Yine bitirdiğim bir kitap sonrası biliyorum ki, bu kitabı da unutamayacağım. 100'lü sayfalara gelip, yarım bırakıp, iki üç ay sonra tekrar aldım elime. Bunca insan yanılıyor olamazdı. Elimde muhakkak şahane bir kitap vardı
İlk olarak Ştolts ve Oblomov'un hayatı sorguladıkları efsane bölümde kendimi sorguladım ben de. İçimde biraz Oblomov buldum. Ve sonra Oblomov'luğun yoruculuğuna katlanamayıp her defasına Ştolts'a benzediğimi fark ettim. "Oblomov muydu doğrusunu yapan yoksa Ştolts ve Olga mı?" dedim durdum.
Aşkın ve sevginin insanın içinde dönüşme ateşini yaktığını ama bu ateşin sen kendini değiştirmek istemezsen ilelebet sönmeye mahkum olduğunu gördüm.
Hayatın fırtınalı yolculuğunda çalışmak, çalışmak ve yine çalışmak mı yoksa hayatın kıyısından etliye sütlüye karışmayarak sakince seyre dalmak mı? Yani kısacası Olga ve Ştolts olmak mı yoksa Oblomovluk mu?
Sorgulatan, düşündüren, iz bırakan bir kitap. Tavsiyemdir.