Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
İbrahim
İbrahim
@ilgaz07
"Yalnızlık;
bir makam, bir mekteptir."
Münzevi
İnsanda yok ise edep, neylesin medrese mektep.Okusada alim olsa yine merkep yine merkep..
Sessizlik, bir ihtiyaçtır..
Antalya, 8 Aralık
2163 okur puanı
Temmuz 2017 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Okurken güldüren, şaşırtan ve düşündüren keyifli bir tiyatro eseri.
Oyunun baş karakteri Harpagon'un abartılı, sinir bozucu aynı zaman da oyunu komik yapan cimriliğinin anlatılmasının yanı sıra bir kaza sonucu dağılan bir ailenin ilginç ve abartılı tesadüfler sonucu bir araya gelmeleri anlatılmış.
Oyun baştan sona keyifli ve sürükleyici bir şekilde devam ederken gereksiz yere bir anda son buluyor. Ve okurun hevesi kursağında kalıyor.
Ayrıca kitabın başındaki kişiler listesi oyunun heycanını tamamen düşürmüş. Karakterlerin birbirleri ile olan ilişkilerinin bu listede bahsedilmesi, oyunun heyecanını azaltmış. Okumayı düşünenler bu listeyi atlayarak kitaba başlamalarında fayda var.
Kendini önce peygamber ilan eden sonra da yer yer ilahlaştıran Hasan Sabbah. Evet muthiş bir zeka, kan donduran bir kişilik ve bir ömür planlarını sabırla yavas yavas, eksiksiz yerine getirmesi amacına ulaşmasını sağlıyor. Hasan Sabbah'ın bu caniliği, yazarında mükemmel kurgusuyla birlikte sinir bozucu ama sürükleyici bir roman oluşturmuş. Kitabın akışı ve gizemli olay örgüleri kolay ve seri bir şekilde okunabilmesini sağlıyor. Aynı zaman da okurken karakterleri ve mekanları zihinde kolaylıkla canlandırabilmek zevkli bir okuma imkanı oluşturmuş.
Balkan savaşı sırasında Türk köylerinde insanların katledilmesi özellikle kadın ve kız çocuklarının gördüğü işkenceleri göz önüne sermekte. Tehdit oluşturmayan yaşlıları hristiyan olmak şartı ile yaşamalarına müsade edildiği,genç kızların bulgar askerleri tarafından beğenilip paylaşıldığı, zenginlerin mallarına el konulduktan sonra öldürüldüğü; batının işkencelerini, sapıklığını, şerefsizliğini, barbarlığını, korkaklığını yansıtan yaşanmışlıklar.
Acı vermesi ve sinirleri bozmasına rağmen açık ve sade bir dille anlatılmasından dolayı akıcı ve sürükleyici bir kitap. Anlatılanların gerçek olması insanı kahrediyor ama okunması gereken bir kitap.
Okur Takip Önerileri
Yeğenlerime almış olduğum, öncesinde büyük bir zevkle kendim okumuş olduğum muhteşem bir çocuk romanı.Çocukların okuma alışkanlığı kazanmaları yanı sıra kendi atalarının hikayelerini okumaları, onların maceralarıyla büyümeleri, Türk kültürünü benimsemeleri açısından çok önemli bir ihtiyaç. Bu yüzden bu tarz kitapların ve yazarların artması temennisi ile herkesin destek olması ve okumasını tavsiye ederim.
Mete Han'ın çocukluk maceralarını, oyunlarını, doğup büyüdüğü coğrafyayı anlatan bu kitap aynı zamanda yer yer öz türkçe kelimelere yer vermiştir. Hikaye sonlarında küçük bulmacalarla bu kelimeleri hem öğrenmeleri hemde anlamaları amaç edinmiştir. Ayrıca hepimizin sahip olması gereken fakat millet olarak bi çoğuna sahip olamadığımız 'MİLLİ BİRLİK VE BERABERLİK, ÇALIŞKANLIK, VATAN VE MİLLET SEVGİSİ, SORUMLULUK, HAYVAN SEVGİSİ, ADALET, MERHAMET, DÜRÜSTLÜK' gibi değerlerimizi en azından cocuklarımıza aşılayabilecek mükemmel bir kitap..
