Atsız'ın romanlarında bazı yerler var ki ne zaman okusam, gözlerimden yaş boşanıyor. Urungu'nun ölüm uçurumuna at sürüşü. Deli Kurt'un şehzade olduğunu öğrenmesi. Belki de içimizde hâlâ ilk gençlik heyecanları var. İnsanların çocukluk ve ilk gençlik dönemleri, milletlerin destan devirlerine benzer. Belki de içimizde taşıdığımız heyecanlar sebebiyle destanlar bizi hâlâ etkiliyor. Türk tarihinin destanlar dönemi bitti mi bilmiyorum. 20. yüzyılda Doğu Türkistan'da destanlar yaşamadık mı? Bugün de askerimiz destan yazıyor. Atsız'ın hayatı da bir destan gibi. Ve iki destan şu mısralarda birleşiyor: Kahramanlar can verir Yurdu yaşatmak için…..
Her hayatın kendine göre bir başlayışı, bir bitişi vardır. Bunu değiştirmek kimsenin elinde değildir ve olmamalıdır. Hayat, bölünmez bir şeydir. Onun belirli ve mukadder mimarisini değiştirebilir miyiz? Değiştir­mek elimizde midir? Ve değiştirirsek güzel, iyi bir iş olur mu? Ben, için için ta ilk gençlik anılarımdan beri, için için, bir dramın bütün safhalarını yaşadım. Sanki, kendi kendimi seyreden, kendi için oynayan sessiz bir aktördüm. Bir tra­gedya aktörüydüm. Şimdi son perdeyi oynayacağım sırada birdenbire rolümü değiştirip bir başka adam mı olayım? Yok; Hamlet gibi başladım, Hamlet gibi bitireceğim.
Sayfa 153Kitabı okudu
Reklam
"Onun da gözlerinin bir yerinde saklıydı ilk gençlik vedası.. Yarım kalan bir şey; kimseye göstermediği ve bu yüzden kıymetinden hiçbir şey eksiltmediği... Ve biliyorum ki sizin de saklı bir yerinizde bir hafıza kartı. Bu ilk aşk, ilk veda değil.. 'Büyümek' denilen meselenin çöpüne atılan diyetler.. Zaman denilen acımasız, şakası yok büyücüye verdiklerimiz. 'Daha az üzüleyim bu hayatta, daha güçlü olayım' dileğinin karşılığında bizden aldıkları.. Şarkılar daha az ağlatıyor artık değil mi? Çocuksu geliyor heyecanlar? Yapılacak onca ciddi ve önemli şey varken."
"Ah gençlik! Umurunda olan bir şey var mı?"
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Diktatörler işin başında kaçınılmaz olan bazı krizleri bir kez aştılar mı, genellikle bir süre için yerlerini sağlamlaştırmış olurlar; nasıl ki insan bünyesi iklim değişikliklerinden veya değişen hayat şartlarından ilk başta rahatsız olsa da sonradan onlara alışıyorsa, halklar da egemenliğin yeni biçimlerine şaşılası bir hızla uyum sağlar. Aradan
Sayfa 212 - 213, 214Kitabı okudu
Reklam
555 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.