Tabakalaşma ve eşitsizlik evrensel birer olgu olmalarına karşın, bunların biçimleri bir toplumdan diğerine göre, sosyal gelişmenin düzeyine, kaynakların kıtlığına, dolayısıyla özel beceri ve yeteneğe duyulan ihtiyaca bağlı olarak değişiklik göstermekledir. Davis ve More'un kuramı, aşağıdaki kısaca dile getirilen önermeleri ileri
''… Koyuldukları işe canla başla sarıldıkları için bu genç kızlar, başlarını kaldırıp bakacak halde değildirler. Halılara işlenmiş ışıklı tabloların önlerine serdiği ve ne yapsan anlatılamaz o hayatla, ruhlarında ezdikleri hayatın aynı olduğunu; onlar, bütün bu resimleri çizerlerken fark etmezler bile. Buna inanmak istemezler. Bunca
Can Yayınları
Reklam
Onlar dedelerinin mezarını okuyabiliyor mu ona bakmak lazım
Önce Meiji Reformları daha sonra 2. Dünya Savaşı sonrası siyasal-toplumsal reformlar ile tanrılarını/dinlerini değiştirecek kadar köklü bir değişimden geçen Japonya'nın uygarlık değiştirdiğini hiç kimse ileri sürmez iken, Kemalist devrimin hedefinin uygarlık değiştirmek olduğunu söylemenin ciddi bir teorik dayanağı yoktur.
Sayfa 143Kitabı okudu
son cümlemi yazarken açılan bir kapı şu ana kadar yazılmış her şeyin dışına çıkaracakmış gibi beni el sallayan insanlardan kurtar n'olursun fazla vaktimin kalmadığını bilsem de bir defalığına olsun yapmak isterdim son cümlemi bitirmeden önce çıkabilseydim bu kapının dışına biliyorum o zaman da yazılacak olduğum kesin fakat ne ileri ne de geri bakmak gerekmeyecekti belki kaderim
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Zengin ilişkiler faniliğin acısını hafifletir.
Pek çok filozof faniliğin acısını hafifletmek için başka fikirler ortaya atmıştır. Örneğin, Schopenhaur ve Bergson, insanoğlunu, bir kişinin ölümden sonra yeniden içinde yer aldığını her şeyi kuşatan yaşam gücünün ("istenç", "yaşama şevki") bir görüntüsü olarak düşünüyordu. Reenkarnasyon inanan kişiler, insanoğlunun özünün -tin,ruh veya ilahi bir kıvılcım- varlığını sürdüreceğini ve başka bir varlık halinde doğacağını inanır. Materyalistler, ölümden sonra DNA'mızın, organik moleküllerimizin, hatta karbon atomlarımızın kozmosa dağıldığını ve başka bir hayat türünün bir parçası olmak için çağırılana dek beklediğini söyleyebilir. Varlığın kalıcılığını ileri süren bu modeller, faniliğin acısını hafifletme konusunda benim için pek yararlı olmuyor: Bilincim olmadan moleküllerimin kaderi bana yalnızca soğuk bir rahatlık sağlıyor. Benim için fanilik arka planda çalan bir müzik gibi: Sürekli çalıyor ama çarpıcı bir olay onun farkında olmamızı sağlayana kadar pek fark edilmiyor.
Sayfa 158 - PegasusKitabı okudu
Reklam
Rainer Maria Rilke
Birinci Ağıt Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
İleri doğru yürümeye devam etmek zorundayız. Ama her zaman ileri bakmak zorunda değiliz. Bazen de etrafa bakınıp gördüklerimizin keyfini çıkarabiliriz.
Sayfa 314Kitabı okudu
Hayatın doğası böyle. Tarih tek yönlü bir yol. İleri doğru yürümeye devam etmek zorundayız. Ama her zaman ileri bakmak zorunda değiliz. Bazen de etrafa bakınıp gördüklerimizin keyfini çıkarabiliriz.
Sayfa 314 - Domingo, Bkz Yayıncılık
“Tarih tek yönlü bir yol. İleri doğru yürümeye devam etmek zorundayız. Ama her zaman ileri bakmak zorunda değiliz. Bazen de etrafa bakınıp gördüklerimizin keyfini çıkarabiliriz.”
Sayfa 314Kitabı okudu
Reklam
Çeşm-i insâf gibi kâmile mîzân olmaz. Kişi noksanını bilmek gibi irfân olmaz. Tâlib Yaratılışa ve olaylara ölçü ile adaletle bakmaktan daha büyük olgunluk olamaz; Kişinin başkasının noksanını görmek yerine, kendi noksanını görmesinden daha ileri irfan olamaz. Mîzân: Terazi, ölçü, tartı Noksan: Eksik Çeşm-i insâf: Merhamet ve adaletle bakmak #beyit @osmanlicasozler
Tarih tek yönlü bir yol. İleri doğru yürümeye devam etmek zorundayız. Ama her zaman ileri bakmak zorunda değiliz. Bazen de etrafa bakınıp gördüklerimizin keyfini çıkarabiliriz.
Sayfa 314
Şiddet ona kulluk eden herkesi şeyleştirir.
Savaşın yıkıcılığı (savaş değil, intihar anlamına gelen tam yıkıma henüz ulaşmamış boyuttaki bir yıkıcılıktır burada sözünü ettiğim), şiddetin hiçbir zaman haklı görülemeyeceğini, kaba kuvvete başvurmanın her zaman ve her koşulda yanlış olduğunu (yanlıştır, çünkü Simone Weil'in 1940'ta kaleme aldığı savaş üstüne nefis denemesi "The Iliad, or The Poem of Force"da [İlyada ya da Şiirin Gücü] vurguladığı üzere, "Şiddet ona kulluk eden herkesi şeyleştirir"¹) ileri sürmenin (ki çok az kişinin düşüncesi bu yöndedir) dışında, tek başına, savaşın sürdürülmesi aleyhine bir argüman oluşturmaz. Hayır; nitekim belirli bir durumda silahlı mücadelenin alternatifi bulunmadığını savunanlara bakarsanız, şiddet ona bel bağlayan herkesi bir şehit ya da kahraman katına yükseltebilir
Tarih tek yönlü bir yol. İleri doğru yürümeye devam etmek zorundayız. Ama her zaman ileri bakmak zorunda değiliz. Bazen de etrafa bakınıp gördüklerimizin keyfini çıkarabiliriz.
Sayfa 314Kitabı okudu
“İyi bir komutanın ölülerine ağlayacak vakti yoktur; o daima ileri bakmak zorundadır, geriye bakamaz.”
Alparslan Türkeş
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.