Manifesto'nun Türkçeye ancak yetmiş beş yıl sonra çevrilip yayımlanabilmiş olmasının utancı, hiç kuşkusuz, Şefik Hü-nü'nün de vurguladığı gibi ülkemizde o güne kadar içinde yaşanılan yürekler acısı koşulların sorumlularına aittir. Ne var ki, ulusun egemenlik ve saltanatı kendi gücüyle ele alması bu dayanılmaz duruma son vermiş"se de, sonrasında "bilimsel ve ekonomik gelişim vadisinde öteki uluslarla bir safta yürüyeceğimiz"e ilişkin umutların gerçekleştiğini söylemek zordur Yalnizca o günlerden bu yana dilimize çevirilen hemen hemen tüm Komünist Manifesto'lar, çevirmenleri ve yayıncıları yargılanıp mahkûm edilmekle, sol literatürün sayısız kitabı yasaklanıp toplatılmakla kalmamış, çok farklı düşünceleri dile getiren yapıtlar da Türkiye Cumhuriyeti'nin hem sivil hükümetlerinin, hem de askerî darbe yönetimlerinin ağır baskılariyla karşılaşmıştır.
Yine de, siyasal kitapların karşısına dikilen "yasal duvarlar"in ötesinde, Cervantes'in 1605'te yayımlanan başyapıtı Don Quijote'nin dilimize ancak dört yüz yıla yakın bir zaman sonra, Dante'nin 1310-1321 arasında yayımlanan büyük kla-iği İlahi Komedya'nın da yedi yüz yıla yakın bir zaman sonra asıllarından ve eksiksiz olarak çevrilebilmiş olmalanı, ülkemi-zin düşünsel yaşamının düzeyi açısından düşündürücü olsa gerektir.