Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
1161. Sa'd İbni Ebû Vakkâs radıyallâhu anh şöyle dedi: Bir gün Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem ile beraber Medine’ye gitmek üzere Mekke’den yola çıkmıştık. Azverâ denen yere yaklaştığımızda Resûl-i Ekrem bineğinden indi. Sonra ellerini kaldırarak bir süre dua etti. Sonra secdeye kapandı, uzunca bir süre secdede kaldı. Tekrar ayağa
b-Hadd-Cinayet ve Ta'zîr Suçları
Nasslarda, yani Kur'an-ı kerîm ve sünnet-i nebevîde suç olduğu bildirilen ve cezası da kat'î olarak tayin edilen fiillere hadd suçları (veya cezaları) denir. Hadd, lugatta, men' (engelleme) demektir. Beş suç için hadd cezası vardır: Zinâ, şarap içmek, kazf(iffetli birine zina iftirası), sirkat(hırsızlık) ve yol kesicilik. Bazı
Reklam
Sevgili Peygamberimiz aleyhissalâtü vesselâm bir hadis-i şerifinde: "Hepsinde hayır olmakla beraber, kavi müslüman, Allah indinde zayıf müslümandan daha hayırlı ve daha sevgilidir." buyurmuştur. Onun için kendimizi her yönden kavi müslüman haline getirmeye çalışmalıyız. Hem ruhen, hem bedenen, hem aklen, hem ilmen, hem mali yönden, hem edep, irfan kültür bakımından vs.
Sayfa 265Kitabı okudu
Bazı büyük günahlar:
Müfessir ibn Cüzey demiştir ki: "Hakkında hadis bulunduğundan dolayı bu şeylerin büyük günahlardan olduğu konusunda bir şüphe yoktur. Bazı âlimler, hakkında hadis bulunduğu için diğer bazı işleri de büyük günahlara eklemişlerdir. Bunlardan bir kısmı şunlardır: Anne babaya haksız yere karşı gelmek, yalan şahitlik yapmak, yalan yere yemin etmek, zina yapmak, içki içmek, yankesicilik yapmak, Allah'ın rahmetinden ümit kesmek, kendini Allah'ın azabından emin görmek, yanındaki fazla sudan ona ihtiyaç duyan yolculara vermemek, Beyt-i Harâm'da dine aykırı işler yapmak, iki kişi arasında laf taşımak, idrar bulaşmasından sakınmamak, din kardeşinin şeref ve namusuna dil uzatmak ve hüküm vermede haksızlık yapmak."
"Sahurda bereket vardır. Bir yudum su içmek dahi olsa sakın onu terk etmeyin. Zira Allah (c.c) ve melekler, sahura kalkanlar için dua ederler."
Sayfa 70 - Kutup Yıldızı Yayınları, 1. Baskı, Ağustos 2007Kitabı okudu
3.cilt
503. Ebû Hüreyre radıyallâhu anh şöyle dedi: Kendisinden başka ilâh bulunmayan Allah’a yemin ederim ki, ben bazan açlıktan karnımı yere dayar, bazan da mideme taş bağlardım. Bir gün sahâbîlerin geçtikleri yol üzerine oturmuştum. Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem benim yanımdan geçti ve beni görünce gülümsedi. Kalbimden geçeni yüzümden
Reklam
3.cilt
442. Câbir İbni Abdullah radıyallâhu anhüma şöyle dedi: Vefâtından üç gün önce Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken dinledim:  "Hiç biriniz sakın Allah'a hüsn-i zan beslemeden ölmesin!" Müslim, Cennet 81, 82. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cenâiz 13 Hüsn-i zan, düşünce güzelliği, güzel şeyler temenni ve beklentisi demektir.Allah’a karşı hüsn-i zan beslemek ise; O'nun merhametini, rahmetini ve keremini dilemek, af ve rahmetiyle muamele edeceğini ummak, hatta tereddütsüz bir şekilde böyle bir mutluluğa ereceğine inanmaktır.Nitekim önceki hadîs-i kudsîde görüldüğü gibi bizzat yüce Yaratıcı, “Ben, kulumun beni düşündüğü gibiyim, benden ne bekliyorsa ona öylece muamele ederim.” buyurmaktadır. İnsanın hangi hal üzere öleceğini bilmek ve tayin etmek kendisinin elinde değildir. Böyle olunca Sevgili Peygamberimizin bizden hüsn-i zandan başka bir hal üzere ölmemeyi istemesi, ümit ve recâ üzere yaşamamızı ve ölümü de o hal ile karşılamamızı istemesi anlamındadır. Yani Allah Teâlâ’dan güzel şeyler beklentisi içinde olabilmek için, güzel bir hayat yaşamaya çalışmak gerekmektedir. Nitekim “Ey iman edenler, Allah’tan O'na yaraşır şekilde korkun ve ancak Müslümanlar olarak ölün.” [Âl-i İmrân, (3)102] âyet-i kerîmesi de bizden sürekli iman üzere olmamızı istemektedir: ... Ali el-Karî de “Bu konuda sadece ''Rahmetim gazabımı aşmıştır." (420 numaralı hadis) hadisi bile yeter.” demektedir. Kulluk ya ümit ya da korku ile yapılır. Ümitle yapılan kulluk daha üstündür. Çünkü o hürlerin kulluğudur, korku ile yapılan ise, kölelerin kulluğudur.
