Belli ki her şey ismi ile biliniyordu da bir tek aşkın kalbinin kanı ile tanınıyordu. Çünkü aşkın sadece yangını vardı, ismi yoktu. Belli ki, her şey gibi dilin de kusursuzdu cennette duruyordu.
Aradan geçen süre yalnızca birkaç ay olduğu halde, Momo’ya sanki çok uzun zaman geçmiş gibi geliyordu. Çünkü gerçek zamanı ne bir saat ne de bir takvim ölçebilirdi.
Sabah, uyuyakalmış çocukla uyuyakalamamış annesinin üzerine doğarken fark etti kadın: Asıl acının çekilen acı değil de sevilenin çektiği acıyı bilmek demek olduğunu.