Evet, her şeyin başına İslami koyarak, kendinin üretmediği kavramları bir kelime ilavesi ile değiştirmeye çalışmak kolaycılık gibi gözükebilir.
Soluk alan her şey teyit edilemeyenle beslenir; birazcık mantık ilavesi bile, varoluş -Sağduyusuzluk çabası- için uğursuz olurdu. Hayata sarih bir anlam verin: Hemen o an cazibesini yitirir.
Metis YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Bakara Suresi 187 (tefsir)
(İslâm'ın ilk zamanlarında farz olan ramazan orucunu tutarken sahur yemeği yoktu. Oruç tutan kimse, akşam orucunu açınca yatsı namazını kılıp uyuyuncaya kadar yer içerdi. Bundan sonra yemek, içmek ve kadınlara yaklaşmak haramdı. Bazı Müslümanlar dayanamayıp kadınlarına yaklaştı. Bazıları iftardan sonra yorgunlukları sebebiyle hemen uyudukları için, ertesi gün açlık ve susuzluktan baygınlık geçirdiler. Cenab-ı Allah müminlere acıdı ve bir kolaylık olmak üzere bu âyeti indirdi. «Beyaz iplik ve siyah iplik» ifadelerinden maksadı, «mine'l-fecr: tanyerinin ağarmasından» ilâvesi açıklığa kavuşturmuştur. Buna göre orucun başlaması gereken zaman (imsak), güneşin doğmasına değil, fecrin doğmasına, yani tanyerinin ağarmaya başlamasına bağlıdır. İplik tabiri de, tanyeri, ağarmasının başlangıcını ifade etmektedir. Aydınlık yayılıp yükselince, artık ona «beyaz iplik» denemez. Aydınlığın başladığı an sahurun bittiği ve imsakın başladığı, aynı zamanda sabah namazı vaktinin de girdiği andır.)
Sayfa 28
Halid Ziya Uşaklıgil
Halid Ziya Uşaklıgil, 1866'da İstanbul Eyüpsultan'da dünyaya geldi. Henüz öğrenciyken ilk yazıları okuyucuyla buluşan edebiyatçı, İzmir çevresinde tanınmaya başladıktan sonra Hazine-i Evrak'ta çıkan "Deniz Danası" ve Tercüman-ı Hakikat'te yayımlanan "Aşkımın Mezarı" yazılarıyla İstanbul'da da tanınmaya
" Memleketimizde mezar taşlarına mezarda gömülünün doğum tarihi ilavesi de âdet olsaydı yetmişe , seksene varanların azlığını görerek ümitsizliğimiz artardı. "
En nihayetinde insanların algılarının hiçbir değeri yoktur. Allah'ın huzurunda hiçbir şey ifade etmez. Ne hanenize bir ilavesi olur ne de bir şey eksiltir.
Sayfa 192 - Timaş yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Oruç
Kur'an'da da Hz. Adem (aleyhisselam) unutkanlıkla vas- fedilmiştir. Çünkü O, "Andolsun biz, daha önce de Adem'e ahit (emir ve vahiy) vermiştik. Ne var ki o, (ahdi) unuttu. Onda azim de bulmadık” (taha 20) âyetinde de vurgulandığı üzere ağaçtan yememe gibi önemli bir sorumluluğunu unutmuştur. "(Genç adam), ‘Gördün mü'!
520 syf.
7/10 puan verdi
·
52 günde okudu
Öncelikle kitabı ilk okumaya başladığımda hafife aldığımı ve ortalarına kadar gelip de hâlâ bir şey anlamadığımı fark edince baştan başladığımı itiraf etmem gerek. Vay canına sayın seyirciler!? Ne kitaptı ama!? Çok zor anlaşıldığını çevirmenimiz söylemişti ama ukala bir okur olduğumdan pek de önemsememiştim. Çevirmenden bahis açılmışken kitabın
Usta ve Margarita
Usta ve MargaritaMihail Bulgakov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20207bin okunma
Ölüm Üzerine Çeşitlemeler
''hiçbir şeye dayanmadığı için, bir gerekçenin gölgesi bile bulunmadığı için, hayatta sebat ederiz. ölüm fazla kesindir. bütün sebepler onun tarafında bulunur. içgüdülerimize esrarengiz gelir, düşünüşümüzün önünde berrak ve itibarsız bir halde bilinmeyenin sahte cazibesi olmaksızın belirir. hükümsüz sırları biriktire biriktire, anlamsızlığı tekeline ala ala, hayat ölümden fazla ürküntü verir. büyük meçhul odur. bunca boşluk ve anlaşılmazlık nereye varabilir? günlere tutunuruz çünkü ölme arzusu fazla mantıksaldır. bundan dolayı da işe yaramazdır. hayat; belirgin, tartışılmaz açıklıkta tek bir gerekçeye sahip olsaydı kendini yok ederdi. içgüdüler ve önyargılar tutarlılık’la temasa geçtiklerinde ortadan kalkarlar. soluk alan her şey teyit edilemeyenle beslenir. birazcık mantık ilavesi bile varoluş -sağduyusuzluk çabası- için uğursuz olurdu. hayata sarih bir anlam verin, hemen o an cazibesini yitirir. hedeflerindeki belirsizlik onu ölümden üstün kılar. bir nebze sarahat bile onu mezarlar kadar bayağılaştırabilirdi. zira hayatın anlamını konu alan bir müspet bilim yeryüzünü bir günde ıssız bırakırdı. arzunun verimli gayri muhtemelliğini de hiçbir çılgın yeniden canlandıramazdı.''
Sayfa 12 - metis yayınları
Soluk alan her şey teyit edilemeyenle beslenir; birazcık mantık ilavesi bile, varoluş için uğursuz olurdu. Hayata sarih bir anlam verin: Hemen o an cazibesini yitirir. Hedeflerindeki belirsizlik onu ölümden üstün kılar..
Reklam
Aşağıda, 1969 yılında Levin-Epsteiğn Ltd. tarafınadn Tel Aviv'de yayınlanan Meir Har-Tzion'un günlüğünden bir alıntı yer almaktadır. Meir Har-Tzion İsrail Dışişleri Bakanlarından A. Sharon'un yakın arkadaşı ve aynı zamanda suç ortağıdır. Aşağıdaki alıntıda 50'lerin başında Gazze'ye yapılan bir İsrail baskını tasvir
Sayfa 124 - Belge YayınlarıKitabı okudu
BENDE OLANIN BANA VERİLİŞİ...
Üstadım'ın bana ithaf ettiği RAMAZAN ilâvesi Noktalamaları’ında, bende olanın bana verilişi, bu hikmet de tecelli etti: “Anlamak yok çocuğum anlar gibi olmak var, Bu işin sonunda, saçlarını yolmak var!”…
Sayfa 309 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
Memleketimizde mezar taşlarına mezarda gömülünün doğum tarihi ilavesi de adet olsaydı yetmişe, seksene varanların azlığını görerek ümitsizliğimiz artardı.
içgüdüler ve önyargılar Tutarlılık’la temasa geçtiklerinde ortadan kalkarlar. Soluk alan her şey teyit edilemeyenle beslenir; birazcık mantık ilavesi bile, varoluş -Sağduyusuzluk çabası- için uğursuz olurdu. Hayata sarih bir anlam verin: Hemen o an cazibesini yitirir.
331 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.