Faulkner'ın 1929 yılında basılan ve 4. romanı olan Ses ve Öfke, bir çok eleştirmen gibi Faulkner'ın da yazdığı en iyi roman olduğu görüşündedir.
Bilinç akışı tekniğiyle yazılan romanda olay örgüsü biraz karışıktır. Farklı zaman dilimlerinde, farklı anlatıcılar tarafından zamanda sıçramalarla ve geri dönüşlerle okuduğumuz hikâye kitabın sonunda tam olarak kafamızda netleşiyor ve kitabın sonunda da karakterlerin tanıtımı yapılarak sonraki hayatları hakkında bilgiler veriyor.
Faulkner'ın yarattığı hayali kasabası olan Jefferson'da geçen romanda konumuz bu sefer Compson ailesi. Dört bölümden oluşan romanda her bölüm farklı aile bireylerinin bakış açısıyla anlatılmış, Compson ailesinin tarihi ve sorunlu ilişkileri gözler önüne serilmiştir.
İlk bölüm ailenin zihinsel engelli oğlu Benjamin (Benjy), ikinci bölüm Abşalom Abşalom'dan da tanıdığımız bir karakter olan ve Harvard'da okuyan oğul Quentin, üçüncü bölüm evin en sağlam ve dirayetli oğlu Jason, son bölüm ise evin hizmetkârı zenci Dilsey tarafından anlatıldığını zannetsek de aslında 3. tekil anlatıcı tarafından anlatılmıştır.
Abşalom Abşalom'dan sonra Faulkner'den okuduğum ikinci eser ve biraz da tarzına aşina olduğum için Ses ve Öfke'yi daha rahat okudum diyebilirim ama yine de 2. bölüm diğer bölümlere göre biraz daha zorladı. Favorim hâlâ Abşalom Abşalom. Kitapla kalın...