Kilisenin, Gaileo Galilei'yi gözaltında tutup, öldürmeden çalışmasına izin vermesi, Galileo'nun yazdığı her satırı kardinallerin dikkatle okuması, "bilgi" nin iktidar savaşında sağlayacağı üstünlüklerin önemini anlamış olmasındandı. Bilginin iktidar demek olduğunu, kilise de prensler kadar iyi biliyordu.
Ve 16. yüzyılın Batı ülkelerindeki ressamların yapıtlarına bakacak olursanız; zenginleşen tüccarların evlerini, nikâh törenlerini pahalı kumaşlardan dikilmiş giysilerini gördüğünüz kadar, köylülerin ve yoksul insanların kötü beslenmenin neden olduğu çirkin yüzlerini ve bedenlerini de görürsünüz.
Reklam
Gelişmiş ülkelerdeki meyve suyu reklamlarında görsel kodlamalarda doğayı çağrıştıran iletilere ağırlık verilirken, gelişmesini, sanayileşmesini tamamlayamamış ülkelerde meyve sularının imal edildiği fabrikaların teknolojisi sergilenmekte, ürünün bir meyve suyu olarak doğallığı değil, gelişkin bir teknolojinin ürünü oluşu öne çıkarılmaktadır. Batılı doğayı özlemektedir, geri kalmış ülke insanı ise sanayileşmeyi, gelir artışını, yeni olanakları özlemektedir.
Bir erkek, konuşmakta olduğu kadına, "ama sen bir kadınsın" dediğinde, bu basit tümce bugüne dek yaşadığımız bütün bir insan tarihindeki eşitsizliği doğal bir olgu saydıran toplumun başat kültürünün ne olduğunu da ortaya koyar.
İnsanın eylemleri bir ortam içinde oluşur. Düşünceleri de bu ortama göre şekillenir. Düşüncelerin oluşumu ortamımızdaki uyarıların algılanması ile başlar. Ortamımızdaki nesneleri, olayları, simgeleri algılamamız iki tür etmene bağlıdır. Yapısal etmenler ve işlevsel etmenler.
Sayfa 65 - İnkilapKitabı okudu
Dünyayı alıştığı tarzda "bilmekte" ısrar edecektir. Çünkü onun bilme biçimi yanlış da olsa alıştığı ortamda, alıştığı grup iliskileri içinde, yaşadığı gündelik hayatın akışını sürdürmesine yetmektedir. Basit bir hayatın içine kapatılmış basit bir insana her şeyin siyah yada beyaz gelmesi "doğal" gelmektedir. Onun anlayabildiği "doğallık" hayatının akışına ters düşmeyen "alıştığı şeylerdir. Hayatı görünüş düzeyinde (ampirik düzeyde) algılamaya alıştığı için, nesnelerin, olguların, hayatın şimdiki görünüşünün tarihsel oluşunu ( Yani daha eskiden bugunkü gibi olmadığını/gelecekte de başka olabileceğini) düşünmemektedir.
Sayfa 49 - İnkılapKitabı okudu
Reklam
Dünyayı Algılamamız
..., insanlar gereksinmesini duydukları şeyleri görme eğilimindedir.
Sayfa 66 - inkılâp
Bir erkek, konuşmakta olduğu kadına, “Ama sen bir kadınsın,” dediğinde, bu basit tümce bugüne dek yaşadığımız bütün bir insan tarihindeki eşitsizliği doğal bir olgu saydıran toplumun başat kültürünün ne olduğunu da ortaya koyar.
"İletişimdeki simgelere ilişkin izafet çerçevelerindeki ortaklığı sağlayan, insanlara benzer yaşam deneyimleri kazanma olanağı tanıyan katılımcı/demokratik bir toplum yaşamıdır.
64 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.