İslâm bilginlerinin en büyüğü olan ve İsa'dan sonraki onuncu yüzyılda yaşayan El-Gazali'ye ait ilginç bir öykü vardır. Dört yıl süren ve İran'ın Rey kentindeki büyük medresede öğrenim gören El-Gazali felsefe, metafizik, matematik ve bu okulda verilen diğer tüm dersleri izlemiş ve artık öğrenebileceği bir şey kalmadığı kanısına varınca doğduğu kente dönmek üzere yola çıkmıştı. O zamanlar tek başına yolculuk yapmak zorunda kalan herkes gibi El-Gazali de dönüş yolunda bir kervana katılmıştı. Çölde karşılarına çıkan Bedeviler kervanı soymuş ve bu arada El-Gazali'nin içinde derslerde tuttuğu notları taşıdığı heybeyi de almışlardı. Bunun üzerine Bedevilerin başı olan kişiye yalvaran El-Gazali heybenin içinde ders notlarından başka bir bulunmadığını ve bunların da okuma yazması olmayan Bedevilerin işine yaramayacağını anlatarak heybesini geri istemişti. Bunun doğru olduğunu kendi gözleriyle de gördükten sonra heybeyi El-Gazali'nin ayaklarının dibine fırlatan Bedevi, "Medreseye kağıtlar dolusu yazı yazmak değil, bilim öğrenmek için gidildiğini sanıyordum" demişti. Öyküye göre bu sözden çok etkilenen El-Gazali kervandan ayrılarak Rey'e geri dönmüş ve bu kez hiç not tutmadan dört yıl daha okumuştu.
Tübitak Yayınları 1995 Sayfa: 118