Sahip olmak ya da olmak 4
Bir din, insanı doğru yönde davranmaya yöneltebiliyorsa, bir sürü doktrin ve ideoloji yığınından daha yararlıdır. Temel dinsel davranış biçimimiz, karakter yapımızın bir belirişi olarak da de- ğerlendirilebilir. Çünkü biz, yücelttiğimiz değerlere bağlıyızdır ve bizim davranışımıza yön veren, bu yüceltilen şeylerdir. Bi- reyler çoğu kez toplumda
1914'te Babinski'nin, sonradan anosognosie olarak nitelenen ilginç bir algı bozukluğunu betimlemesi, tartışmamız açısından özellikle yerinde ve yararlı bir olaydır. Beyin kanaması geçirmiş olan bir hasta sol tarafından tam felçlidir. Doktor sorar: "-Kendinizi nasıl hissediyorsunuz? -Gayet iyi. -Sol bacağınız nasıl? -Gayet iyi. -Sol kolunuzu kaldırabilir misiniz? -Tabii, elbette." Ve hasta sağ kolunu kaldırır. Hasta beyin kanamasına sahne olan sol yarımküreyi algılamadığı gibi, hiçbir heyecana kapılmaksızın herhangi bir periferik bozukluğun varlığını da yadsımakta, hatta doktoru abartı ve yanılgıyla suçlamaktadır. Hasta vücudunun bir yarısının algısını bütününün bilinçli algısıyla, yani zihnindeki "vücudum" imgesiyle, tümleştirme yeteneğini yitirmiştir. Hatta işi, vücudunun felçli kısımlarını bir başkasına atfetmeye kadar vardırabilmektedir!
Sayfa 52 - MetisKitabı okudu
Reklam
"On binlerce köpeğin hayatı, tek bir insanın hayatı şöyle dursun onun iç huzuruyla bile rekabete sokulmamalıdır." 1760 yazının sonlarında Londra, kuduz köpeklerin sokaklarda insanlara saldırdığı haberleriyle sarsılmıştı. 26 Ağustos'ta "Common Council of the City of London" (Londra Şehri Ortak Konseyi) toplandı ve Lord
626 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Baştan başa insancıl bir Hristiyanlık anlatısıyla örülü, gizem ve korku öğelerinin öyküyü sürüklediği ve aynı zamanda belki de edebiyat tarihindeki en sağlam ve hayranlık uyandırıcı karakterlerden birini, Jane Eyre'i bize tanıtmış olan harika bir roman. Evet, evet tesadüf öğeleri günümüz anlayışımıza göre dalga geçilecek kadar yapay. Zaten
Jane Eyre
Jane EyreCharlotte Brontë · Can Yayınları · 201831,5bin okunma
Gelgelelim, yine de bir soru var önümüzde: Bir romancı, özelliği olmayan, tam anlamıyla "sıradan" insanları ne yapacak, hiç değilse biraz ilginç göstermek için eserlerinde okuyucusunun karşısına ne diye çıkaracak onları? Öyle ya, öyküde es geçmek, atlamak olmaz onları; çünkü sıradan insanlar yaşam içindeki olayların en önemli halkası olarak her zaman ve sürekli olarak vardır. Dolayısıyla onları atlarsak doğrulardan sapmış oluruz. Romanları yalnızca özelliği olan insanlarla ya da ilginç olsun diye doğrudan tuhaf ve hayal ürünü insanlarla dolduracak olursak gerçeklerden sapmış oluruz, üstelik roman belki ilginçliğini de yitirir. Bize göre, yazar sıradan olanlar arasında bile ilginç, yararlı olanı bulmalıdır. Sözgelimi, sıradan bir kısım insanın özelliği sürekli ve değişmez sıradanlıklarındadır ya da daha doğrusu, ne pahasına olursa olsun sıradanlıktan, rutinden kurtulmak için gösterdikleri olağanüstü çabadadır.
Sayfa 584Kitabı okudu
Duke Üniversitesinden William Parker ve arkadaşları apendiks ile ilgili oldukça ilginç bir bilgiyi ortaya çıkarmışlardır (Randal Bollinger R, 2007). Bu ekibe göre apendiksin bir önemi de bağırsaklarımızdaki "yararlı bakteriler" için sığınılacak bir bölge olmasıdır. Örneğin, ishalde olduğu gibi, bağırsaklarımızla ilgili bir sıkıntı olduğunda, yararlı bakterilerin tehlike geçene kadar bu bölgeye sığındıkları gösterilmiştir.
Sayfa 134Kitabı okudu
Reklam
245 syf.