Kapak tasarımı ve ismi itibariyle bayanlara özgü bir kitap ön yargısıyla uzun zamandır okumak için beklettiğim bir kitaptı. Her yer de karşıma çıkıp, olumlu yorumlar üzerine okumaya karar verdim. Okurken pişman etmeyen ve okuduktan sonra yazarın diğer kitaplarını araştırmama sebep olacak kadar mükemmel bir kitap. Yazarın diğer kitaplarını da muhakkak okuyacam.
Akıcı dili, yalın anlatımı ve sıradışı hikayesi sürükleyici bir eser ortaya koymuş. Farklı zamanlarda yaşayan iki kadının benzer acılarına deyinen iki hikayeyi anlatmakta. Yazarın da dediği gibi insanın yüreğine dokunan, içine işleyen bir hikaye. Olayların ustalıkla birbirine bağlanması, sayfaların hızlı bir şekilde çevrilmesine ve kitabın bir çırpıda bitmesine neden oluyor..
Değeri sadece edebiyat derslerinde 'Batılı anlamda' kaleme alınan ilk Türk romanı sayılması olarak bilmem acı bir durum. Sınavlarda karşımıza çıkması muhtemel bir soru olarak, eserinin adı, yazarı ve önemi nedir gibi geçici bir ezberle kitabın içeriğini bilmemek ve önemsememek.
Kısa ve sade bir anlatımıyla fazla vaktinizi almadan kısa bir sürede bitirebileceğiniz bir eser. Eski Türkçe kelimeler içermesi anlamakta zorluk çıkarabiliyor. İçeriği ise Talat ve Fitnat'ın sıradaşı bir şekilde birbirlerine vurulmaları ve sevildiklerini bilmeden birbirlerini sevmeleri. Merak uyandırıcı bir hikaye ve olay örgüsü..
Yazarın farklı üslubundan kaynaklanan karmaşık bir yapıya sahip. Bu karmaşıklık okumakta ve anlamakta zorluk çıkarsada, okudukça bu karmaşıklığa alışıyor ve devamı geliyor.
İki hikayeden oluşan eser, farklı insanları ve yaşamlarını ele alarak, bir hikayede zamanla modernleşme adı altında(batı kültürüne özenme) inancımızın ve değerlerimizin değiştirilerek, farkına varmadan unuttuğumuzu yüzümüze vurmakta. Zaten bunu diğer hikayede inançlarından ve değerlerinden kopmuş olan yeni neslin, karşılaşabileceği durum ve sondan bahsetmekte.
Bu incelemeri okuyan varsa, boşa zaman kaybetmesin, gitsin gül yetiştiren adamla tanışsın. Gereken öğütleri ve dersleri o veriyor..
Hediye olarak kitaplığımda yerini alan, büyük merak ve ilgi ile okumaya heves ettiğim bir kitap.
Bir tasavvuf eseri oluşundan beklentim biraz fazlaydı açıkçası, yine de okumakta fayda görüyorum. Belki de tasavvuf denilince akla ilk olarak Mevlana, Şems, Yunus, Hallac gibi tasavvuf ehli mübarekler geldiği için bu kitap bende biraz sönük kaldı.
Akıcı ve yalın bir dili olmasına rağmen, yer yer okumakta ve anlamakta zorluk çektiğim, uykumun gelmesine sebep olan kısımlar mevcut.
Genel mana da bir sufinin, bir müslümanın yaşam tarzını, olaylara bakış açısını ele alırken, insanın kendi hayatındaki olaylara da bakış açısını o şekilde düşünmesine vesile oluyor. Lavaboların tıkanması , aracının arızalanması vb. gibi olaylarda bir hikmetin olabildiğini gösteriyor.
