Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
#Mehmetçik# Siz oğlu şehit olan aileye acı haberi vermeye gittiniz mi hiç? Hayır mı? Dinleyin o halde; Sabah daha mesaiye başlamadan yazılı bir emir düşer önünüze. Yukarı köyden Ahmet oğlu Mehmet şehit düşmüştür. Yarabbim dersin, dağa çıksam üç gün aç susuz kalsam da şu haberi vermesem... Ama giyersin tören üniformanı, bir kaç mehmetçikle
Sevmek, anlamak, ağlamak...
Şu bi gerçek, sevmenin ağlamayla kesin bir ilişkisi var... Bugün Istiklâl marşı için çıktığımızda da, 100 yıl logosunun sonsuzluk ve hilâl şekliyle yazılmış olduğunu görünce de, Şu virüs yüzünden ne kadar riske girseler de özveriyle çalışan, bizlere hakkı geçen sağlıkçı, polis, öğretmen, kargocu vs. düşündüğümde de, Şimdi tüm iyi niyetli insanlarla birlikte, en sevdiklerime, bildiğim, bilmediğim tüm sıkıntılarına can-ı gönülden dua ederken de, Yaradanı, yaratılmışları, şaşırtan ama şaşmayan düzenle süregelen kainatı tefekkür, hayranlık içinde izlerken de Aczime rağmen, kendimi güçlü hissetsem de gözyaşlarıma engel olamıyorum. Evet, biri vatan coşkusuyla, biri minnetarlıkla, biri kullukla, biri özlemle, biri şefkatle, biri üzüntü ile ama ille de Sevgiye, sevmeye hem de herbişeyi sevmeye, ince düşünmeye, empatiye bağlı gözyaşları... Yani anlamak ağlatıyor insanı... Hassas insanlar için bu dünya, zor bir dünya...
Reklam
118 syf.
10/10 puan verdi
·
3 saatte okudu
Demek 2016'ya bu kitapla veda etmek nasipmiş. Çehov 'u darbe girişiminden bir gün önce okumuştum ilk kez. O'Henry'yi de çok soğuk bir yılbaşı günü, rahmanlar sahilinde, günlerdir aç kalmış gibi ağlayan kedilerin, martı seslerinin arasında, Yalova ve diğer bütün karşı kıyı, her yer kar kaplı ama tertemiz bir gökyüzünün altında uzanmış yatarken
Kız
KızO. Henry · Helikopter Yayınları · 201566 okunma
Bir gün arkadaşlarla oturup çay içerken, WhatsApp'tan başka bir arkadaştan bir mesaj geldi.. "İngiltere Türkiye'ye saldırmış!" Bakın size yemin ediyorum öyle bir ruh haline büründüm ki, bir anda gözlerim döndü. Yerde miyim gökte miyim unuttum, kainat taş olup gökten bağrıma yağsa, sanki sağ elimle cihanı parçalayacakmış kudrette bir kaplan uyandı içimde. Çanakkale ruhunu hep merak ederdim, vatan söz konusu olunca insanın gözü kararıyor, ruhu çılgın bir kaplana dönüyormuş meğer.. Meğer şakaymış.. Hiç başıma böyle bir şey gelmemişti "Bana ne oldu böyle yaa" şeklinde uzun süre hayıflanmıştım.. Bu olay beni baya derin düşüncelere sevk etmişti o zamanlar... Bu konuda ille mevzu bahis olan ben değilim arkadaşlar. Biz Bu vatanın evlatları hepimiz, Çanakkale'de 18, Kurtuluş Savaşı'nda 8 ülkeyi böyle ikiye bölüp perişan ettik. Bunları neden anlatıyorum? Son zamanlardaki olaylar sizi üzmesin, endişeye sevk etmesin.. Bu ülkenin çoluğundan çocuğundan yaşlısından gencine kaplan evlatları sağ oldukça, bu ülke kıyamete kadar baki kalacaktır inşallah...
İnsan, kendi kendine de konuşur ama yinede ille konuşacak birini arar...
Sayfa 173Kitabı okudu
Anlatabildim mi yeterince ? Yani o kadarsın. Bülbülün altın kafeste " İlle de " dediği VATAN'sın.
Reklam
479 syf.
·
Puan vermedi
#Spoiler Ben Salih. Cephede sağ kolunu bırakıp gelen hani. Oğlunun yarı yüzünü kaplayan şarapnel yarasını görünce, aklından olan deli Fadik'in oğlu Salih. Vatan için oradan oraya koşmuş, yarım aklıyla her şeyin farkında olan... Zamanında silahını kendi eliyle, düşman bilinene uzatıp "Ya beni vur ya da gel mücadelemize katıl ağam." diyen
Küçük Ağa
Küçük AğaTarık Buğra · İletişim Yayınları · 20159,8bin okunma
Dudakların tetik gözlerin kurşun olduğu zamandayım. Her bir uzvumdan kin ve nefret dökülüyor. Ölmesin çocuklar ya Rab! Yüreğim kan ağlıyor ciğerim sökülüyor. İnsanlık mı denir buna, heyhât! Her enkazın dibinde bin tabut. Hangisine yanayım ya Rab! İnsan insanlığından utanıyor. Kimisi tekbir ile sokakta Kimisi sancağına sarılı kucakta Yemenisi yoktur yalındır ayakta Bir sevda türküsü tutturdu “ille de vatan” nidaları dudakta. S. K.
