Bir sigara molası verdik, neredeyse paket bitecek. Başlasın filmin ikinci yarısı, yerimizi bulalım, ölecek miyiz, kalacak mıyız anlayalım. Bakalım nedir oyundaki rolümüzün kıymet-i harbiyesi; ya batalım, ya çıkalım.
Sayfa 21
Gece yarısı nihayet yangının şiddeti azaldı. Öldüklerinden, vazgeçtiklerinden ya da yorgun düşüp uyuyakaldıklarından, yaralıların çığlıkları tamamen kesildi. Yer ve gök sessizliğe gömüldü. Gerçekten vahim bir andı. Tam o sıralarda, Tokyo İmparatorluk Genel Karargâhı'nda Majesteleri İmparator savaşı bitirme kararı almıştı. Yerkürenin kara ve denizlerinin tamamında sahneye konulan İkinci Dünya Savaşı adım adım tempo kazanıyor ve nihayetinde ne tür sorunlara neden olacağı konusunda endişe yaratıyordu ancak atom bombasının birden sahneye çıkmasıyla savaş doruk noktasına ulaştı ve Japonya'nın beklenmedik sonu oldu. Kesinlikle tarihi bir andı.
İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Zina Haddi
Hadd suçu olan zinā, birbirleriyle evlilik ve mülkiyet gibi bir bağ bulunmayan iki tam ehliyetli, görebilen ve konuşabilen Müslüman veya zimmînin, isteyerek sarhoş olsa bile, kendi rızaları ile cinsî temasta bulunması ve bunu yaparken dört erkek, hür, adil Müslüman tarafından yakalanması demektir. Dolayısıyla tabiî olmayan cinsî münasebetler
"Birbirimiz için mi yaratıldık acaba?.." Pek çok yerde farklı kelimelerle aynı dertleri anlatmış, dualarımızda bile sanki birbirimizi tarif etmişiz. Faruk'un, " Biri olsa beni anlasa, biri olsa bende onu anlasam," duasına ilk cevap rahmetli Arif Çelebi'yken, ikincisi ben olmuşum. Keza o da benim aradığım aynamdı. Derttaşım. Derdimin ikinci yarısı...
-Nəyə görə birəbitdən quşunun qarşısına qırmızı və sarı rəngə boyanmış buğda dənələri tökəndə hansını dənləməli olduğunu bilmir, tərəddüd edir? Adi buğdanı isə o dəqiqə dənləyir. Çünki birinci halda o özünü aparmağın qaydasını bilmir. İkinci şəraitdə isə dəqiq bilir ki, özünü necə aparmalı, hansı addımı atmalıdır. Həyatının müxtəlif situasiyalarında əməl edəcəyi dəyişməz, konkret qaydaları, prinsipləri olmayan insan çaş-baş qalmış birəbitdən quşu kimidir. Qaydalarını gərək heç bir halda pozmayasan. Bax onda səni heç kəs sındıra bilməyəcək. İnsana bu və ya digər şəraitdə necə davranmağın düzgün olduğunu göstərən qaydalar olmasa, geri çəkilib məğlubiyyəti qəbul edə bilər. -Peddi, bəzən qaydalarım olub, ancaq onlara əməl edə bilməmişəm. Gücüm çatmayıb. -Qaydalar işin yarısıdır. Digər yarısı isə möhkəm iradədir. Qaydanın arxasında iradə və əzm olmasa, irəli gedə bilməyəcəksən. Bir də ki, Beel-Zebub! -O nədir? -Maneədir. -Maneǝ? -Bax ondan çox ehtiyatlı olmalısan. Beel-Zebub səni düz bildiyin qaydaların əksinə hərəkət etməyə məcbur edir, həyatını məhv edəcək işlərə tərəf sürükləyir. Beel-Zebub hədsiz rahatlıq tələb edir, iyrənc işlərdən ləzzət alır. Ona tabe olmağın sonunda dibsiz uçurumun ağzı açılır və bütün şərlər oradan çıxmağa başlayır...
Sayfa 334 - BEEL-ZEBUBU RAM ET!Kitabı okudu
Atlantis'de, o masallar diyarında bile, boğulurken insanlar uluyan denizde bir gece yarısı, bağırıp imdat istedilerdi kölelerinden. Hindistan'ı nasıl aldıydı tüysüz İskender? Tek başına mı aldıydı orayı? Nasıl yendiydi Galyalıları Sezar? Bir ahçı olsun yok muydu yanında onun? İspanyalı Filip ağladı derler batınca tekmil filosu. Ondan başkası acaba ağlamadı mı? Yediyıl Savaşını İkinci Frederik kazanmış ha? Yok muydu ondan başka kazanan?
