Bugün e düşen kitap: EFELYA // Mehmet Binboğa Mühür Yayınları, İstanbul, Eylül 2020 ** " bir ilkokul bahçesidir gözlerin çocuklar teneffüste..." Şiirleri ve mizahi öyküleriyle tanıdığımız Mehmet Binboğa' nın ilk romanı Efelya, adından da anlaşılacağı üzere, modern zamanların gizemli ve düşsel bir aşk öyküsünü konu alıyor. Bir nevi çağdaş Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı' sını buluyorsunuz satırlar arasında. Gittikçe yalnızlaşan günümüz insanının, imkansız bir aşka sığınmasını destansı bir dille anlatmış Mehmet Binboğa. Yalın ve şiirsel dili, okuru sıkmayacak kadar uzun cümleler ve zaman zaman şiirlerle, zaman zaman ince bir mizahla bezediği sayfaları romanı daha da okunası kılıyor. Eskişehir ve İtalya betimlemeleriyle bir şehri ve bir ülkeyi okuruna ilk kez ya da yeniden gezdirerek, hem zamana hem de mekana rehberlik ediyor Mehmet Binboğa. Belli ki yayımlanmak üzere olan bu dizinin ikinci kitabı; "Şiirkentin Nar Çiçeği" ni de aynı ilgi ve heyecanla okuyacağım. Kitaptan notlar: "... Bana bak Ferhat, kafamı kızdırma; kalkar giderim! Yahu ben o kahvaltıları on yıldır hazırlamaktan bıktığım için sana aşık oldum; belki bu hayatta başka bir yaşam, başka bir ruh var sandım. Ne bileyim başka bir iklim mümkündür diye şiirlerinin peşinden sana kadar geldim. Bizim geleceğimiz yok anla artık ve "an" ı yaşa! Yok öyle kahvaltı sofraları, eşli dostlu misafirler, sanat edebiyat sohbetleri.. Unut sen bunları, öyle hayaller de kurma lütfen.. "
Atatürk'ün altını çizdiği satırlar.
Bu cüzam, mevkilerin para ile satın alınabilirliği, daha önce Kanuni Sultan Süleyman hükümdarlığında da vardı; fakat yüksek dereceli memurlarını, bulundukları makamı kendisinden satın almaya zorlayarak yolsuzluk örneğini veren ilk kişi olan III. Murat'ın (1574) tahta çıkışıyla ayyuka çıkmıştır. Böylelikle, devletin en gelişmiş bölgeleri bahşiş hastalığına yakalanmıştır; bu cüzam Türk halkını her zamankinden daha fazla kemirmektedir ve büyük Frederick'in de bahsettiği gibi Türklere para için peygamberlerini bile sattırabilir.
Sayfa 36 - cilt XVI.Kitabı okuyor
Bir kitabı çok sallarsanız ilk önce bir harf düşer kitaptan, sonra diğer harfler düşer, harfler düştükçe satırlar seyrelir, şiirler anlamsızlaşır, öyküler eksiktir... Bir kitabı sallarsanız ama farkında olmadan sallarsanız bir harf yağmuru başlar, ahmakıslatan sanır aldırmazsınız, ama bir süre sonra harfler sağanak olur dökülür... Sonra harflerle birlikte karakterler de düşer... İşte ben de bir kitaptan, bir çocuğun elinde heba olan bir kitaptan, ansızın düşen biriyim.
Cahil Zahidlerin ve Sufilerin Ortaya Çıkardıkları...
Sana düşen birinci nesle bakmaktır. İlk nesille beraber olmaya bak! Onlar Resûlullah (sav) ve ashabıdır. Onlardan hiç cahil zahidlerin ve sufilerin sonradan ortaya çıkardıkları ilmi terk etme ve halktan ayrılma gibi bidatler nakledilmiş midir? Peygamberlerin bütün işi halkla uğraşmak, onları hayra teşvik edip şerden men etmek değil midir? Ancak âlim olmayan birinin şerden uzak durmak kastıyla halktan ayrılması durumu bundan hariçtir. Bu, başkalarını ifsat etmekten korkarak kendini sakınan kimsenin mertebesidir. Fakat ne yaptığını bilen bir tabip işlerinden ve istediklerinin neticelerinden fayda görür.
