vücuddan ziyade, şerr-i mahz olan ademe yakındır ve ona gider. Lemalar
Reklam
Hazret-i Eyyüb aleyhisselâmın zâhirî yara hastalıklarının mukabili, bizim bâtınî ve ruhî ve kalbî hastalıklarımız vardır. İç dışa, dış içe bir çevrilsek, Hazret-i Eyyüb'den daha ziyade yaralı ve hastalıklı görüneceğiz. Çünkü işlediğimiz her bir günah, kafamıza giren her bir şüphe, kalp ve ruhumuza yaralar açar. Hazret-i Eyyüb aleyhisselâmın yaraları, kısacık hayat-ı dünyeviyesini tehdit ediyordu. Bizim manevî yaralarımız, pek uzun olan hayat-ı ebediyemizi tehdit ediyor. O münâcat-ı Eyyübiyeye, o Hazretten bin defa daha ziyade muhtacız. Lemalar - İkinci lema
Bazı şeyler bozulmasın diye, artık tüm anlamını kaybetmiş, bu küçük ve manasız hayatı kabullenmeyecektim. Kurulu düzeni, gereklilikleri, kanıksanmış olanı altüst etmeyi göze alacaktım! Konfor alanımdan çıkıp güvenli bir hayat yerine coşkulu bir hayat seçecektim! Kısaca "reset" tuşuna basıp her şeye yeniden başlayacaktım.
Sayfa 37
"Hayat ilk hediyedir, sevgi ikinci ve anlayış da üçüncü..." Marge Piercy
Bu acib asrın hayat-ı dünyeviyeyi ağırlaştırması ve yaşama şeraitini ağırlaştırıp çoğaltması ve hâcat-ı gayr-ı zaruriyeyi, görenekle tiryaki ve müptela etmekle hâcat-ı zaruriye derecesine getirmesiyle, hayatı ve yaşamayı, herkesin her vakitte en büyük maksat ve gayesi yapmıştır. Onunla hayat-ı diniye ve ebediye ve uhreviyeye karşı ya set çeker veya ikinci, üçüncü derecede bırakır. Bu hatanın cezası olarak öyle dehşetli tokat yedi ki dünyayı başına cehennem eyledi.
Reklam
Zina Haddi
Hadd suçu olan zinā, birbirleriyle evlilik ve mülkiyet gibi bir bağ bulunmayan iki tam ehliyetli, görebilen ve konuşabilen Müslüman veya zimmînin, isteyerek sarhoş olsa bile, kendi rızaları ile cinsî temasta bulunması ve bunu yaparken dört erkek, hür, adil Müslüman tarafından yakalanması demektir. Dolayısıyla tabiî olmayan cinsî münasebetler
Hayat seni istediği kadar ürkütsün, canını yaksın, en yakınların çirkin maskeler taksinlar.. Hayat bu de kendi kendine, ikinci kez çağırılmayacağın bir oyun..
Sayfa 151Kitabı okudu
Mavra Zamanı
"bir mavra zaman'a isabet etti ömrümüz.. yani öz'ün az kaldığı, rivayet'in çoğaldığı bir zamana... ikinci, üçüncü kez yaşanmış, tüm elden düşme zamanlarından tedavüle girdiği bir döneme.. yani yeryüzünün, yani dünyanın, tüm hayati vasıfların sekteye, felce uğradığı bir zamana.. uzatmaların uzatıla uzatıla eziyet oynandığı dinozorlar değil konu.. hava, su, yeşillik, dağlar ve ormanlar... s'onun başlangıcındayız.. bir müddet sonra belki rivayet sayılacak tüm bunlar.. öz bitmiş olacak, az'la yetinilecek.. hayat bir masal mıydı"
Sayfa 199 - ÇınarKitabı okudu
İkinci Öykü: Mavisakal: Yok Ediciden Korunmak
Vahşi doğa iyi bilir. Ruhsal hayat tehdit altında olduğunda bir sınır çizip onu korumak sadece kabul edilebilir değil, gereklidir de.
Sayfa 88
Buhari ve Ebû Davud, Abdullah İbn Mes'ud'dan (r.a.) (Ö. 32/562) rivayet ediyor: "Size doğruluk yaraşır. Doğruluk insanı iyiliğe, o da. Cennet'e çeker, götürür. İnsan, kendini bir kere doğruluğa verip, o yola yöneldi mi, hep doğru söyler, doğruyu araştırır. Böylece o insan, Allah katında "sıddîk" olarak yazılır. Yalandan sakınınız. Yalan insanı fücura, bataklığa, o da Cehennem'e ulaştırır. Bir insan, kendini bir kere yalana kaptırdı mı, daima yalan söyler, neticede Allah katında "yalancı" olarak yazılır..." İşte kanaatimizce, münafık, söz, fiil ve itikat sahalarında sürekli içinde bulunduğu yalanla o kadar bütünleşmiş, o kadar özdeşleşmiştir ki artık o ikinci bir fıtrat kazanmış ve âdeta mücessem bir yalan kesilmiş gibidir. Allâme Hamdi Yazır, Bakara sûresi 10. âyetinin tefsirinde bu duruma şöyle işarette bulunmaktadır: "Münafıklar devamlı yalan söylerler, eğriyi doğru, doğruyu eğri gösterirler. Yalan söyleye söyleye kalp devamlı yalancı intibalarla kaplanır. Ruhî hayat bir evham âlemi, bir bâtıllık sahası olur kalır. Hak nuru oraya, ara-sıra yanar-döner bir yıldız böceği hâlinde görünen bir fener gibi gelir. Artık o kalp ve onun gözleri, kulakları fayda ve zararı, hayır ve şerri seçemez olur. Kâr der, zarara koşar, iyilik der, şerre koşar, bahçeyi ateş görür kaçar, ateşi Cennet sanır atılır. "
Sayfa 114Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.