168 syf.
8/10 puan verdi
Küçük bir çocukken hadım edilip satılmıs Habeşi bir çocuk, çocukluğu ve gençliği ölümü bekleyerek her an öldürülme korkusuyla geçmiş bir Padişah. İktidarın ve etrafındakilerin iç dünyaları,saraydaki kadınların yaşamı Livaneli'nin eşsiz anlatımıyla bir solukta okunacak güzel bir roman.
Engereğin Gözü
Engereğin GözüZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201916,2bin okunma
639 syf.
8/10 puan verdi
Cilt I Nikita Kruşçev Nikita Sergeyeviç Hruşçov, doğru okunuşu Hruşçyov olan soyadı, Türkiye'de genellikle İngilizce Khrushchev yazımındaki gibi Kruşçev olarak telaffuz edilir. Stalin’ in ölümünden sonra 1953-1964 yılları arasında 11 yıl süre ile Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri olarak görev yapmıştır. Anılarını iktidardan
Kruşçev' in Anıları I-II
Kruşçev' in Anıları I-IIEdward Crankshaw · Milliyet Yayınları · 19715 okunma
TÜRKİYE YAZARLAR SENDİKASI, Barış İçin Şimdİ / Basın Bildirisi KURŞUN YARASI DEĞİL, BARIŞ GÜLÜ… Kamuoyuna, Kan durmuyor. Ülkenin doğusu nicedir kan içinde. Asker, polis, anne, öğrenci, işçi, rençber, oğul, kız, bebek, genç, ihtiyar… Ölüm, kimsenin gözünün yaşına bakmıyor; ardında gözü yaşlı yoksul bir insanlık bırakıyor. Batıdaysa barış isteyenler, gözü kararmış bir kan güdüsüyle iktidarın ve medyasının hedef tahtası kılınıyor. Kan dursun, diyen akademisyenler, yazarlar, aydınlar, öğrenciler, memurlar vatan hainliğiyle suçlanıyor. Oysa bu ülkenin esenliği için biricik yol; kanın kuruması, silahların susmasıdır. Ölüm nereden, kimden gelirse gelsin, kıyılanlar bu halkın oğullarıdır, kızlarıdır. Doğunun sokaklarında “savaş ölüleri” istemiyoruz. Batının meydanlarında “şehit cenazeleri” istemiyoruz. Kardeşin kardeşe kırdırıldığı bir ülkede sonsuz acıdan başka hiçbir şey yoktur. Avuçlarımızda “kurşun yarası” değil, “barış gülü” büyüsün istiyoruz. Çünkü ancak o zaman, insanın acısını insan alabilir. Bunun için “yeniden barış”, “hemen barış”, “sürekli barış” diyor; savaş kışkırtıcılarını lanetliyoruz. --
168 syf.
·
Puan vermedi
Yıllardır Topkapı Sarayı'ndaki hücresinde kapalı tutulan Şehzade, hiç beklemediği bir anda tahta çıkarılır, böylece iktidarın tek sahibi olur. Haremağası Süleyman ise Habeşistan'dan koparılıp hadım edilerek saraya getirildiğinden beri onun en sadık kulu ve -iktidarsızlığına rağmen- Harem'in tek hâkimidir. Valide Sultan'ın iktidar hesaplarıyla oğlunu yeniden hapsettirmesi, ilişkileri iyice içinden çıkılmaz bir hale sokacaktır. Engereğin Gözü, Haremağası ile Padişah arasındaki köle-efendi ilişkisi aracılığıyla, "bakışıyla her canlıyı kımıltısız hale getiren bir engereğin bile gözünü kamaştıran" iktidarın büyüleyiciliği üzerine alegorik bir roman. Bir yanıyla da bir "dil şöleni"; Zülfü Livaneli, Evliya Çelebi'nin, Naimâ'nın ve Türkçenin büyük dil ustalarının izini sürüyor. Engereğin Gözü kitabı En İyi Zülfü Livaneli Kitapları listesinde yer almaktadır.FARKLI BİR BAKIŞ AÇISI...
Engereğin Gözü
Engereğin GözüZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201916,2bin okunma
168 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Zulfu livaneli..Uzerinde bu isim olan hangi kitap okunmaz bilemiyorum. Yine harika bir roman yine zulfu livaneli. Konuu bu kez osmablı çerçesinde ele alınan iktidarın buyusu.bu oyle bir buyuki gozlerinizi kor edebilir.Osmanlı donemi hangi padişah old belirtilmiyor ama konu bize habeş asıllı siyahi hadım haremagası gozunden anlatılıyor .
Engereğin Gözü
Engereğin GözüZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201916,2bin okunma
Çok şey gördük aslında. Basınıyla, politikacısıyla, kalbi ve kulakları mühürlü yurttaşıyla, öfkeden gözü kararmış iktidarın aynasında kendi grotesk imgemizi gördük. Kendi yıkımının derinliğinde sarhoş insanoğlunun, insanlığa dair her şeye attığı kahkahayı gördük. İşte bu kahkaha sözün bittiği yer. Bu yazıysa, o kahkahanın ruhumuzda yarattığı gediği doldurma, o boşlukta sözcüklerle bir gelecek yaratma çabası. Ancak, herhangi bir gelecek varsa, “vicdan” ve “adalet” gibi sözcüklerin içeriğinin boşaltılmadığı bir dünyada biçimlenir.
