‘’Ölemeyen birisinin tek çaresi yaşamaktır. O adam da yaşayacaktı. Delirmedi de ölmedi de…’’
Sayfa 54Kitabı okudu
‘’Bazıları vicdanını kaybetmiş, bazıları aklını, bazıları ise gözlerini kaybetmiş de uçuruma doğru gittiklerinin farkında bile değiller.’’
Sayfa 22Kitabı okudu
‘’Fakat vücut tedavi olsa da kalpteki yaraların tedavisi mümkün değilmiş demek.’’
Sayfa 27Kitabı okudu
biz de nasipdâr olanlardan olur muyuz ki?
O dünya ki hem bir noktadır, hem birçok nokta taşır üstünde. Hayatımın son noktasına gelmeden hayata düşürdüğüm bir notun püf noktasını alırsınız elinize ve onu elinizden düşürmeden okur, bitirirsiniz. En son sayfasını kapadığınızda ise, onun üstünden bakıp durmakta olduğunuzu anlarsınız. Aslında her kitap böyle tepeden bakan gözlerle okunur. O, bir iki kitaptır, bir iki talihli kitaptır, içine girilip okunan. Bu büyük bir hattır ve kim bilebilir bize bahtın böylesi nasip olur mu? Kim bilir, belki...
Sayfa 3 - Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, 1. Baskı, 2001, Ankara
Kara Durmaz'ın sevgi kesilen elleri Meral'in ellerinden ayrılıp evlâdına doğru uzandı. "Karadan doğan ağımsın sen, geceden gelen gündüzümsün. Karanlığımın ışığı..." demek isteyen bembeyez elleri tir tir titriyordu. O ellerin, elini veren Samet'i kendine çekip kucağına basmaya gücü zor yetti.
Sayfa 316 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Herkes köpeğin tırnak izlerini görüp, "Yüzüne ne oldu?" diye soracaktı. Babasının tokatlarının bıraktığı izleri kimse görmez. Çünkü onların damgası Samet'in yüreğindeydi..
Sayfa 159 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
İnsanın melekûtu dış görünüşünden de güzel olmalı, eğer o hakiki insan ise...
Sayfa 11 - Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, 1. Baskı, 2001, Ankara
Rûhi Zenginlik!
Mal, zenginlik bizim aç gözlülükle üstüne atladığımız ama karnımıza düşer düşmez çürüyüp gidecek yiyeceğimiz, tıpkı ayaklarımız gibi "Hayatı hareket ettiren güç mü acaba?" dedirse de kim bilir belki de ömür omurgası ruhî zenginliktedir.
Sayfa 332 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
evet efendim, bir kitap böyle bir cümleyle başlıyorsa...
Ölenler yerle birlikte onun altında dönerler biteviye, diriler üstünde. Bundan on asır önce de böyle dönmekte idiler şüphesiz, arada kıyamet kopmazsa on asır sonra da aynı şekilde döneceklerdir, tıpkı bugünkü gibi...
Sayfa 5 - Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, 1. Baskı, Ankara, 2001
Gerçekten de kör kuyunun ağzına kadar çektiği adam tam çıkacakken ümit ipi kopacak, tekrar karanlık kuyunun dibine düşecekti.
Sayfa 307 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Gerçekten de yüksekten düşenin işi zor imiş.
Sayfa 304 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Gerçekten de yorgun beyni kendini korumak için bu dünyayı hissetmeyi bıraktı.
Sayfa 196 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Sonra sen mesafelerin yakınlığına uzaklığına bakma da yüreğin yakınlığına bak.
Sayfa 79 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Belki bahar güneşinin sıcaklığıyla yeşillere bürünmesi de toprak için şaşılacak bir şeydir, kim bilir. Fakat toprakta onu söyleyecek dil yok. Bülbüllerin şakıması demesen...
Sayfa 60 - Atatürk Kültür merkezi Başkanlığı Yayınları, 1. Baskı, 2001, Ankara