Sayfa 39 - Tahlil Yayınları
Adına birşeyler söyleyebilecek kadar yutkunamadım acını, sevgilim. Bir gün yapabilirsem bunu, yine bir kitabın ilk ya da son sayfasında buluşacağız. Senin deyiminle bağırmak isterken susacağız. Sevgilim... Bu satırlar senin için. Odamın duvarlarına astığım not kağıtlarından fazla kalbimde kapladığın yerin. Benim tüm cümlelerim, sana rağmen hâlâ sana dair. -Kibrit.
Sayfa 382 - EphesusKitabı okudu
* Satırlar, naif ruhu olan kadının bu isteği ile son buluyor; ‘’benim anıma yılda bir kez beyaz güller koy vazoya. Yılda bir gün, yanında yaşadığım gibi sessizce an beni. Bu ilk ve son dileğim.. Teşekkürler sana… Seviyorum seni, seviyorum seni, Hoşça kal..’’
Sayfa 20
Heyecanla ya da acıyla… Destan gibi olmalıydı dostun. Her okuduğunda boş satırlar değil, nakış nakış işlenmiş sözcükler hayatında yeniden yer bulmalıydı. Yeri geldiğinde dile gelmeliydi hayat… Konuşmalı, acılarını haykırmalı, sevincini paylaşmalı, seni o anın büyüsüne götürmeliydi. Her sayfasında o acıyı ya da sevinci ilk günkü gibi hissetmeliydin.
Dikkatle okunması gereken satırlar... Muhteşem
Düşünüyor, mümkün müdür, henüz hiçbir Gerçek ve Önemli, görülmemiş, bilinmemiş, söylenmemiş olsun? Mümkün müdür, görmek, düşünmek ve yazmakla binlerce yıl geçmiş bulunsun ve binlerce yıl, tereyağlı bir dilim ekmekle bir elma yenen bir okul teneffüsü gibi kaybedilmiş olsun? Evet, mümkündür. Mümkün müdür, icatlara, ilerlemelere rağmen, kültüre,
Cezalandırmanın En Büyüğü...
Ben âlimlerin ve zahid görünenlerin çoğunun hâllerini düşünüp tarttım ve gördüm ki bu kimseler hissetmedikleri cezalar içerisindeler. Bu cezaların çoğu onların baş olma istekleri yüzünden olmaktadır. Bu kimselerden âlim olanların hatası yüzüne vurulsa kızar, vaiz olanlar yapmacık davranır; zahid görünenler ya münafıktır veya gösteriş yaparlar. Bu kimselerin muhatap oldukları ilk ceza halka meyledip haktan uzaklaşmalarıdır. Cezalarının başlangıcı halkla meşgul olup haktan yüz çevirmeleri ve gizli olan cezalarından biri münacat hâlindeki tadı ve ibadetin lezzetini alamamalarıdır.
Sayfa 24 - Tahlil Yayınları
Hayattayım, halen ısı yayıyorum, içim yumuşacık olsa gerek. Dışım ise belli ettiğimin ötesinde, adeta bir pastane ürünü, balmumundan vernikli bir nesne gibi, ilk satırlar gibi çekici.
Sayfa 13
Okuduğu ilk satırlar bile onu çok etkilemişti.
“Bilmek istediğin bir şeyi bilmeye hazır olup olmadığından emin misin? Öğreneceğin şeyle ne yapacağından emin değilsen, bu yükü taşımaya neden talip oluyorsun? Cehalet mutluluk getirmez… Ama bazı şeyleri bilmemeyi tercih etmek mutluluktur.”
Sayfa 37 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Bir İdam Mahkumunun Son Günü
ÖNSÖZ Bu kitabın, yazar ismine yer verilmemiş ilk baskılarının başında sadece aşağıdaki satırlar mevcuttu: "Bu kitabın kaleme alınış nedeni iki türlü anlaşılabilir. Söz konusu olan ya bir bahtsızın son düşüncelerini karaladığı irili ufaklı bir tomar sarı kâğıdın bulunup kaydedilmiş ya da bu talihsize rastlayan bir adamın, bir filozofun, bir şairin zihninde takıntı halini alan, bütün benliğine hâkim olan, daha doğrusu bütün benliğine hâkim olmasına izin verdiği idam düşüncesinden onu ancak bir kitaba dönüştürerek kurtulmasıdır."
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Rastgele açtığım sayfada okuduğum ilk satırlar
"Herkese dağıttığı için bu cömertli- ğin ve bu hediyelerin hiçbir kıymeti yok. Sadece bana verseydi kendimi çok özel hissederdim!" ...
Resim