Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Orta Öğretim kurumları ilk defa II. Mahmut zamanında açılmaya başlanmıştır
128 syf.
5/10 puan verdi
·
23 saatte okudu
Nasıl bir inceleme yazsam bilemedim. Sert eleştiriler yapıp yeni bir yazarın hevesini kırmak korkusu ile yazarlık işini gerçekten iyi yapan yazarların emeklerine haksızlık etmemek arasında sıkışıp kaldım. Sonuçta vicdanımın sesini dinledim. Sen, edebiyatçı ya da eleştirmen misin de bir emeği yerebiliyorsun denebilir. Ama ben kendimce bilinçli
Uçarca
UçarcaMehmet Fatih Işıldak · Ark Kitapları · 20192,909 okunma
Reklam
Yirmi beş yıllık öğretim üyesi Profesör Olcayto Fişek sınıfa girdiğinde, mesleğe başladığı ilk günden beri öğrencilerin ne kadar değiştiğini düşündü: Giyim kuşamları, saç kesimleri, dinledikleri müzik, konuşma tarzları... Aynı denebilecek tek şey hepsinin geri zekâlı oluşuydu.
262 syf.
9/10 puan verdi
inceleme-özet
Başarılı bir psikolog olan yazarımız öncelikle başarısızlık sorununu ele alıyor. Sosyoekonomik durumu yüksek olmayan öğrenciler bu hayatta mutlu ve başarılı olmak için çok az şansları olduğunu düşünmektedir. İlk başarıyı deneyimlemedikleri zaman da bu durumu kabullenerek genellikle hiç başarıya ulaşamıyorlar. Başarısızlığın öğrenilmiş olduğu
Başarısızlığın Olmadığı Okul
Başarısızlığın Olmadığı OkulWilliam Glasser · Beyaz Yayınları · 1999325 okunma
238 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Köylüler çağa açılmak istiyordu ama Ankara gürültü istemiyordu
Köy Enstitülerinin kuruluş yıllarında Tunceli köylerine gider Tonguç. Öğrenciler okumayı yazmayı öğrenmiş. Ama köylüler Türkçe bilmemekte. Çocuklarımıza karşı rezil olduk komşular, bizi böyle cahil bırakanlar mezarlarında rahat etmesinler, Bizi arayan soran mı vardı? Şu dağların arasında çobanlık, eşkiyalık yaparak geçinmeye uğraşırdık (s.
Köy Enstitüleri ve Ötesi
Köy Enstitüleri ve ÖtesiMahmut Makal · Literatür Yayıncılık · 2009105 okunma
228 syf.
·
Puan vermedi
·
36 günde okudu
“Savaş toplumsal bir serüvenmiş gibi görünebilir; ama acıyı çeken bireydir.” Merhaba, ben geldim, kasım okumalarımın yorumlarıyla. Bugün yine ilk kez tanıştığım bir yazar olan Adan Binyazar ve Duyguların Anakarası ile. Adnan Binyazar; Elazığ Ağın’da doğar ama ailevi nedenlerden dolayı Diyarbakır’da büyür. Köy Enstitüsü’nden mezun olduktan sonra
Duyguların Anakarası
Duyguların AnakarasıAdnan Binyazar · Can Yayınları · 200621 okunma
Reklam
Kızılcık sopası
Sultan II. Murad bile Şehzade Mehmed’i (geleceğin Fatih’i), “Eti senin kemiği benim” diyerek Molla Gürani’ye teslim etmişti. Şehzade Mehmed her çocuk kadar haylazdı. Kendisini eğitmek üzere yeni bir hoca atandığını öğrenmiş, bir sürü muziplik hazırlamıştı. Hoca ilk derse elinde bir kızılcık sopası ile girince, afalladı. Tedirgin bir sesle sordu: “Elinizdeki nedir Hocam?” “Kızılcık sopasıdır” dedi, Molla Gürani; “Zaman zaman talebelerimin üzerine yapışan tembellik tozlarını bununla silkelerim!” “Haylazlık edersen, derslerine çalışmazsan, seni döverim!” demeye getiriyordu. Ders biter bitmez, Şehzade Mehmed annesine koştu: “Bu deli Hoca’yı hemen dersimden alın.” “Neden ki?” diye sordu annesi, “bir şey mi oldu?” “Daha ne olsun, elinde sopa ile derse girdi, beni dövmekle tehdit etti.” “oglum ben ders alırken de o sopa vardi Valla aslanım, hocanın sağı-solu belli olmaz, ondan korkarız, iyisi mi suyuna git, derslerine çok çalış, tembellik etme…” Şehzade Mehmed, bu sayede “Fatih Sultan Mehmed” oldu. Hocaya saygı, ilme-irfana saygıdır: Saygı olmadan “eğitim-öğretim” olmaz! Osmanlı’yı zirveye taşıyıp beş yüz sene zirvede tutan sırrın özü de özeti de budur.
Sayfa 113Kitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.