Şiddet, iktidarı yok edebilirse de asla onun yerini alamaz. Buradan, kendilerini şaşaa ve debdebeyle ama iliğine dek abeslik içinde tüketen, arkalarında hatırlanmaya değecek tek bir anı, anıt ya da hikaye bırakmayan bir aciz güçler düzeninin, güç ile iktidarsızlığın siyasi birliğine nadir rastlandığı anlamı çıkmaz. Bu şekilde tanınmış olmasa da, tarihsel deneyim ve geleneksel teoride bu birlik tiranlık olarak bilinir ve bu yönetim biçiminden duyulan kadim korkunun nedeni, -yığınla alicenap tiran ve aydınlanmış despotun varlığından da anlaşılacağı gibi- bilhassa tiranlığa atfolunan ama kaçınılmaz özellikleri arasında yer almayan zalimlik değil, yönetilenleri olduğu kadar yönetenleri de mahkum kıldığı acizlik ile abesliktir.
Sayfa 295Kitabı okudu
İktidarsızlığın, yatmanın edilgenliğinin yanı sıra, etkin bir biçimi de vardır. Bu duruş, mevcut bir iktidarla yüz yüze gelir ve kendisini ifade ediş tarzı bu iktidarı olduğundan daha büyük gösterir. Diz çökme bir yalvarış jestidir. İdama mahkûm edilen insan darbeyi yemek için boynunu uzatır; öleceği gerçeğini kabul etmiştir ve bunu önlemek için hiçbir şey yapmaz, ama bedeninin pozisyonuyla başkalarının iradesinin gerçekleştirilmesine yardımcı olur. Ama birleştirilmiş ellerini kaldırır ve bu son anda bile bağışlanmasını diler. Diz çökme her zaman bir anlamda son anın başlangıcıdır. Bu bir tür dalkavukluktur ve aşırıdır, çünkü dikkat çekmek zorundadır. Görünüşte öldürülmeye boyun eğen insan, önünde diz çöktüğü kişiye olası en büyük iktidarı, ölüm kalım üzerindeki iktidarı atfeder. Bu kadar büyük birinin elinde büyük şeyler bahşetme iktidarı olması gerekir; onun merhameti yalvaranın savunmasızlığına denk olmalıdır. Aralarındaki uçurum ancak onun büyüklüğüyle kapanabilecek kadar abartılır. Bunu yapmazsa, sonradan, kendi gözünde sonsuza kadar öyle küçülecektir ki ona yalvaran önünde diz çöktüğü zaman bile bu kadar küçülmemiştir.
Reklam
Bilim hayatın kökenini tehlikeye soktuğu anda sahip olduğu iktidarsızlığın mutlak iktidarı olmuştur...
Sayfa 123Kitabı okudu
248 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
İktidarsızlığın iktidarı
Yiğit Bener'i ne zaman okusam kendi kendime konuşurken aklımdan geçen, inandığım ya da karşı olduğum konular hakkında düşünüp de bir türlü sözcüklere dök(e)mediğim şeyleri okur gibi hissediyorum. Yazarın şu ana kadar okuduğum kitaplarında olduğu gibi bu kitabında da kendisi dahil her fikri ve iktidarı amasız bir şekilde ele alması kuşkusuz en büyük özelliği. Herkesin vaktini ayırıp tanışması gereken bir yazar olduğu kanaatindeyim. Okumadan önce aklınızda bulunsun ki: hepimizin törpülenmemiş doğmaları ve aksini düşünmesi çaba gerektiren doğrularımız var. Bunlara biraz dokunulacağını kabul ederek (ki bugünlerde mahkemelerimizde alınan kararda olduğu gibi "babacan bir tavırla" da denebilir ama kesinlikle sizin fikirleriniz üzerinde bir iktidar kurma çabasıyla değil -ya da öyle kim bilir-) kitapları okumakta yarar var. Ve evet kendinizi çokça saldırı altında gibi hissettiğiniz anlarda pes etmeyerek devam edin, emin olun pişman olmayacaksınız. Ya da her şeye siyah-beyaz bakma rahatlığından mahrum kaldığınız için pişman da olabilirsiniz, kim bilir... Sohbeti en fazla merak uyandıran yazar, elbet bir gün.
Kusursuz Gezinti
Kusursuz GezintiYiğit Bener · Can Yayınları · 201423 okunma