(...) boylu boyunca uzanmıştı, uyuklamaya, bir yandan da burnunun ucundan güzel kokular geçirmeye başladı: örneğin, ilkbaharda kırlardan kopup gelmişe benzeyen, ıtırlı bir esinti; yeşeren ilk kayın yaprakları arasından geçen ılık bir mayıs yeli; denizden bir üfürük hava, tuzlu badem gibi buruk.