Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sen bir mum gibi sönüp gitmek mi istiyorsun? Sonsuza dek varlığını sürdürmek, büyümek ve... Ve ilelebet mutlu olmak istemez misin?
Sayfa 153 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Golan Tepeleri
"Biz İsrail'i, Yahudiler de devletsiz kalmasın diye mi kurduk? Golan'ı, sadece güvenlik için mi işgal ettirdik? Olursa İsrail ile yok olmazsa, başka bir devlet yoluyla Golan'a ilelebet sahip olmalıyız. Golan, Ön Asya'nın, dolayısıyla da dünyanın geleceğidir."
Sayfa 26 - KronolojiKitabı okudu
Reklam
Sapkınlıkların pis kokulu avantajlarını nasıl tahmin edebilirdik? İlelebet tabiatın dölleri, yasalarının kurbanları, en nihayetinde de insanî ağaçlar olarak mı kalacağız?
Metis YayınlarıKitabı okudu
ben yoksa güneşin eski altında kendimi ilelebet unutsam mı gerektir ilerleyen genellerin etkisi burda kerpetenli üzümlü bir gecenin üşümüşü ilerleyen gümüş bakışlı o eski altında hele adamlar dik yokuşlar kuşanmışsa ben gelirim kanla yükselen kanla
"Nasıl olur da istemez insan!" diye karşı çıktım."Sen bir mum gibi sönüp gitmek mi istiyorsun?Sonsuza dek varlığını sürdürmek, büyümek ve... Ve ilelebet mutlu olmak istemez misin?"
Sayfa 153Kitabı okudu
Onun açısından bu davranış insanın özüne bir meydan okumadır. Zira insanların sık sık kabullendiği kötülüğü kategorik olarak reddetmiştir. Geri dönüşü olmayan bir hayal kırıklığı yaşamıştır. Tarihe bir bak, imparatorluklarını kaybeden imparatorlar bile böyle karanlık melankoliye düşmemişler, hayatı reddetmemişlerdir ama avcı-damat için aşk, hayatın en yüce anlamıymış. Genel olarak hikâye tam da bununla ilgili, destanın felsefesi burada yatmakta. Ama bu hikâyedeki başkahraman hiç şüphe yok ki, çektiği bitmez tükenmez çileli kahramanlığı ve gerçeği arayışıyla Ebedi Gelin'dir. Aşkın bedeli hep böyle mi olacak? Ortaya çıkan gerçek şudur ki, damat insanın kötülüğüne ve günahkârlığına karşı çıkarak ilelebet dünyadan elini eteğini çekip, kendini uzaklaştırmışken Ebedi Gelin, insan soyu adına sonsuz pişmanlık duymuştur. Bu da onun aşkının ve kederinin derinliğini ve gücünü göstermektedir. Daha da ileri gidip bunun Ebedi Gelin'in dünyevi ıstırabının acı dolu iniltisi olduğunu söyleyeceğim. Aşkta neden hep çiçek açan mutluluktan çok yakıcı trajediler vardır ki?
Sayfa 84 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
Reklam
... Bekliyorum desem önünde diz çökerek Bekliyorum desem ilelebet! Gözlerin gösterir mi gün yüzünü bana bilmem Gösterir mi bana gün yüzü gözlerin bilmem ...
... Bekliyorum desem önünde diz çökerek Bekliyorum desem ilelebet! Gözlerin gösterir mi gün yüzünü bana bilmem Gösterir mi bana gün yüzü gözlerin bilmem ...
Peki organları başka hayvanlardan gelenler, örneğin do­muz kalpli insanlar, imamın ya da hahamın takdisini alacak­lar mı gömülürken? Ya geleceğin teknolojisi beni ilelebet ya­şatır ümidiyle kendilerini “ölmeden” buza yatıran Amerika­lı milyonerler? Hiç gömülmeden buzdolabında mı “yaşaya­caklar” mahşer gününe kadar?
"Sen bir mum gibi sönüp gitmek mi istiyorsun? Sonsuza dek varlığını sürdürmek, büyümek ve... Ve ilelebet mutlu olmak istemez misin?"
