Bir gün İmâm Mâlik rahimehullah yolda giderken, Ebu'l-Cüveyriye isminde Mürcielikle itham edilen bir adam arkasına takıldı ve: -Ey imam! Seninle tartışacağım ve görüşümü ortaya koyacağım bir şeyi benden dinler misin? Eğer doğru olur- sa kabul edersin, dedi. Bunun üzerine İmâm Mâlik adama: -Eğer sen beni yenersen ne olur, dedi. Adam: -Bana tâbi olursun. -Peki, ben yenersem ne olur? -O zaman da ben sana tâbi olurum. -Şayet (üçüncü) bir adam gelse, onunla konuşsak, o da ikimizi birden yense, (o zaman ne olur?) -Beraberce onun görüşüne tâbi oluruz. Bu konuşmanın ardından İmâm Mâlik adama şöyle dedi: "Ey adam! Allâh, Muhammed aleyhisselam'ı tek bir din ile göndermiştir. Ama görüyorum ki sen sürekli görüş değiştiriyorsun/daldan dala atlıyorsun."
Tertibü'l-Medarik, 1/170Kitabı okudu
Said Nursi'nin her suale cevabı varmış(mış).
HER SUALE CEVAP VERMEK, HİÇ KİMSEYE SORU SORMAMAK Sormaz ki bilsin, sorsa bilirdi. Bilmez ki sorsun, bilse sorardı. Atasözü "Herhangi ilme sorulan suale bila-tereddüd derhal cevap verirdi."(1) "Sorulacak suallere cevap vermeye hazır bulunduğu gibi kimseye sual sormayacağını da beyan ederek bu kararda yirmi sene sebat
Sayfa 56 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
Reklam
6.cilt
1315. Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallâhu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Şehidin kul borcu dışındaki bütün günahlarını Allah bağışlar."  Müslim, İmâre 119. ... Yine Resûl-i Ekrem Efendimiz, Cebrâil aleyhisselâm' ın kendisine bildirdiğini özellikle belirterek, kul hakkının şehitlik mertebesine ulaşmakla da ortadan kalkmayacağını açıkça ifade etmişlerdir. Bu, bizler için son derece ibret alınacak bir husus olup, her hâl ü kârda bu dünyadan kul hakkıyla gidilmemesi gerektiğinin çok çarpıcı bir misâlini teşkil etmektedir. Şu halde şehitliğin kefâret olduğu günahlar ve hatalar, Allah'a ait haklardır. Bu konuda Enes İbni Mâlik, Muhammed İbni Cahş ve Ebû Hüreyre'nin de sahih rivayetleri vardır.
Edep; Müridin kendi nefsine, ihvanına, mürşidine ve Allah’a karşı uyması gereken kurallardır. Bu kurallara uymak vuslat vesilesidir. Edebe uymayanlar lütuftan mahrum olurlar. Ne güzel söylemiş büyüklerimiz “Edeple gelen lütufla gider” diye. Pirimiz Abdülkadir Geylani Hz.leri “Bir edep için, binlerce derviş feda olsun. Edep gittiğinde onu geri
Zekatını vermeyen ahirette yanıma gelmesin !!
Ebû Hüreyre radıyallahu anhtan Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu dediği rivayet edilmiştir: Sahibi tarafından zekât hakkı verilmeyen deve, (kıyamet gününde) besili ve en güçlü kuvvetli hali ile gelerek sahibine musallat olup tabanlarıyla onu çiğner. Zekâtı verilmeyen davar da gayet semiz ve kuvvetli hali ile gelerek sahibine musallat olup tırnaklarıyla onu çiğner. boynuzlarıyla da vurur. Resûl-i Ekrem (devam edip) buyurdu ki: Bu hayvanların haklarından birisi de su başında (sütlerinin) sağılması, (fakir ve ebná- sebile tasadduk edilmesidir. Resûl-i Ekrem (yine devam edip) buyurdu ki: Sakın sizden hiçbiriniz kıyamet gününde omuzuna zekâtını vermediği koyununu yüklenip avaz avaz bağırtarak ve "Yâ Muhammedi" diye (istimdat ede) rek (bana) gelmesin! Ben ona: Hükm-i ilâhîden senin için bir zerresini tahfife mâlik ve muktedir değilim. Sana (dünyada) hükm-i ilâhîyi tebliğ ettim diye cevap veririm. Yine sizden hiçbiriniz omuzunda zekâtını vermediği devesi yüklü bağıra, bağıra ve "Ya Muhammedî" diye (istimdat ede)rek (bana) gel- mesin!. Ben buna da: Hükm-i ilâhîden bir zerresini senin için tahfife mezun değilim. Sana (dünyada) hükm-i ilâhiyi tebliğ ettim diye cevap veririm.
Sayfa 302Kitabı okudu
Resûl-i Ekrem ﷺin evindeki hâlini dikkate alan İmâm Mâlik çok güzel bir prensip ortaya koymuştur. Der ki: "Bir kimse kendisini aile fertlerine, dünyanın en sevimli insanı olarak kabul ettirmelidir."
