Yedek Kulübesi
Yedek kulübesi dünyanın en ilginç mağarasıdır. "Hazırlan" emrini duymak için can attığın acayip bir umut sığınağı. Çoğu kişinin hayallerini yok eden ışıltısız bir koltuk. Sahada senden daha iyi ve yetenekli oyuncuların varlığını her geçen maçta kabul etmek zorunda kalmanın çaresizlik sofrası. Sabrın bu çağa özgü en ilginç ikametgahı. Nefretin hiç durmadan kaynayan ocağı. Tabiri caizse futbolcunun bu dünyadaki arafı. Numarası ezbere bilinmeyen topçuların elemesinin yapıldığı harman yeri.
Sayfa 59 - Ötüken Neşriyat
Hikâye dinlemek
Bekledi. Bakalım adam bıkacak mı, yoksa ısrarla bakacak mıydı? Adam vazgeçmedi, kadın meraklandı. Şu adamı tanımalı, belki ilginç bir hikâyesi vardır, dinlemeli dedi. Bu hikâyeler onu alışveriş dünyasından çıkarıyor, bir nevi başka bir âleme taşıyor, gerginliğini, sıkıntısını azaltıyordu. Çok hikâye dinlemişti, çok.
Sayfa 141Kitabı okudu
Reklam
Zihinsel Canlandırma
Bir şeyi zihninizde canlandırmanız, onu gerçekleştirebileceğiniz anlamına gelir. İşte size zihne dair ilginç bir hikaye: Olimpik atletleri karşımıza aldık, onlardan koşmaları gereken mesafeyi zihinlerinin içinde koşmalarını istedik ve onları gelişmiş geribildirim (biofeedback) cihazlarına başladık. Beyinlerinin içindeki yarışta yaptıkları koşu ile yarış pistinde yaptıkları koşuda incelenen kasların aynı sıralamayla tepki vermesi bizi hayrete düşüren bir sonuç oldu. Peki bunun sebebi neydi? Bunun sebebi, beynin yaptığınız şeyin gerçek mi, yoksa gerçeğin bir provası mı olduğunu ayırt edememesidir. Beyninizin içinde var ettiğinizi, bedeninizin içinde de var edersiniz.
Sayfa 89
Fatih’in babasının ölümüyle ilgili başka bir hikâye daha var. Evet, tez değil, buna hikâye demek daha doğru. Kimi vakanüvise göre Fatih’in babasının ölümü kaçınılmaz bir kaderdi. Bu rivayete göre II. Murad son derece dindar bir adamdı. Öyle içkiyle filan arası da yoktu. Ölümüne ilginç bir olay neden olmuştu. Bir gün hem yakın dostu, hem de silah arkadaşı olan Saruca Paşa’yla, İshak Paşa yanında olduğu halde Tunca Adası’nın köprüsünde yürürken bir dervişle karşılaşmış. Derviş hüngür hüngür ağlıyormuş. Bu Allah adamının haline üzülen padişah, “Niye ağlıyorsun?” diye sormuş. Derviş önce derdini söylemek istememiş ama padişah üsteleyince, “Sizin için ağlıyorum hünkârım,” demiş iç geçirerek. Murad şaşırmış. “Niye benim için ağlarsın?” diye sormuş. Derviş yine cevap vermek istememiş, lâkin iyice meraklanan padişahın ısrarı üzerine açıklamak zorunda kalmış: “Rüyamda gördüm hünkârım, yakında Hakk’a yürüyeceksiniz.” Bunu duyan Murad dehşete kapılmış. Çünkü bu sözleri söyleyen derviş, alelade bir din adamı değil Şeyh Buhari’nin müridiymiş. Şeyh Buhari ise otuz yıl önce Murad’m, güçlü rakibi düzmece lakaplı amcası Mustafa’yı yeneceğini bilen ulu kişiymiş. Dervişin kehanetini kaçınılmaz bir kader olarak gören Murad ruhsal bir çöküntüye uğramış, çok geçmeden de ağır bir hastalığa yakalanarak, henüz kırk yedi yaşındayken ölmüş.
Her insan gibi her tarihçi de geçmişe kendi perspektifinden bakar. Bu perspektif kişinin ilginç bulduğu konuları, bilgiye ulaşmak için kullandığı yöntemleri ve bulduklarını anlatan dili biçimlendirir. Bazen bir bakış açısı " önyargı" olarak tanımlanır; ancak bu sözcük çok olumsuz bir anlamla yüklüdür ve sanki "önyargısız" tarih, yani geçmişte meydana gelen gerçekleri olduğu gibi anlatmak mümkünmüş hissini uyandırır. Ancak, bu gerçekler insanlar tarafından toplandığı ve bu gerçekleri ortaya çıkaran kaynaklar da büyük oranda insanlar tarafından oluşturulduğu için, her hikaye taraflıdır.
Sayfa 6
“İlginç bir hikayeymiş,” “Hikaye mi? Hepsi gerçek.” “Diğerleri sana inanmaz.” “Sen inanıyor musun?” “Ben senin annenim.”
Sayfa 451 - Anne ve Oğul..Kitabı okudu
Reklam
Tüm mutlu evlilikler birbirinin aynısıdır, mutsuz olanların her birinin mutsuzluğu ise kendine özgüdür. Herkes bilirki, aşk filmlerini örneğin, ilginç kılan, birbirini seven çiftin hikâye boyunca yaşadığı sıkıntı ve acılardır. İlişkinin kaygısızca yaşandığı süreç ise, sevgililerin yağmur altında yürümesi, dondurma yemesi ve köşe kapmaca oynaması gibi, açıkçası daha ziyade çocukça denebilecek edimler içinde bulundukları birkaç sahneyle ve genellikle de hafif bir müzik eşliğinde çabucak anlatılıp geçilir. Mesut aşkın, tarafları dışında kimseye bir şey ifade etmeyen tabiatı nedeniyle, ben de o iki hafta içinde yaşadığım günleri tatlı bir aşk rüyası diye tanımlamakla yetinebilirdim.