" Eğer Allah'ı hakkıyla tanısaydınız , dualarınızla dağlar yerinden oynardı."( Hadisi Şerif, Cami'us Sağir 5:319) " inanç üç farklı düzeyde olabilir : Bilgi düzeyi, şahit olma düzeyi, içselleştirme düzeyi ." ( Bu yaklaşım: " İlmek yakin, aynel yakin ve hakkal yakın.")
Tefsir Yapanın Bilmesi Gereken İlimler
Kur'an-ı kerîmin mânâsını anlayabilmek için sarf, iştikak, nahv, kitâbet, iştikak-ı kebir, lügat, metn-i lügat, belâgat (beyân, meânî, bedî'), inşa' ve haber gibi on iki âlet ilmini ve ayrıca usûl-i tefsîr, mantık gibi ilimleri iyi bilmekle beraber, âyetlerin ibâre, işâret, delâlet, tazammun, iltizâm ve iktizâ cihetinden mânâlarını (tefsîr metodlarını); esbâb-ı nüzûlü (yani her âyetin ne zaman, ne sebep-ve kimler için nazil olduğunu); âyetlerin hangi hadislerle ve nasıl izah edildiğini; nâsih ve mensûhu (yani geçici hükümleri); cerh ve ta'dîli (yani rivayet ehlinin hâlini) iyi bilmek; ilm-i kalbde mütehassis olmak lazımdır. Bu ilimlere málik olmayan kimsenin, tefsîr yapması câiz değildir. Yaparsa, kendi görüşü ile yapmış olur ki, hadis-i şerîf ile men edilmiştir.24
Sayfa 93 - 24)Taşköprüzáde, 412-413; Sava Paşa, 1/77; Bilmen, Tefsir Tarihi, 1/123-140. Bu hususta etraflı malumat için bkz. Suat Yıldırım: Peygamberimizin Kur'anı Tefsiri, İst. 1983.öKitabı okuyor
—Peki ama kendisine aşık olmakla malûl insanoğlu niçin "başkası"nın hal tercümesini yazmak konusunda tarih boyunca bu kadar göz nuru döküp dirsek çürütsün, bu ölçüde mürekkep akıtıp ak sahifelerin yüzünü karartsın? Derler ki insan kendini (benini) tanımak ve bilmek ameliyesini tek başına gerçekleştiremez, kendi cinsinden bir başkasına,
Sayfa 37 - Dergah YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Tasavvufta Ölümün DÖRT RENGİ
İmamı Rabbani'ye göre sufiler nefislerini kontrol altına aldıklarında sevdiğine yaklaşırlar ancak gerçek vuslat ise ruhun bedenle irtibatı kesmesinden sonra olur. "Kişi sevdiğiyle beraberdir" hadisi şerifi de buna örnek gösterilmektedir. Tasavvufi kültürünün önemli isimlerinden İbni Arabi "Ölüm, hayatın tümden yok edilmesi
Sayfa 81 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Ramazanın sıyamı, dünyada âhiret için ziraat ve ticaret etmeğe gelen nev'-i insanın kazancına baktığı cihetteki çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki: Ramazan-ı Şerifte sevab-ı a'mal, bire bindir. Kur'an-ı Hakîm'in nass-ı hadîs ile herbir harfinin on sevabı var; on hasene sayılır, on meyve-i Cennet getirir. Ramazan-ı Şerifte
99 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.