Yani tam bir tevekkül ile Allah'a sığınıp, olaylara sabırlı ve razı bir şekilde yaklaşmamızı her defasında hatırlatan değerli bir eser..
Her ne kadar ateist bir gencin hayatını ele alsada, günümüzde iman etmiş olan ya da öyle gözüken bizleri de zaman zaman şüpheye düşürecek düşüncelerin, soruların yanıtının bulunduğu bir kitap. Ateist olsun imanlı olsun, herkesin okuması gereken yaşanmış bir hikaye. Geneli karşılıklı konuşma, soru cevap şeklinde ilerliyen kitap akıcı ve açık dile sahip. Genclere ders niteliğinde olan bi kitap aynı zaman da eğitmenlerimizin de gözatıp bir eğitmen nasıl olur, öğrencilerini nasıl kazanabilirimin yolunu da gösteriyor. Bedüizaman Said Nursi hz. lerinin de ümmeti muhammede bırakmış olduğu eserlerinin de ne derece önemli olduğu, hayatımıza soktuğumuz takdirde dünyamıza ve ahiretimize katacağı kazancları görmemizi sağlıyor. Lafın özü her insanın imanını şüphe düşürecek olan beynimizi kemiren o soruların büyük ve önemli bi kısmının cevabını burada buluyoruz..
'Bu bir eser mi, şaheser mi?'
Kitap hakkındakı görüşleri ve kitabın değerini eserinin sonun da üstadlar tarafından sorulup, cevaplanmasında zorluk çektikleri bu soru cümlesi ile değerlendirmişlerdir aslında. Bu sorunun üstüne kitap hakkında değerlendirme yapmaktan insanın çekinmesi gerekir. Elbette bi görüş belirtmek, değerlendirmek gerekir. Benim değerlendirmem ise kitabı her elime alışımda zamanı kavrıyamamış olmam, akıcı ve merak uyandırıcı anlatımı sayesinde, sanki kitabı okutmadı da tiyatroda oyunu sergiledi tek başına Üstad Necip Fazıl, bana da okumak değil seyretmek düştü..
Başlangıçta gemici diline ait (benim yabancı olduğum) terimlerin çokluğundan ve sıklığından dolayı anlamakta zorlandığım ve yavaş ilerleyen bi kitaptı. Neyseki yazarın, kitabın sonuna eklemiş olduğu denizcilik diline ait kelimelerin manalarını içeren sözlüğü ve konunun geçtiği akdeniz haritasını eklediğini keşfedince, anlaşılır ve zevkli hale büründü. İçeriğine deyinecek olursam, her ne kadar Barbaros Hayrettin Paşa'nın hayatını merak ederek başlamış olsamda onunla beraber bir aşk hikayesiyle karşılaşmak ilgi çekiciydi. Akdenizin ölümsüz efsanesi Barbaros'un kahramanlıklarla dolu hayatını ele alıp, haritaların piri Alcala'nın acı ve hasretle geçen ömrünün anlatıldığı, kitabın adını hakettiği 'Efsane' yaşanmışlıklar, savaş, aşk, iman..
"Bilge kişi, kulağından gireni kalbinde saklayan kişidir."
tam bilgi sahibi olmasamda gerek yazarın diğer kitaplarında aktarmış olduğu bilgiler ve başka kaynaklardan edinmiş olduğum bilgiler doğrultusunda, bu kitapta aktarılan bi kaç bilginin çeliştiğini farkettim. sinan yağmur yeni tanıdığım bi isim bütün ilgimi kendisine cekmiş durumda bütün kitaplarını okuma arzusundayım. çelişen bilgiler dışında kerbelanın daha detaylı sonuçlarını da okumayı isterdim. genele baktığımda beğendim, bi kaç kusur dışında.
