29.08.2016
Peyami Safa'nın, lise düzeyi edebiyat dersinde dahi "ezberlenmesi gereken" eserler içerisinde bulunmayan nadir kitabı herhalde Attilâ, unutulmuş denebilir. Zaten yazarın birkaç kitabını daha okuduysanız, bu kitaptaki üslubunun diğer kitaplarındakine benzemediğini görürsünüz; zira aşırı derecede akıcı ve bilinmeyen kelimelerin fazlalığına rağmen anlaşılırdır. Verilmek istenen "coşkunluk" hissine bağlı olarak yazılmış, herkesin okuyabileceği -ki amacı üzre bu şekilde oluşturulmuş-, macera üstüne kurulu bir tarihi roman bu.
Tarihe ilgininiz Peyami Safa sevginizle karışıp gidiyorsa okumalısınız, diyebilirim. Kaldı ki konuyu, tarihsel süreci sapmaya uğratmadan anlattığını tahmin ediyorum Peyami Safa'nın; bu romanın başka bir artısı. Onorya ve Attilâ aşkının, bir aşktan daha fazla şeyi ifade ettiğine dikkat ederek okumanızı öneririm: dünyaya hâkim olma arzusu.
İyi okumalar.
Bunun bir seri olduğunu bilmeden okudum. Sondan başlamışım sanırım ancak hiç problem değil. Sanki tek başına bir kitap gibiydi. Bazı bölümlerin gereksiz uzunluğunu bir kenara koyarsak, gayet iyi olduğunu söyleyebilirim. Özellikle karısıyla ilgili olan kısımlarda, diyalogların işleyişi biraz zorlanılmış gibiydi.
Emekli dedektifimiz Dave Gurney, eski iş ortağının onu yeniden bir davaya ortak etmesiyle birlikte maceramız başlıyor. Dave, en başta davaya girmek istemese de olaylar içerisindeki karmaşık durumlar ilgisini çekiyor.
Çetrefilli ilişkiler, yanlış anlaşılmalar, suçsuz yere hapse giren bir kadın ve ölümü garip bir adamın etrafında dönen bu hikaye, tüm polisiye severlerin ilgisiniz çekecektir.
Batı yaşantısını iyi bilen gezdiği doğu ülkelerinin kültür, yaşantı, imkanları, yaşantısı ile karşılaştırarak farklılıkları kaleme almış yazar. Bazı öğreneceğiniz bilgiler ilgincinize gidecektir illaki. Yazarın bazı konularda kendi yorumunu katması görüşünü belli etmekte. Çok fazla beklentinizin karşılayamayacağı, sıradan bir gezi kitabı olarak görebilirsiniz.
Bunun bir seri olduğunu bilmeden okudum. Sondan başlamışım sanırım ancak hiç problem değil. Sanki tek başına bir kitap gibiydi. Bazı bölümlerin gereksiz uzunluğunu bir kenara koyarsak, gayet iyi olduğunu söyleyebilirim. Özellikle karısıyla ilgili olan kısımlarda, diyalogların işleyişi biraz zorlanılmış gibiydi.Çetrefilli ilişkiler, yanlış anlaşılmalar, suçsuz yere hapse giren bir kadın ve ölümü garip bir adamın etrafında dönen bu hikaye, tüm polisiye severlerin ilgisiniz çekecektir.
Bu arada söylemeden edemeyeceğim, yabancı kitaplarda İstanbul, Türkiye falan bizden bir şeyler görünce çok mutlu olanlardanım :D Bu kitapta da ufak bir bölümde Ankara'dan bir arkadaşın yardımı alındı, görünce çok sevindim :D
Herkese keyifli okumalar...
Kitap gerçekten güzeldi ve Stefan Zweigin okuduğum kitaplarından en ilgincinin bu olduğunu düşünüyorum. Kesinlikle hukuk okuyan öğrenciler bu kitabı okumalı, öğretmenlerin bu kitabı okuması gerekiyor. Hele ki kitabın icindeki 2 hikayeyi çok beğendim. (Spoiler)Rahelin Tanrıya karşı duruşu ve Tanrının merhametini Tanrının kendine kullanması çok güzel bir detaydı. O hikayede Tanrı insanların kendine tamamen sadık olmasını veya yağ çekmesini istemiyordu zaten, isteseydi insanı neden yatarsın, bir melek daha yaratır olur biter. Son Hikaye Olan Ölümsüz kardeşin gözlerinde bir yargıcın bir savaşçının bir insanın nasıl günahsız şekilde davranmaya çalıştığını anlatıyor ama o savaşçı, yargıç, derviş, merhametli insan en sonda unutulup gidiyor. Kısacası okumanızı şiddetle evet şiddetle tavsiye ederim.
yayımlanmış makalelerden derlenen bir kitap.
fazla bir şey bulamadım açıkçası.
bir kaç yazıya iyi diyebilirim.
verilerin olduğu makale ise çok eski kalmış. ilgilisiniz bir kısmını okuması gerekebilir.
