İnsan, okumakla allame de olsa, sosyal yaşamı güdük kalmışsa işte böyle oluyor. Örgün öğretimde, eğitim ile öğretim, eşit düzeyde yapılırsa çocuk, dört yanı düzgün hazırlanıyor yaşama. Günümüzde olduğu gibi, sadece bilgi birikimi, o kişinin toplumsal yaşama uyum gösterebilmesi için yeterli olmuyor demek ki! Dün öyleydi, yazık ki tüm çabalara karşın günümüzde de öyle. Çünkü söz konusu ettiğimiz beyefendi ilk, orta ve üniversite dönemlerini hep birincilikle bitirmiş. Onur listelerinden hiç düşmemiş. Ancak işte...
Bazen on senede alamadığın yaşı bir cümle ile alırsın, onca kitabın öğretemediğini bir bakış öğretir, bir ömrün manası hayatın hiç ummadığın bir köşesine sıkışmıştır...
Sayfa 196 - Cağaloğlu YayıneviKitabı okudu
Reklam
Diyalektik Kıyas Teorisi
_Burhan, tüm şüpheleri ortadan kaldıracak açıklıkta ve itirazlara yer bırakmayacak kesinlikte bir kıyas ve delildir. Kesin ve zorunlu bilginin ilke ve kurallarını vermekte, felsefeyi mükemmel hale getiren kaideleri içermektedir. Bu bakımdan da o, mantığın en yüce bölümü olmaktadır. _Burhan, 3 çeşittir: _1- Varlık burhanı. (Tez) _2- Sebep
_Retorik, ikna etme ve tartışma sanatıdır; Diyalektiğin eşdeşi ve bir dalıdır, aynı zamanda da törebilimin dalıdır. _Retorik, bilimsel inceleme değil, sadece kanıtlar sağlama yetisidir. _Retorik, mantık bilimi ile politikanın etik dalının bir bileşimidir ve kısmen diyalektiğe, kısmen de sofistik usavurmaya benzer. Fakat biz ister diyalektiği ister
_Edebini kaybeden kimse, kötülükten zevk alır. _Düşünmek, ruhun kendi kendine konuşmasıdır. _Adaletli olmak herkese eşit davranmak değildir, herkesin durumuna, konumuna göre davranmaktır. _Arzular ve duygular arabayı çeken iki at, akılsa onları yönlendiren arabacı olmalıdır. _Müziğin insanı götüreceği yer güzellik sevgisidir. _Görünen değişiyor,
İnsanları bu yüzden pek sevemiyorum, efendim. Yalnız yaşamanın da sayılmayacak kadar çok güçlükleri var. En basiti, sabahlan sizi uyandıracak bir canlının bile bulunmaması, siz bilemezsiniz ne dayanılmaz bir şeydir. Ayrıca kalktınız diyelim -çünkü şimdi köpeğim var, sabah yedide odamın kapısını tırmalamaya başlıyor; ben öğretmedim tabii- çayı kim pişirecek? Bu köpek de ayrı dert; onu pek sevdiğim söylenemez. Bazı şeyler öğrettim - biraz tekmeleyerek. (Bundan üzüntü duyduğumu da belirtmeliyim.) Fakat tanıdığım biri -çok iyi bir insan olmakla birlikte çok iriyarı olduğu için biraz acımasız olduğunu sanıyorum- hayvanlara iyilikle hiçbir şey öğretilemeyeceğini söylemişti bana, köpeği ilk aldığım zaman. Ben de dövdüm hayvanı. Ayılara kızgın tepsinin üstünde sıçrayıp oynamasını öğretiyorlarmış; ben o kadar ileri gitmedim. Hatta denebilir ki oldukça yumuşak davrandım ilk günlerde - o zaman o kadar küçüktü ki. Sonunda bu yumuşaklığımın cezasını gördüm: Yorgun argın eve döndüğüm sırada üstüme atlayıp durmadan yalamaya başladı beni. İriyarı arkadaşım haklıydı: Ona, bu yumuşaklığım yüzünden, köpeklikten başka bir şey öğretemedim. Bir de yalnızlığı öğrettim ona. Şimdi geceyarısı, ikimizi de uyku tutmadığı zaman, kendi koridorlarımızda bir ileri bir geri, sinirli adımlarla dolaşıp duruyoruz.
Sayfa 104 - İletişim Yayınları
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.