Neon ışıkları, ılık esinti
Kahveler dolu, şehir şenlikli
Bir kitapçıda saatlerce oturup
Rumi okumanın zamanı şimdi.
'Ben diyeceksen eğer
Beklemeyi bil Hallac gibi
Yoksa yakar seni de gazap alevi '
Diye söylemiş âşıkların piri.
Yakıyor lambalarını ruhumun evi.
‘Sedef’ İsmim dudaklarından kavurucu bir tutkuyla çıkınca sanki tam şu anda bir konuda kendisiyle savaşır gibiydi. ‘ Aklımı delice şeylerle dolduruyorsun.’ Gözbebekleri değişirken biraz daha üzerime eğilince ılık nefesi dudaklarımda tatlı bir esinti oluşturdu. Gergin bedenini hissediyordum. ‘ Yapmak için deli olduğum ama yapmamam gereken her şeyin sebebi sensin.’ Alnını alnıma yaslayınca ürpererek onun kollarında titredim. Bu onu tahrik etmiş gibi bileklerimi daha sert sıktı. ‘Sence bunu yapmalı mıyım?’ Gözlerime baktığında vereceğim tek bir cevapla tüm gemileri yakacakmış gibi görünüyordu.
Gece huzur içindeydik birlikte Soyutlanmıştık herşeyden
Benim kollarımda
Hüznü kalbimi yaralayan bir melek
Kollarımda bir melek vardı.
Saçların yüzümde ılık bir esinti
Kokusu içime işlemiş
Sıcaklığı beni eritiyordu.
Kitap okumaya başladığımda beni gerçekten mutlulandırdı. Uzun zamandır bir kitabı okurken tuhaf esintileri hissetmemiştim. Kitabı henüz bitirmemiş olmama rağmen inceleme yazmak istedim çünkü kitabın ön sözü ve ilk bölümü bana değişik hissettirdi (belki kitabı doğru zamanda okumuş olmanın etkisi de vardır bilemiyorum).Taze kayısı ve çilek kokuları gibi...
"Ilık ve serin rüzgarlar esen gecede, gümişiye boyanmış kaldırımda yürüdüler; havada taze kayısı ve çilek kokusu vardı belli belirsiz..."
Şu cümlenin güzelliğine bakın. Yazarın tasvir ettiklerini tasavvur etmek zihnimi renklendirdi adeta. Kitaplığımda uzun zamandır bekleyen kitabın umulmadık zuhuru :)
"İnsana teselli veren her çesit şeyin kokusunu taşıyan ılık bir esinti yükseldi. Çimen, güneş, bira, ekmek, yorgan, krema. Bu liste her birimiz için farklıydı, her birimiz farklı şeylerde teselli buluyorduk."
"Bu notu sevgili kendime atfediyorum; artık bir şeyleri değiştirmem, değiştirmen gerekiyor. Bu boşvermişlik, bıkkınlık hali, Pollyanna'yı aratmayan tavırlar, yapmacık sırıtışlar, amansız çırpınışlar ve düzensiz gidişatım.. Öylesine kendimle boğuşuyormuşum ki zamanla kendimi kaybettiğimi, uçurum kenarında tek ayak üzerinde durduğumu dahi idrak
Aralarında sadece tek bir nefes alış, tek bir nefes veriş ve tek bir kalp atışı vardı.
Ortak varlığın tuhaf sıcaklığında eriyip fiziksel duyularının tamamını terk etti. Bu, daha önce hissettiği hiçbir şeye benzemiyordu. Âdeta hayata ve ölüme dair her şey mükemmel tek bir anda birleşmişti. Kendisinin nerede bitip prensin nerede başladığını keşfetmeye çalıştı fakat herhangi bir başlangıç ya da bitiş yoktu. Sonsuzlardı.
Fizikötesi varlığında ılık bir esinti başlayıverdi. Güçlüydü. Doğduğu andan beri, tüm hayatı boyunca tanıdığı ama onu ifade edebilecek kelimeleri bilmediği bir esintiydi bu. Aldrik kanalını açarken Vhalla'nınki de tüm ihtişamıyla cevap verdi.