8/10 puan verdi
Yeni çıkan bu seyahatname 1905 yılında bir alman yetkilinin eşiyle birlikte 71 günlük Küçük Asya gezisini içeriyor. Rotası İstanbul, İznik, Eskişehir, Konya, Beyşehir, Ereğli, Toroslar, Bor, Niğde, Kayseri, Hacı Bektaş, Nevşehir, Kızılırmak havzası, Yozgat, Ankara şeklinde. İlginç gözlemleri var. Beyşehir gölündeki bir adada yaşayan 30 hanelik bir rus kolonisinden, Bor ve Niğde’nin Rumlar’ına, Hacı Bektaşa, harabe haldeki Türk şehirlerine, Yozgat yakınlarındaki Kürt köylerine kadar bir dizi gözlemi, ayrıntılı değerlendirmeleri var..Çok yararlı bir kitap…
At Sırtında Küçük Asya
At Sırtında Küçük AsyaHans Hermann Graf von Schweinitz · Ketebe Yayınevi · 20242 okunma
530 syf.
9/10 puan verdi
İlk bölümünde genel anlatım ve tanımlama ile Anksiyete bozuklukları hakkında detaylı ve doğru bilgi vererek, ister okuyucu doktor olsun ister hasta, bilişsel teşhisin doğru yapılması noktasında önemli detaylar sunmakta. İkinci bölümde ise (benim de en sevdiğim bölüm oldu) uygulama ve metot teknikleri sunarak adım adım neler yapılması gerektiği hakkında yol gösteren bir içeriğe sahip. Kitabın ingilizce versiyonuyla tanışma serüvenim biraz ilginç oldu. Önce kitabın ikinci bölümünün yasaklandığını öğrendim ve sadece ilk bölümüyle yayınlanmış hali geçti elime. İkinci bölümünün de yayınladığı sonraki basımlarına bakarak aldım kitabı. İyi ki de öyle olmuş, çok değerli bir bölümü es geçebilirdim. Zaten türkçe basımında da tamamı dahil edilmiş durumda. Yazar, olaylarla değil olaylar hakkında bireyin ne düşündüğü, ne gördüğü, ne algıladığı ve nasıl yansıttığına odaklanarak sorunun kaynağı olana yoğun bir eleştiri ve teşhis getiriyor. Çünkü insan anda kalmayı pek de beceremeyen bir canlı. Düşünceleri onu geçmiş ile gelecek arasında savururken kaybettiği yaşamını tekrar hatırlaması, çaresizlik ve belirsizlikle bezeli geçmiş ile gelecek hakkındaki düşünceleri bireyi kaygılanmaya ve bu yolla rahatsızlanmaya kadar götürdüğünden farkındalık kazanmak adına hazırlanmış bir el kitabı gibi. Bunun yanında Anksiyeteye neden olan ve olabilecek olan her konu başlığına kitapta denk gelmeniz mümkün. Tabi çözümüne de... Ayrıca tedavi gören endişeli kişiler için oldukça yararlı olabilecek, yaşadıkları sorunu ve kendilerini ifade etmekte oldukça yarar sağlayabilecek bir kitap.
Anksiyete Bozuklukları ve Fobiler
Anksiyete Bozuklukları ve FobilerAaron T. Beck · Litera Yayınevi · 201157 okunma
sıradan insanlar yaşam içindeki olayların en önemli halkası olarak her zaman ve sürekli olarak vardır. Dolayısıyla onları atlarsak doğrulardan sapmış oluruz. Romanları yalnızca özelliği olan insanlarla ya da ilginç olsun diye doğrudan tuhaf ve hayal ürünü insanlarla dolduracak olursak gerçeklerden sapmış oluruz, üstelik roman belki ilginçliğini de yitirir. Bize göre, yazar sıradan olanlar arasında bile ilginç, yararlı olanı bulmalıdır. Sözgelimi, sıradan bir kısım insanın özelliği sürekli ve değişmez sıradanlıklarındadır ya da daha doğrusu, ne pahasına olursa olsun sıradanlıktan, rutinden kurtulmak için gösterdikleri olağanüstü çabadadır. Ama yine de değişmez, oldukları gibi kalırlar. Bu arada bir ölçüde değişmiş olsalar bile, kurtulmayı öylesine istedikleri sıradanlıklarını atamazlar üzerlerinden. Ama yine de ilgi çekici, orijinal, özgün insanlar olmayı isterler.
Sayfa 585Kitabı okudu
Tozlu raflarda kitap olmak, bu zamanda insan olmaktan çok daha yararlı..
İnsanlar bir yığın acayip şey söylüyorlar. Bazen, koyunlarla yaşamak çok daha iyi, konuşmaz koyunlar, yiyecek ve su aramaktan başka bir şey yapmazlar. Ya da kitaplar, dinlemek isterseniz size ilginç öyküler anlatır kitaplar. Ama insanlarla konuşurken durum başka, öylesine tuhaf şeyler söylerler ki, konuşmayı nasıl sürdüreceğinizi bilemezsiniz.
558 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.