Dünya için çalışmayınız demek istemiyorum. Dünya malının muhabbetini kalbinize koymayınız diyorum. Hiç ölmeyecekmişsiniz gibi dünyaya, yarın ölücekmişsiniz gibi ahirete çalışmak   lazım geldiğini herkes bilir. Burada dikkat edilecek nokta, hırs ve tamaha yatmadan  kanaat üzere bulunmaktır. Dünyada ahiret saadeti iş\çin çalışmalı, kazanmalı,niyeti düzeltmelidir. Şünkü İslamiyet insanlara faydalı olmayı emreder. En büyük saadet, sermaye helalinden  kazanıp hayır ve hasenet yaparak ahirete göndermektir. Buna rağmen asıl sermaye mal, mülk, para değil, ilim, amel. ihlas ve güzel ahlak sahibi olmaktır.
Yine bilmelisin ki kul için, özet olarak şu dört özelliğin mutlaka olması gerekir. İlim sahibi olacak, ilminin gereği olarak amel işleyecek, İhlas ve samimiyetle ameline ve hizmetine kendisini adayacak ve dördüncü olarak da korku içinde olacaktır.
Sayfa 419Kitabı okudu
Reklam
Evet, insanın iman, ilim, amel ve dahi ihlâs ve samimiyet gibi çok önemli vazifeleri vardır.
Kutlu YayıneviKitabı okudu
Abdülhakîm Hüseynî gittiği yerlerde hem talebe okutup ilim öğretti hem de sohbetleriyle insanlara dünyâda ve âhirette mutlu olmanın yollarını gösterdi. Talebelerinden birisinin; "Canım Gavs'a kurbân olsun! Bize öyle bir nasîhatte bulununuz ki dünyâ ve âhirette bizim kurtuluşumuza vesîle olsun." dedi. Abdülhakîm Hüseynî Efendi; "Kurtuluş için hürriyet ve iffete dikkat edin." buyurdu. Talebesi; "Efendim hürriyet ve iffet nedir?" deyince; "Hürriyet Allahü teâlâdan başka hiç bir sebebe bağlanmamaktır. Umum işlerde sebeplere değil, sebepleri yaratana dayanmak kulun ilk kurtuluş kapısıdır. İffet ise, kendi nefsi ve başkasının hesâbına değil, söz, hareket, amel, niyet ve özde yalnız Allah hesabına göre olmaktır." buyurdu. Talebesi; "İhlâsdan çok bahs edilir. İhlâs nedir?" diye sorunca da; "İhlâs; illet ve gâye olmaksızın yalnız Allah için günâhı terk ve emirleri yapmaktır. Yâni vargücünü Allahü teâlânın emrine sarf etmektir. Bu hâlde sebat etmenin zâhirine takvâ, özüne ihlâs ismi verilmiştir. Meselâ kimin düşüncesi mîdesi olursa, kıymeti ondan çıkan kadardır. Binâenaleyh himmetini şöhrete, şehvete harcayanın hâli mâlûm olur." dedi.
Sayfa 198
Şeriatin üç cüzü vardır: İlim , amel ve ihlas.İşte , tarîkat ve hakîkat, şerîatin bir cüz'ü olan ihlâsın kemâle ermesinde şerîatin hizmetçisidirler.İşin hakîkati budur.
İnsan ilmiyle amel etmediği, öğrendiklerini teorikten pratiğe, söylemden eyleme geçirmediği sürece öğrendiği ilim asla kendisine fayda vermez ve veremez.
Kutlu YayıneviKitabı okudu
Reklam
Amelden yoksun bir şekilde ilimleri öğrenmek ve bu şekilde ilmi bir amaç hâline getirmek, amel etmek için değil de yalnızca bilgi sahibi olmak için okumak kişinin helâk sebebidir. Zira ilim emredileni yapmak, yasaklanandan kaçınmak için bir araç olmalıdır, yoksa başlı başına bir amaç değil.
Kutlu YayıneviKitabı okudu
İlim kendisiyle amel etmek için öğrenilmelidir. Nasıl ki bir merkebe hadis, fıkıh, tefsir ve kelam ilimlerini anlatan kitapları yüklemekle o merkep âlim olmaz ve olamaz. Öyle de insan dahi yalnızca malumat sahibi olmak için hafızasına İslâmi ilimleri yüklemekle, o ilimleri merkep misillü yüklenmekle âlim olmaz ve olamaz. Âlim ancak bildiği ile amel eden kimsedir, yoksa kitap yüklü merkepten bir farkı olmaz.
Kutlu YayıneviKitabı okudu
"İlim bütünüyle dünya içindir. Ondan âhiret'e kalan sadece ameldir. Amel de tamamen boşadır. Ancak ihlâs ile yapılan hariçtir."
Sayfa 149
Muhammed (Belhî)
Ona sordular: – Şakîlik alâmeti kimlerdedir? – Üç türlü insanda, dedi; üç türlü insanda... O insanda ki, kendisine ilim verilir, amel verilmez; amel verilir, ihlâs verilmez; ve Allah dostlarının yüzünü görmek nimetine erer de onlara bağlanmayı bilmez.
Sayfa 74 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
209 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.