Tek Kişilik Aşk
Belki susmalıydım ama ben konuşmalıyım, anlatmalıyım her şeyi. Çekip gitmeliydim belki de ama anlatmalıyım, bilmelisin her şeyi. Yo yo yo pişman değilim, unutmalıyım sadece ben. Yo yo yo yanlış anladın, avutmalıyım kendimi. Bu kadar kısa değil bu tek kişilik aşk! Bu kadar, bu kadar acı... Bu kadar kısa değil bu tek kişilik aşk! Devamı var
Yola koyulmak.
Dikkatle toprağı koklayarak, yola koyuldular. Hafif bir esinti, baharatlı kokuları ılık havada titreşen ve hâlâ açık olan mayıs çiçeklerinin büyük mavi şemsiyelerini arada bir okşamak için alçalan gökyüzünün gümüşsü ve oynak karnını dalgalandırıyordu.
Sayfa 44 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Söğütler tazecik,pırıl pırıl yeşil yapraklarla örtülmüştü.Armut ağaçlarının olgunlaşmış beyaz çiçekleri rüzgara kapılmışlar uçuşuyorlardı.yer yer taze yeşilliklerin arasından,donanmış nar ağaçlarının ateş gibi kızıllıkları göz alıyordu.Sıcak bir rüzgar,vakit vakit birdenbire esiyor,sonrada hemen yatışıveriyordu..esinti kesildikçe ortalığı kaplayan şu ılık,derin sessizlik içinde,sürülmüş tarlalardan yükselen toprak kokusu mu, yoksa rüzgar çıktıkça insanın nefesine dolan çiçek kokuları mı daha güzeldi, ana kestiremedi.
Bir Yudum Kitap
Günaydın. Knut Hamsun bir başka kitabında şu tuhaf gelgitlerimizi ne güzel anlatıyor: "İnsan gönlü böyledir işte: Başka vakit herkes beni kendi halime bıraksın isterim, şimdiyse bu ikisinin bana aldırmayışları gücüme gitti nedense." Nedense neden sevgili okur. Gönül de bizim, ömür de bizim. Kime ne? Var olun. Knut Hamsun -
/20. Gün/ Gecenin ayazı işlemişti içime Sabah serinliğini de görmüştüm oysa Sadece soğuk hep soğuk daima soğuk günler Çocukken hiç bilmezdik üşüdüğümüzü Doyasıya koşar eğlenirdik aldırmadan soğuğa Sahi ne ara büyüdük Vücudumuzun soğuğu hissettiği kadar duygularımız da bundan nasibini almış durumda Aslında ılık bir esintiydi bize iyi gelecek olan Uzak bir alemden esecek kaybolmuş yokluğa karışmış bir esinti Ahh çocuk sen hiç kaybetme ki biz kavuşabilelim ona Korkmadan en derinden hissedelim bu fani alemi..
Ikinci bölüm
Manolya kokuları geliyor. Ilık bir esinti, güneşli balkonumuzdan süzülerek tül perdeleri usulca dalgalandırıyor. Bahçedeki kestane ağacının koyu yeşilini görür gibiyim. Dedemin köşkü mü burası? Tuhaf, biz orasını çoktan satmamış mıydık? Yakınımda birileri konuşuyor, sesler boğuk boğuk, anlamaya çalışıyorum;manolya kokuları uzaklaşıyor, kestane ağaçlarını yitiriyorum, bir esinti aniden kesiliyor..
Everest kitapKitabı okudu
Reklam
Körüklenmiş bu gece yangının da, güneş saçların yangından bir haber parlarken. Ilık bir esinti gibi ellerin nerede?
"...İşte, çürümüş bitkilerin yapraklarından yükselen ılık esinti. Şimdi bataklıktayız: Sıtmanın kasıp kavurduğu yabanıl ormanda. İşte bir fil, üzerine üşüşmüş kurtlardan bembeyaz; gözüne saplanan bir okla öldürülmüş. Zıplayan kuşların -kartalların, akrabaların-gözleri pırıl pırıl. Devrilmiş ağaçlar sanıyorlar bizi. Bir kurtçuğu gagalıyorlar -kobra yılanı bu- sonra aslanlar çiğnesin diye bırakıyorlar, irintili, kahverengi bir yarayla. Burası bizim evrenimiz, yarım ayla yıldızlarla aydınlatılmış: Kocaman taç yaprakları eflatun pencereler gibi yarı saydam yığılıyorlar çatlaklara. Her şey yabansı. Ya devlet gibi ya küçücük. Çiçek sapları meşe ağaçları denli kalın. Yapraklar koskoca katedrallerin kubbeleri denli yüksek. Biz deviz, burada uzanan, ormanları titreten.”
200 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.