...ezra pound da siyasal bakımdan mussolini'yi destekleyen bir propagandacı olmasına karşın, şiirlerinde çin uygarlığından ortaçağ trubadurlarına, dante'ye, cavalcanti'ye, oradan yeats'e ve imgecilik akımına uzanan bir yaşantı zenginliğini dile getirmiş, saplantılarının, sapmalarının yanı sıra, amerikan kapitalizmini, tefeciliği, her türlü kabalığı ve bayağılığı eleştirmiş tek kişilik bir üniversite işlevi görmüştür.
ikinci dünya savaşından önce yerleştiği italya'da da, savaş suçlusu olarak kapatıldığı st. elizabeth hastanesi'nde de zamanın yaşlı ve genç birçok şairi ve sanatçısı onun siyasal görüşlerini paylaşmadıkları halde, ondan bir şeyler öğrenmeyi kendileri için onur saymışlardır...
Sayfa 54 - adam yayınları ekim 1998 üçüncü basımdanKitabı okudu
Ben de ona o zaman Meclis'i halkın seçmesi gerektiğini söylerim.O da bana halkın kendisine yararlı olanı değil,gözünü boyayanı seçeceğini söyler ki,bu da doğru.Şimdi bir serbest seçim yapılsa,ikinci,üçüncü partilere izin verilirse bütün hacılar,hocalar,madrabazlar Meclis'e girer.O zaman onların Meclis'e girmesini engelleyecek kanunlar koymalı:Mesela din siyasete alet edilemez,üniversite bitirememişler milletvekili olamaz,sonra tüccarlar ve ağalar Meclis'e giremez.Sonra halkı da iyi insanları seçecek bir şekilde eğitmeli!
Sosyal yetenekleri güdük kalmış üniversite diplomalılar tek kanatlı kuşlar gibidir. Onca yıl öğrenim görerek belleğine depoladığı bilgilerle ancak tek kanat edinebilmiştir. Gereği gibi eğitim alıp hayat bilgisi edinemediği, hele hele, yaşam koçu olan kitapları hiç okumadığı için ikinci kanadı gelişememiştir..
SİNAN'IN ÇOCUKLUĞU
1867'de, okulun adı Galatasaray Mekteb-i Sultani oldu. 1915 yılında, bu okulun son sınıf öğrencileri, Çanakkale Savaşı'na katıldılar. Çoğu şehit oldu. Bazıları gazi oldu. Bu yüzden, okulun adına Gazi Mektep dendi. Cumhuriyet kurulunca, okulun adı Galatasaray Lisesi olarak değişti.
Günümüzde, İkinci Beyazıt'ın açtığı bu büyük okul, ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite ile Türkiye'nin en köklü eğitim kurumu olma özelliğini koruyor.
Hasan Ali Yücel
Dünya klasikleri tercüme kütüphanesi ve Köy Enstitüleri gibi eserleriyle halis bir kültür adamı olduğunu kabul ettiren Yücel, iki büyük hatasıyla milli teveccühü kaybetti. Birincisi, Kenan Öner davasında da sabit olduğu gibi, solcuları resmen himaye etmesiydi. Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi, onun zamanında, solcu ve sağcı grupların savaş meydanı haline gelmişti. Köy Enstitülerinde Komünizmin kazanı dumanlarını savurup duruyordu. Kendisi hiçbir zaman komünist olmayan bu arkadaşımızın aşırı sol temayül ve hareketlere karşı bu müsamahasının hususi sebepleri vardı. Onun ikinci büyük hatası, Atatürk'ün Güneş-Dil Teorisiyle yatışan öz-dilciliği yeniden azdırması oldu.
Sayfa 150Kitabı okudu