Sayfa 166
168 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
XVII. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nun kalbine Topkapı Sarayı'na, Harem'e götürüyor bizleri Zülfü Livaneli. Habeşistanlı Haremağasının gözünden İmparatorlukta yaşanan bir iktidar mücadelesi anlatılıyor kitapta. İktidar tutkusu, öldürtülen kardeşler, Valide Sultanların yönetimdeki gücü her şey bilindik Osmanlı hikayesi gibi görünüyor olsa da Livaneli tüm bu konuları harmanlayarak şiir gibi akan üslubuyla harika bir romana imza atmış oluyor. Yazarın başarısı da bana kalırsa işte bu üslupla ortaya çıkıyor. İktidar hırsındaki padişahın da, iktidarın yanı başında kulu kölesi olanların da ani ruh ve kişilik değişikliklerini başarıyla yansıtmış yazar. İyi okumalar...
Engereğin Gözü
Engereğin GözüZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201916,2bin okunma
324 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 saatte okudu
Yine Saramago, yine bitmeyen virgüller, yine adı bilinmeyen bir yer ve adı bilinmeyen insanlar.. Körlük ile başlayan macerama, Saramago etkinliği dolayısıyla Görmek ile devam ettim. Yaklaşık üç buçuk saat süren bir okuma serüveniydi ve çok iyiydi. (O virgüller olmasa daha iyi olurdu tabi :D) Her zaman olduğu gibi fazla ayrıntıya girmeden konudan
Görmek
GörmekJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınları · 202217,8bin okunma
Konuş, belleğim! Eylül’ün 6’sı, 7’si geldi mi, hep bir şeyler yazayım derim ve her yazışımda da hep aynı yazıyı yazıyormuşum duygusuna kapılırım. Çünkü her seferinde aynı acıyı, hüznü duyarım yüreğimde, aynı utançla kızarır yüzüm, aynı kara leke oturur göz-bebeklerime... Bazen 62 yıl önce çocuk belleğime çakılıp kalmış Büyükada görüntüleri
168 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
Osmanlı döneminden kesitler sunan Zülfü Livaneli'nin bu eseri, yazarın ele aldığı konuyu anlatış biçimindeki ustalık ve kendine has üslubuyla bir çok ülkede kendine büyük yer edinmiş ve Balkan Edebiyat Ödülü'ne de sahip olmuş. Kapak tasarımı için Paul Desire Trouillebert'in bir tablosundan yararlanılmış. Konunun geçtiği yer Topkapı
Engereğin Gözü
Engereğin GözüZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201916,2bin okunma
Bu hayallerle ilkin üç kadınla evlenip, artık nasıl oluyorsa daha gerdek gecesi onları hamile bıraktı. Dördüncü ve beşinciler de aynı akıbete uğradıktan sonra, ilk karıları sekiz aylıkken altıncı ve yedincileri dölledi. Sekizinciyle gerdeğe girer girmez ilk üç karısının doğum sancıları tuttu ve ona üç ölü çocuk verdiler. O ise büyük bir düş kırıklığıyla, ceninleri bahçedeki kuyuya attı. Sonraki aylarda ölü doğan beş bebeğin akıbeti de yine bu kör kuyu oldu. Ama o yılmadı ve karılarını gebe bırakmaya devam etti. Ne var ki ölü doğumlar sürüp gidiyordu. Karılarından biri dayanamayıp, “Yeter artık! İktidarın bebekleri öldürüyor!” diye bağırınca döve döve zavallının kolunu kırdı ve onu sokağa atıp yerine bir başkasını aldı. Gözü o kadar dönmüştü ki, tabiatın ondan öç aldığını düşünecek hali bile yoktu.
Suç işlemeye eğilimliliğin faydası...
“Suç işlemeye eğilimlilik öyle faydalıydı ki; bu eğilimin olmadığı bir toplum kadar aptalca ve sonuçta tehlikeli bir şey hayal edilemiyordu. Suç işleme eğilimi yoksa polis de yoktur. Polisin varlığını, polis denetimini toplum için kabul edilir kılan şey suç işleme eğilimi olan kişilerden duyulan korku değilse nedir? Olağanüstü büyük bir kazançtan söz ediyorsunuz. Pek yakın dönemde ortaya çıkan, bunca rahatsız edici bu polis kurumu ancak bu sayede aklanabilir. Bizim silah taşıma hakkımız yokken, bize kimlik soran, kapımızın önünde aylak aylak dolaşan üniformalı, silahlı bu insanların aramızdaki varlığını kabul ediyorsak, suç işleme eğilimindeki bu kişiler olmasaydı bu nasıl mümkün olabilirdi?”
“Suç işleme eğilimindeki kişilerin ne kadar çok sayıda ve tehlikeli olduklarını bize anlatan makaleler gazetelerde her gün karşımıza çıkmasaydı polisin varlığını nasıl kabul ederdik?”
“... Aslında, iktidarın kararsızlık gösterdiği izlenimi yanlıştır; çünkü iktidar geri çekilebilir, yer değiştirebilir, başka yeri kuşatabilir... ama savaş sürer. “
Resim