Hişâm'ın devlet başkanlığı süreci bütün bu olumsuzlukları durdurma, mümkünse tedavi etme, devlet içinde bozulmuş olan dengeleri yeniden tesis etme girişimleriyle tamamlanmıştır.
Ömer b. Abdüzaziz'in vefatından sonra Yezîd b. Abdülmelik (II. Yezîd) devletin idaresine geçti. Yezîd'in gerek kişiliği gerekse yönetim anlayışı selefi Ömer b. Abdülaziz ile tam bir zıtlık arzeder. Zira dindar, âdil, âlim bir halîfeden sonra dinî hassasiyetlerden tamamen uzak, sarayı adeta eğlence meclisine çeviren bir devlet başkanı göreve gelmiştir. O kadar ki Yezîd cuma namazlarını kıldırmak için dahi halkın içine çıkmamış, bu görevi kardeşi Mesleme b. Abdülmelik îfâ etmiştir. Ömer b. Abdülaziz zamanında sarayın kapısına bile yaklaşamayanlar, artık yeni halîfenin etrafından toplanmaya başlamışlardır. Onun en yakınları ise Habbâbe ve Sellâme adlı iki şarkıcı cariyedir. Siyasî danışman gibi faaliyet gösteren bu iki kadın, devlet yönetiminde de halîfeyi etkileri altına almışlar, valilerin azil ve tayinlerinde dahi belirleyici olmuşlardır. Yezîd'in bu kadınlara bağlılığı o dereceye ulaşmıştır ki rivayete göre Habbâbe'nin ölümüne üzülmesi sebebiyle kendisi de hastalanmış, bu hastalık onun ölümüne sebep olmuştur.
Ömer b. Abdülaziz'in gerek Müslümanlar arasındaki eşitlik politikası gerekse İslâm'a girmeyi teşvik eden uygulamaları sebebiyle bilhassa Kuzey Afrika'da Berberîler ve Mâverâünnehr'deki Türkler arasında yoğun bir İslâmlaşma faaliyetine şahit olunmuştur.