Hayatımın aşkına bizim evin tuvaletinde rastladım diye anlatsam kim inanır ki bana? İlk görüşte aşk dedikleri böyle bir şey demek ki. Göğsümden bir parça söküldü, karnımda kelebekler uçuştu, içim alev aldı, bacaklarım uyuştu. Hissizleştim. Belden aşağımda bir sıcaklık, tenimde bir ıslaklık. Aşk dedikleri. ..
"Oğlum, n'aptın sen altına mı işedin?"
Altıma mı işedim? Hasiktir. Ulan aşk maşk derken koyvermişim resmen.
"Yuh! Koskoca adam olacak bi' de ha. Görüyo musun Nurten? Mecnun altına işemiş."
"Erdal Abi, senin ne işin var burada?"
Salonda kim varsa başıma toplandı. Ben hiç bu kadar çaresiz hissetmemiştim kendimi. Az önce kaybolduğum o gözlere bakamaz oldum. Erdal Abi'nin kahkahalarını bile duyamıyorum, kulağımda sadece bir çınlama. Yer yarılsa, içine girsem. Bir daha hiç çıkmasam. Hep orada kalsam.
"Ben biraz fazla kaldım galiba içeride, tutamadı yazık. Kusura bakma ya," dedi ve bana dokundu. Yer yarıldı. İçine girdim. Sonrası, sonsuz karanlık.