Dünyayı bilmenin, nesnel dünya ile dolaysız deneyimlerimize dayanması gerektiğini unutmamalıyız.
Özgürlüğün yalnızca tüketim olanaklarının artması değil; siyaset yapma, felsefe yapma, Tolstoy'u okuyabilecek duygu ve düşünce zenginliğine erişemeye de bağlı olduğunu anlayabilmek için, sıradan insanların yüzyıllar sürmüş yoksunluklarının belirli bir düzeye varıncaya dek giderilmesi gerekmektedir.
Reklam
İnsanlar gereksinmesini duydukları şeyleri görme eğilimindedir.
Sonuçta bilim ve teknolojideki gelişmeler insanın ne özgürleşmesi için, ne kendisiyle, ne başka insanlarla, ne de doğa ile uyum içinde yaşayabileceği daha gelişkin bir hayatın oluşturulması için değil, Walter Benjamin’in sözleriyle, ‘’organik olanın inorganiğin tahakkümü altına alındığı’’ bugünkü modern toplumsal sistemlerin yeniden üretimi için kullanılmış olmaktadır.
Bütün canlılar gibi, insan da doğa ile etkileşimde bulunarak varlığını sürdürür. Diğer canlı türlerinden farklı olarak yalnızca insan, doğa ile etkileşimde araya kültürünü koyar. İletişim, toplumsal sistemin sürmesini, kendini yeniden üretmesini sağlar.
Adorno, kullandığımız dilin bizim kendi yaşam deneyimlerimizden üretilmiş, toplumsal konumumuz açısından anlamlandırılmış bir dil değil de, yönetici seçkinler azınlığının kendisi ya da görevlendirdiği kurum ve kuruluşların oluşturup bize benimsettikleri bir dil olması sürdükçe, hayatımızın öznesi olamayacağımızı vurgulamıştır.
Reklam
Petrol fiyatlarını,asgari ücretleri,vergi kaçakçılığını önlemekteki güçlükleri düşünmek sıradan insanı sormaktadır.Bu tür sorunlarla karşılaştığında üzülmekte,hayat karşısındaki çaresizliğini hissetmektedir.
64 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.