Reklam
Olasılık nedir?
Olasılığın fizikteki anlamı yaşamdaki sıradan, ya da kumarhanedeki anlamıyla, tamı tamına aynıdır. Bu, belli bir olgunun gerçekleşmesinin şansı ya da olabilirliğidir. İyice dengelenmiş bir parayla düzgün olarak yazı-tura atılırsa tura gelmesinin de yazı gelmesinin de şansı elli-ellidir. Dolayısıyla her iki sonucunda olasılığı tamı tamına 1/2. Bu
Sayfa 376 - Alfa Bilim
Filistinli şair Murid Barghouti "İnsanları yerlerinden yurtlarından etmek istiyorsanız bunun en kolay yolu hikayeyi ikinci bölümden başlatmaktır" der. En kötü yalan, yarım gerçektir. Bir şey yalan olduğunda yalan olduğunu biliriz; ama yarım gerçeğin yalan olduğu söylenmeyebilir, yarısı gerçektir ve yalandan daha tehlikeli bir durumla karşılaşılır. Avrupa ülkelerinin Afrika' yı ve birçok ülkeyi sömürüp insanlara işkenceler, eziyetler, yokluklar yaşattıkları hikayeyi eğer Avrupalıların kıtaya gelişinden değil, yerlilerin gelenlere ok atmalarından başlatırsanız hikaye bambaşka bir boyuta girer.
2 Ekim 1493 - İkinci Sefer
“Bak, dünya değiştikçe insan da değişir. Yarısı gece, yarısı gündüz ve biraz yaz, biraz da kış.”
Sayfa 247Kitabı okudu
Epi topu iki kötü alışkanlığım var. Birincisi sigara içerim. Rahatsız olursanız söndürürüm. Ama çaresi yok, ikincisinin dumanı size de gelir. Kusura bakmayın, bazen tütünü değil, insanın kalbini yakan hikayelerden bahsederim. Söndürürseniz rahatsız olurum . .
Reklam
Kafam bozulduğunda sadece ağaçlara ve çocukların espri yeteneğine inanan biriyim. Ve ben de tıpkı sizin gibi, ancak şansım yaver giderse güzel fotoğraflarıma benzerim.
Şiir yazan bir erkek tüm dünyayı, tüm dünya kadınlarını tavlayabilir. Ama şiir yazan bir kadın...Erkeklerin bucak bucak kaçtığı şey budur. Neden? Kadınlar çünkü, dinlemeyi bilirler, severler. Ama erkekler mikrofon kendilerinde olmadığında... Bilirsiniz, çoğu ne halt edeceklerini kestiremezler.
Kadınlar, yeteneklerini hayatlarını kolaylaştıran bir hediye olarak değil, sırtlarında bir yük olarak yaşıyorlar. Çünkü...
Çünkü yaratan erkeklere bütün dünya olarak biz çocuk kalma hakkını veriyoruz. Daha da beteri, tıpkı her çocuk gibi istedikleri her şeyi hak ettikleri duygusunu yaşama hakkını veriyoruz. Elde edemediklerinde de "varoluşsal kıvranışlar" adı altında şımarıklık etmelerini hoş görüyoruz. Hatta bu yetmiyor, onların derdiyle dertleniyoruz. Ah! Ne çok acı çekiyorlar! Ama kadınlar. . . Onlar yetişkin. Her şeyi hak ettiği büyüsüne kaptıramıyorlar kendilerini. Elde edemediği şeyler yüzünden şımarıklık yapma hakkı olmadığını bilen yetişkinler ...
Bu tür bir duygusal bolluğun sadece erkeklere ait olmasının nedeni ne? Yaratan erkeğin krallığı Bir sürü şey sıralayabilirsiniz. Erkek egemenliği vesaire vesaire... Ama esasında şudur sorun: Kadınlar "duygu hizmetçisi" istemiyor. Egoları bunun için yapılandınlmamış. Bu "her şey dahil" servis onların ruhuna iyi gelmiyor. Erkeklerin içinde çok rahat hissettiği bu şımarıklık sarayında onlar iğreti duruyorlar.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.