Mevsimlik elbise giymeye benzeyen bir çeşit dindarlık
Bir kısmı ise, Ramazan kandillerini gördüğü zaman müslüman olduğunu hatırlardı. Kandiller yandığı zaman ellerine tespihi alıp, cami cami dolaşır, hiçbir şey anlamamalarına rağmen Kuran-ı Kerim ve vaaz dinlerlerdi. İkindi vakti uyanmak şartıyla oruç bile tutarlardı. Oruç tuttuğu hâlde namaz kılmaya gerek görmeyenleri de vardı. Uzun bir namaz olan teravihe hiçbiri yanaşmazdı. Ramazan bitti mi, bunların dinî duygusu da "elveda!" diyerek yoluna giderdi. Mevsimlik elbise giymeye benzeyen bu çeşit dindarlığa ben her zaman hayret ederdim.
Sayfa 7
Namazın Fayfaları-9
Namaz, koordine, uyumlu bir ruhsal ve fiziksel hareketler manzumesidir. Ayaktayken, dik durulması önerilir, ikinci bölüm olan "Ruku"da, belin bacaklarla 90 derecelik bir açıyı, dizleri bükmeden gerçekleştirmesi gerekir. Yere, secdeye varıldığında, başın zemine dayanması, böylece vücudun tümünden daha aşağıda bir düzeyde bulunması sağlanır. Bütün bu hareketler devam ederken vücudun tüm iradeli kasları ve eklemleri tam bir uyum içinde hareket ederler.
Reklam
İslam, açık bir biçimde savaş dinine özgü bütün özellikleri sergilemek­ tedir; ama yine de bir kolu, başka hiçbir yerde bulunamayacak ölçüde kesif ve aşın bir ağıt dinidir; bu kol, Şii inancıdır. Şiilik İran ve Ye- men’in resmi dinidir; Hindistan ve Irak’ta da oldukça yaygındır. Şiiler, İmam adını verdikleri ruhani ve dünyevi bir lidere iman
Sahihayn'da sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir: "Biriniz uyuduğu zaman şeytan ensesine üç düğüm çalar, her düğüme de: Önünde uzun bir gece vardır, uyu der. Eğer uyanır da Allah'ı zikrederse bir düğüm çözülür. Eğer abdest alırsa ikinci düğüm çözülür. Eğer namaz kılarsa bütün düğümler çözülür. Sabahleyin dinç ve ruhen iyi olarak kalkar. Yoksa ruhen kötü ve tembel olarak kalkar."
Sayfa 242 - Buharî, 1142; Müslim, 1816.Kitabı okudu
Her sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı vakitlerinde ona yönelerek namaz kılarız. Ona dönük olarak ölür, ona doğru defnediliriz. Ölümümüz ve yaşamımız ona doğrudur. Evimiz ve mezarımız ona doğrudur.
Hareket-Dergah camiası, bayramların ikinci günü mutad hoca ziyaretlerine çıkardı. Heyecanla, zevkle, neşeyle… Cağaloğlu’nda önceden tesbit edilen bir yerde buluşurduk; Sultan Ahmet Camii dış duvarına bitişik -şimdi bambaşka hallere giren- çayhanede veya Kazım İsmail Gürkan Caddesi üzerindeki Malatyalılar kahvesinde meselâ. Mevsim kış ise kitabevi veya yayınevinde… Kayserili Mehmet Doğan’ın minibüsü ne güne duruyor! Mustafa Kutlu’nun “arkayı dörtliyelim ağabiler!” nidasıyla tıkış tıkış sığışır, yola revan olurduk. Ziyaretgâhların bir halkası Çemberlitaş Şatır Sokak’ta (Nurettin Topçu. -Hocanın vefatından sonra ilk durak medfun oldukları Kozlu Mezarlığı olmuştu-), diğeri İçerenköy Kartallı Köşk’te (Ali Nihat Tarlan). Arada Levent Manolya Sokak (Hüsrev Hatemi), Çengelköy (Tahsin Banguoğlu), Bahariye Şifa Sokak (Mehmet Kaplan), Ayşekadın/Kazasker (Osman Turan), Göztepe (Cemil Meriç), Çemenzar (Orhan Şaik Gökyay)… var. Bir de yemek ve namaz molaları. Ezel ağabey bir yerlerden mutlaka güzel peynir, turşu, pastırma almalı, Cahit bey de fırından yeni çıkma ekmek ve simit… Yaz ayları ise karpuz ve kavunsuz olmaz, onlara da Mustafa Kutlu bakar, herkesin aldığı kavunu beğenmez çünkü. Ve tenavül-i taam için bir camii avlusundaki şadırvanın yanına yahut çınarların altına serilip oturmalı. Evlerde içilecek nefis çayların altını sağlamlaştırmak lazım.
Sayfa 58
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.