Sayfa 153 - VanKitabı okudu
Reklam
"İnsanlar ölçüsüz hislerinde: Ya çok seviyor ya da nefret ediyorlar. Sevdikleri bir şeyi eleştirince hain oluyorsun ya da 'insan' diyorsun, 'neyden nefret ediyorsa o'dur aslında.' Ancak söylediklerini duyan olmuyor; bir ada gibi, bir gölge gibi iyice yalnızlaşıyorsun. Seni en kolay dostların terk edip, en çabuk sevgilin unutuyor. -ve sen böylece kendine daha sıkı tutunmayı öğreniyorsun.- Öyle ya, uzun yıllar kendime bir yer açabilmek için didinip durdum, gülen, dans eden ve konuşan insanların arasında. Sonra mutluluğu boş kırlarda, sözcüklerde, gecenin karanlığında ve ellerimi cebime sokmakta buldum. Zaten hayalim lüks bir yaşam değildi. -şu kim bilir hangi ülkedeki buz tutmuş gölün etrafında düşünerek attığım binlerce adım, hepsinden daha kıymetliydi.- Anladım mi ilelebet kiracı ve göçebe olarak yaşayacağım bu dünyada. Ancak sanılmasın ki mutsuzum! Hayatı hep sevdim aslında. -ondan şikayet ederken bile- Zaman zaman dibe vuracak olsam da merakımı ve tutkumu yitirmedim."
Sayfa 73 - hayykitapKitabı okudu
Melekler (denir ki) çoğu zaman bilmezler canlılar arasında mı ölüler arasında mı gezdiklerini. Ebedi nehir her iki alemde de sürükler bütün çağları ilelebet ve seslerini bastırır ikisinin de.
Sayfa 5 - İş Bankası Kültür Yayınları, 5. BasımKitabı okudu
Altında doğduğum yıldıza hepten lanet olsun; onu hiçbir gökyüzü korumasın, şerefsiz bir toz yığını gibi mekanın içinde ufalansın! beni yaratıkların arasına iten hain an da zaman'ın listesinden ilelebet silinsin! arzularım, ebediyetin gündelik olarak alçaldığı bu yaşam ve ölüm karışımıyla uyuşamaz artık. Gelecekten bezmişim, onun günlerini katetmiş ve ona karşı kabımdan taşmışım, yanılsamalarımı hükümsüzleştirmem onları daha iyi tahrik etmek içindir. öngörülemez -ve halbuki her şeyin kendini tekrar ettiği- bir evrendeki o azgınlaşmanın sonu hiç gelmeyecek mi yani? Daha ne kadar zaman kendimize, "ilahlaştırdığım bu yaşamdan tiksiniyorum," diyeceğiz. Sayıklamalarımızın boşluğu hepimizi yavan bir mukadderata boyun eğen tanrılara çeviriyor. Bizzat kaos bile ancak bir kargaşa sistemi olabilirken, şu dünyanın simetrisine niçin hala başkaldırıyoruz? Alınyazımız kıtalar ve yıldızlarla çürümek olduğundan, mütevekkil hastalar gibi ve çağların sonuna kadar, öngörülmüş, ürkütücü ve beyhude bir meraklılığı peşimiz sıra sürükleyeceğiz."
Shdhshhs
Devamında —kolejli kızın asıl çıfıt çarşısı burada başlıyordu— yargıçlardan, avukatlardan ve savcılardan, eczacılardan, tüccarlardan, şehirlerin ve köylerin ileri gelenlerinden, doktorlardan vb. —bende hep öyle de çok saygı uyandıra gelmiş o fevkaladenin fevkindeki kişilerden— gönderilmiş yine bir koca yığın gizli mektup! Sinek ses etmeden acı
Quousque Eadem?
"Altında doğduğum yıldıza hepten lanet olsun; onu hiçbir gökyüzü korumasın, şerefsiz bir toz yığını gibi mekanın içinde ufalansın! beni yaratıkların arasına iten hain an da zaman'ın listesinden ilelebet silinsin! arzularım, ebediyetin gündelik olarak alçaldığı bu yaşam ve ölüm karışımıyla uyuşamaz artık. gelecekten bezmişim, onun günlerini katetmiş ve ona karşı kabımdan taşmışım, yanılsamalarımı hükümsüzleştirmem onları daha iyi tahrik etmek içindir. öngörülemez -ve halbuki her şeyin kendini tekrar ettiği- bir evrendeki o azgınlaşmanın sonu hiç gelmeyecek mi yani? daha ne kadar zaman kendimize, "ilahlaştırdığım bu yaşamdan tiksiniyorum," diyeceğiz. sayıklamalarımızın boşluğu hepimizi yavan bir mukadderata boyun eğen tanrılara çeviriyor. bizzat kaos bile ancak bir kargaşa sistemi olabilirken, şu dünyanın simetrisine niçin hala başkaldırıyoruz? alınyazımız kıtalar ve yıldızlarla çürümek olduğundan, mütevekkil hastalar gibi ve çağların sonuna kadar, öngörülmüş, ürkütücü ve beyhude bir meraklılığı peşimiz sıra sürükleyeceğiz."
Sayfa 185Kitabı okudu
291 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.