Bağımsızlığımızın Timsali olan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun!
* * *
“Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir. Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında müesseselerimizi müdafaa için lâzım olanı yapmağa hazırız.” 1923, Gazi Mustafa Kemal Atatürk
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
KAHRAMAN ORDUMUZA
👉1-Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
İstiklal Marşımız "korkma" diye başlar. Biliyorsun ki bu, Resûl-i Ekrem'in Sevr mağarasında Ebû Bekir'e söylediğidir. Bunlar tesadüf değil." (İsmet ÖZEL)
İstiklâl Marşı'nın ilk kelimesi KORKMAdır. Buradaki korku ne can
“(…)Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek yol, medeniyet yoludur. Medeniyetin gerektirdiğini yapmak insan olmak için yeterlidir.”
“Ölümün bitmeyen ufkunda yatarken gene sağ,
Bir avuç toprak olurken gene yüksek, gene dağ…”
***
Dolmabahçe sarayı her zamankinden daha sessizdi,
En yakın arkadaşlarının gözleri dolu dolu ona bakıyorlardı,
O günün sabahında herkeste bir huzursuzluk vardı,
Etrafı kalabalık değildi,
Ayağa kalkacak diye umutla bakıyorlardı,
Tüm heybetine rağmen,
Karşımda, mahvedilmiş genç insanlar var.
Ey Türke benzemeyen Türk Gençliği! Ne oldu sana böyle? Birinci vazifen Türk İstiklalini, Türk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmekti hani? 'Türk olmak' ne demek, sana önce bunu unutturdular! 'İstiklal' ne demek, sana önce bunu unutturdular! 'Muhafaza ve müdafaa etmek' ne demek, sana önce bunu unutturdular! Bağımsızlığın tehlikede! Varlığın tehlikede! Hadi muhafaza ve müdafaa etsene! Vah gariplerim vah! Vah zavallılar vah! Hiçbir şeyin farkında değil çoğu. Pazartesi sabahları İstiklal Marşı söyleyip bayrağı göndere çekmekle bağımsız olunmuyor efendim. Nasıl anlatsam size ülkemde oynanan emperyalist oyunları? Öyle sinsi oyunlar ki bunlar... Ulan İstiklal Savaşı zamanında olduğu gibi, düşman gelse yurdumu işgal etse neyse. Alırsın silahını koşarsın cepheye o zaman. Tabancan tüfeğin yoksa bıçakla, kazma kürekle gidersin. Ama öyle mi ya. Bu sinsi savaş. Bu kahpe savaş. Bu modern emperyalist işgal. Sana kim olduğunu unutturuyor. Ortalıkta Türküm diye geziyorsun; ama farkına varmadan başka bir yaratığa dönüşüyorsun. Saçlara başlara, kılığa kıyafete, konuşma tarzına, ilişkilere, yaşam biçimlerine bakıyorum da, karşımda "Ey!" diyebileceğim bir Türk Gençliği göremiyorum.
> İncelememi kaleme aldığım bu günün, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız ve güzel bir tesadüf olmasının vermiş olduğu keyifle başladım incelememe. Evet, gene geldik bir kitabımızın sonuna ve biz gerçek okurlar için sondan sonra olan en güzel kısmına. Güzel kısmına diyorum çünkü her okur okuduğu kitaba dair düşünce ve görüşlerini katarak iyi bir
Madam;
Kokunuz tenime
Hiç böyle dolanmamıştı
Anlatın bana,
Rüyada mıyım neredeyim
Kim bu inceliğin sahibi
Hangi hayalin ortasında
Kaybettim benliğimi
Uzun sürmeyecek düşlerim olsa da baki
Beni uyandıran ahmakta kimin nesi!
Hayat mı, kader mi gönderen bu zalimi ?
Evranı ininden çıkaran hangi masaldı ki
Sadece bir ışık istiyorum
Madam dan küçük bir ışık
Beni onurunuza davet edin bayan
Alın bu kölenizi yanınıza
Yoktur benim param pulum,
Anlamaz öyle her şeyi bu kulun
Gözlerinde ilelebet müebbet yatarım
Hiç olmazsa yanı başında dolanırım
Lakin hissediyorum kalın duvarları
Ve yüreğinde gizlediğin zalim,küçük kızı
Kübra Nur Gümüş
"Bilir misiniz, bazen kendim için nasıl bir hayat hayal ediyorum? Kısa, kısa bir hayat."
Mehmet Rauf
1875'te İstanbul'da doğdu. 1931'de yine İstanbul'da yaşamını yitirdi.
Türk edebiyatında psikolojik roman türünün ilk örneklerinden olan "Eylül" isimli romanıyla tanınır.
Ferdâ-yı Garâm (Aşkın Yarını),
Necmi Atik ile Mehmet Akif’in Kur’an Meali Hakkında Röportaj
Röportajı Yapan: Yunus Özdemir
Cevaplayan: Dr. Necmi Atik
Necmi Atik, 1967 Almanya doğumlu, Antalya'ya da Kültürel faaliyetlerde bulunmakta.
𑁍︎ 𑁍︎ 𑁍︎
Sorular:
1) Necmi Bey, uzun zamandır Osmanlı arşivlerinde araştırmalar yaptığınızı biliyor ve takip
Tanrı'nın varlığını bile büyük bir cesaretle sorgulayın; çünkü, eğer varsa, gözleri kör eden korkuya bağlılıktan ziyade akla bağlılığı daha çok onaylamak zorundadır.
THOMAS JEFFERSON
______
Jose Saramago, Portekizli 1998 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi dünyaca ünlü bir yazardır. Körlük romanıyla tanıdığımız Saramago’nun farklı yazım stili,
Öncelikle kitabı, sistemde yüklü olan 192 sayfalık Cumhuriyet Yayınevi'nden değil, ilk baskısı olan 142 sayfalık Pencere Yayınları'ndan okuduğumu, ardından, yazımda geçireceğim "Sıvas" kelimesinde herhangi bir yazım yanlışı aramamanızı, zira yazarın da bu kelimeyi kapaktan içeriğe kadar her yerde, bile isteye bu şekilde kullandığını