Sayfa 101Kitabı okudu
"Hayatta epey üniversiteli, genç bilimadamı, pek çok aktör gördüm. Ne diyeyim? Bir defa olsun bir dâhi, üstün bir yetenek, hatta sadece ilginç bir insana rastlayamadım. Hepsi donuk, yeteneksiz, küçük dağları kendilerinin yarattığını zanneden insanlar..."
Sayfa 50 - Can Yayınları 12. basım: Eylül 2021, İstanbulKitabı okudu
İlginç Hikaye
Bir adam ölüyormuş. Yolda bir trafik kazası yaşanmış ve kimse adamın Yahudi olduğunu bilmediği için bir rahip çağırmışlar. Katolik bir rahip. Rahip adama eğilmiş. Adam ölmek üzereymiş, son anlarını yaşıyormuş. Ve rahip: "Baba Tanrı, Kutsal Ruh ve Oğul İsa üçlemesine inanıyor musun?" diye sormuş. Adam gözlerini açmış. "Ben burada ölüyorum ve o saçma sapan sorular soruyor!" demiş. Ölüm kapını çaldığı zaman bütün emin olduğun şeyler saçma ve aptalca gelecektir. Hiçbir kesinliğe yapışma. Hayat belirsizdir, hayatın doğası belirsizliktir. Zeki bir insan her zaman emin olmadan kalır.
KÜÇÜK çocuklara hikâye okurken karşımıza çıkan en çarpıcı şey, dikkatlerinin acımasız dağınıklığıdır (promiscuity). Bir an için yetişkinin virtüöz gösterisinin içine düşmüşlerdir tamamen, bir an sonra pencerenin önünden bir güvercin uçar ve hop, onun peşine düşerler. O an için sanki hikâye hiç olmamış gibidir, ikiniz arasında hiçbir özel ya da dışlayıcı ilişki yokmuş gibidir. Kendinizi sabrı taşmış, öfkeli, yılmış, hatta sömürülmüş gibi, başka bir deyişle terk edilmiş gibi hissedersiniz. İki dakika sonra çocuk hiçbir şey olmamış gibi, ya da başka bir kitabı sürükleyerek gelir; bu kitap onun ilgisini çekebilir ya da çekmeyebilir. Çocuğun ilgisinin hareketliliği, ilginç olmanın nasıl bir şey olduğu konusundaki fikirlerimizi karıştırır. Küçük çocuklar bir sonraki en hoş şeyin zevkini çıkarabilirler. Ancak ilkel bir sanat olan nesnelere ve insanlara olan ilgiyi kaybetme eğiliminin kendisi de kolayca kaybedilir. Adab-ı muaşerete uygun davranmak, bu bir sorun değilmiş gibi, duygularımızı sürekli kılabilirmişiz gibi, dikkatimize güvenilebilirmiş gibi yapmanın en iyi yoludur.
Reklam
"Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler" diyen kimdir? Yine yanlış. O değil. Muhtemelen tarih dersinde gördüğünüz şeyi dün gibi hatır- lıyorsunuz: "1789 yılıydı ve Fransız Devrimi tüm hızıyla cere- yan etmekteydi. Paris'teki yoksullar ayaklandı, çünkü yiyecek ekmekleri yoktu. Bu sırada Kraliçe Marie Antoinette (katı yü- rekli
Sayfa 35
Mesela, köşemde insanlardan uzak, hayattan kopuk, bencil bir nefret ve manevi çürümüşlük içinde ömrümü nasıl harcadığımı hikâye etseydim inanın hiç de ilginç olmazdı.
Sayfa 148Kitabı okudu
"Duyuları olan ama duyguları olmayan bir adam, kimseye dokunamıyor, aşk ve nefret duyamıyor, egosu yok ve hayvanlarla konuştuğuna inanıyor. Bu hikâye, cinayetten daha ilginç bir hale geldi."
Arka kapak yazısı... Gerçek bir hikaye ...
"Dans etmek bir çığlığı susturmak mı?" Dansa Davet, 1518 yılında görülen, dünyanın en ilginç toplumsal histeri vakalarından birinin hikâyesini anlatıyor. Strasbourg'da açlık ve sefaletin, insanları cinayete sürükleyen bir yokluğun hüküm sürdüğü zamanlarda, ıstırabından aklını yitiren bir kadın, aniden sokaklarda dans etmeye başlar. Kısa bir süre içinde ona katılanların Sayısı gitgide artar ve "Dans Vebası" tüm şehri esir alır. Binlerce insan yaşadıkları ağır travmalar sonucunda bilincini yitirip ölene dek dans eder durur. İntihar Dükkanı'nın yazarından, "kurgu hikâyelerden çok daha delice bir gerçekliği anlatan" masalsı bir roman...
Yaşam imkanlarının bolluğunun bir so­nucu değildir. Bir anlatı veya hikaye olayların sayılıp dökülme­sinin otomatik sonucu değildir. Anlamını özel bir senteze borç­ludur. Olayların uzun bir liste oluşturacak şekilde sıralanmasıyla ilginç bir öykü elde edilemez. Ama çok kısa bir anlatı gayet ilgi çekici olabilir. Benzer şekilde, kısa bir hayat da vaadi yerine ge­tirilmiş bir hayat idealine ulaşabilir.
546 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.