İlle de Vatan!
… aradan geçen onca yıldan sonra anlıyordum ki hiç kimsenin, toprağından tamamen kopmasına imkân yoktu. Ağaçlar, bitkiler gibi o toprağa dikilmiştik.
@remzikitapeviKitabı okudu
İnsan, kendi kendine de konuşur ama ille konuşacak birini arar.
Reklam
“Bir toprağın yurt olması, vatan olması için oranın ruhunu, duygusunu, ille de sevinçlerini, acılarını, rengini, kokusunu içinde hissetmek gerekir.”
Sayfa 12 - Can
Bir türlü anlayamıyorum. Akıl sahibi oldukları halde, niçin hayvanların yapamadıkları kötülükleri yapıyor insanlar? Toplumun damarlarını zehirle dolduran beyinler, tanımadığım hangi şeytana kölelik ediyorlar? İnsanlar vuruluyor, dükkanlar yağmalanıyor, bankalar soyuluyor, kahveler taranıyor, evler bombalanıyor, masum kişiler cadde ortalarında tartaklanıyor... Sorumlusu kim bunların? Rasim'ler, Musa'lar kimin piyonları? Hangi şahın sözcülüğünü yapıyorlar? Benim gibi ortada kalanlar mı zavallı yoksa? İlle de, bir şahın eteğine sarılmak mı lazım? Ölenlerin hesabını kim nasıl verecek? Bulaşıcı hastalıktan ölmüyor ki onlar. Kahpe ellerin çektiği tetikler kıyıyor canlarına... Aynı topraklarda yaşayıp, tarihi bir, dini, ırkı, dili bir insanların ölüm kalım savaşına girmeleri, hangi ifritlerin tezgahında planlandı? Onlar yeryüzünde, yeleleri altın ve gümüşten atlara binmiş sefa sürerken, avuçlarına aldıkları vatan evlatlarını, içinde büyüdükleri toplumu yok etmek için programlıyorlar. Millet olarak bu kanlı oyunun farkına bir türlü varamıyoruz. Çünkü birbirimizin kuyusunu kazmaktan başka amacımız yok.
Sayfa 182 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Istiklal ve hürriyet giderek daha da az hatırlanan bir hatıra gibiyse azalan vatandır. Toprak sadece savaşla kaybedilmez. Işgal ille de topla tüfekle olmaz. Özgürlük karakterin değilse artık çoktan ilhak edilsin demektir.
Sevin bir birinizi! Bugün bayağı savaş verdik, ne dersiniz ? Düşünüyorum da ; - Oyuna gelsek - hani Mesela diyorum, Biri ben "adam gibi adam'ım" dese.. diğeri, Asıl "adam" benim dese... Biri dese ki ben bu ülkeyi iyi yönetirim.. diğeri dese ki ben Şafii, diğeri ben Hanefi, bir diğeri dese ki... Dese ki'ler bitmez
157 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 saatte okudu
Ah! Vatanını sevmeyen adamdan seni sevmesini nasıl beklersin?
Ah Vatan! Her kitabın bir vakti, zamanı olduğuna inanırım. Vatan Yahut Silistre de benim üniversite zamanlarında okuduğum ancak seneler sonra tekrar okuduğumda çok daha iyi sindirdiğim bir eser oldu. Huzurlu zamanlarında Vatan sevmek belki daha kolay olsa gerek ancak zorlu zamanlarda yaşayıp, türlü meşakkatlere katlanıp yine de Vatan, ille de Vatan diyebilmek ve bunu hissetirebilmek büyük bir yürek ister. Bunu başarabilen Namık Kemal ve onun yolundan giden nice yazarımız yeri hiçbir zaman dolmayacak eserlere imza atmışlardır. Vatan sevgisi kavramını iliklerinize kadar hissettiren bu tiyatro oyunu da Türk edebiyatında yeri ayrı olan bir yapıttır. Üzerine nice eserler yazılmış, nice başarılı tiyatrolar kaleme alınmış olsa da "Vatan Yahut Silistre" Türk edebiyatında bir ilktir ve hiçbir zaman da son olup edebi tarihin tozlu sayfalarında kaybolmayacaktır. Naçizane tavsiyem eğer tiyatro metni okumaktan hoşlanıyor ve Tanzimat dönemi yazarlarımızın kalemini beğeniyor iseniz "Vatan Yahut Silistre"yi de mutlaka okuma listenize ekleyiniz..
Vatan Yahut Silistre
Vatan Yahut SilistreNamık Kemal · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201821,3bin okunma
95 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.