Sayfa 332 - ERKAM YAYINLARIKitabı okuyor
Reklam
4. Cilt Sayfa 243
Enes b. Malik radıyallahu anhtan şu hadis rivayet edilmiştir: (Bir kere) Resûl-i Ekrem ile bazı ashabının yanlarından bir cenaze geçti. Ashâb-ı kirâm bu cenazeyi hayır ile andılar. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem de "vácip oldu!" buyurdu. Sonra başka bir cenaze daha geçmişti. Ashâb-ı resûl bunu da şer ile andılar. Resûl-i Ekrem de yine "vâcip oldu" buyurdu. Bunun üzerine Ömer b. Hattab, "Ne văcip oldu, yâ Resûlellah?" diye sorması üzerine, Resûlullah, "Şu önce geçen cenazeyi hayır ile yâdettiniz, ona cennet vâcip oldu. Sonraki cenazeyi şer ile andınız. Buna da cehennem vâcip oldu. Çünkü siz yeryüzünde Allah'ın şahitlerisiniz" buyurdu. (B1367 Buhari, Cenaiz, 85.)
Ta'zir Cezaları Beşeri Orijinlidir
Ta'zîr, azarlamak, edeblendirmek demektir. Hadd ve cinâyet olmayan her suç ve günahta fâilin ta'zîr edilmesi (münasip bir cezâ ile cezalandırılması) hükümet ve hatta muayyen şartlarda cemiyetin her ferdi için meşrudur; hatta İmam Şafi'î dışındaki üç imama göre bir vazifedir. Ta'zîr suç ve cezaları üç kısımdır. 1-İslâm hukuku
4. Cilt Sayfa 217
Hazrets Adem'den Hazret-i Muhammed'e gelinceye kadar bütün peygamberler islam dini esaslarını ve tevhid akîdesini tebliğe memur edilmişlerdir. Bu din-i mübin, müstaid olduğu gäye-i kemâli ancak hâtem-i enbiyâda bulmuştur. Dinleri, ihtiva ettikleri kavaid ve ahkamı ile, tebliğ ettikleri medeniyet-i fäzıla ile velhasıl beşeriyetin her türlü enin ve ıstırabına devāsâz olabilmeleri cihetiyle tetkik eden her munsıf âlim ve mütefekkir, Hak dinin İslâm dini olduğuna hükmetmekte tereddüt etmez. Sair dinler, zemin-i tedkik olabilecek bir vuzûh-ı tarihiyi haiz olmadıkları halde İslâm dini, tarihi en yakın bir hayata malik olması cihetiyle bütün ahkâmı, güneş gibi açık ve âşıkâr olarak zamanımıza nakledilmiştir. Onun tarihî seyri, bir tekâmülü ilmi takip etmekte bulunduğu için saffet-i asliyyesiyle devam edip gidecektir de.
Sayfa 217Kitabı okudu
Zina Haddi
Hadd suçu olan zinā, birbirleriyle evlilik ve mülkiyet gibi bir bağ bulunmayan iki tam ehliyetli, görebilen ve konuşabilen Müslüman veya zimmînin, isteyerek sarhoş olsa bile, kendi rızaları ile cinsî temasta bulunması ve bunu yaparken dört erkek, hür, adil Müslüman tarafından yakalanması demektir. Dolayısıyla tabiî olmayan cinsî münasebetler
Reklam
Kasıt Harici Adam Öldürme Suçları
B-Şibh-i Amd ile Katl (Kasıt Benzeri Katl) Buna kasden öldürmeğe benzeyen katl de denir. Bu, katl âletleri ile olmayan öldürmektir. Küçük taş, küçük sopa ile döğerek veya İmam Ebû Hanife'ye göre kuyuya, dağdan, damdan aşağı atarak öldürmek böyledir. Şibh-i âmd ile katlde kaved lâzım gelmez. Kâtile keffâret yapması ve âkılesinin ağır diyet
Sayfa 324 - Kaved: Kısas Keffaret:60 gün aralıksız oruçKitabı okuyor
“İlim, rivayet ve kuru malumat çokluğu değildir. İlim, faydalı olan ve kendisiyle amel edilen şeydir.” 🌱 (İmam-ı Malik)
İmam Malik (rh.a.) şöyle demiştir: " İlim hikmettir. O da Allah'ın dilediğine kendisiyle hidayet ettiği bir nûrdur; kesret-i mesâil (birçok ayrıntıyı bilmek) değildir." 📗Mirkâtu'l-Mefâtîh / Molla Alî
B-Ceza Çeşitleri
a-Bedení Cezalar İslâm hukukunda asli ceza, bedení cezâdır. Çünki bedenî ceza, ırkı, cinsiyeti, mâlî vaziyeti, ictimâî pozisyonu ne olursa olsun, herkeste aynı elemi hâsıl ettiğinden, adaletin tecellisine daha elverişli görülmüştür. aa-İdam İdam, ademe gönderme, yok etme mânâsına gelir. Hukuk ilminde, suçlunun mahkeme kararıyla öldürülmesini
Edeb...
İmâm-ı Şafiî: "İmâm-ı Mâlik'in yanında kitabımın sahifelerini çevirirken ses çıkartmamaya özen gösterirdim." buyurur.
Sayfa 122 - Sohbette edeb...Kitabı okuyor
Resim