İslam alimi,İmamı Rabbani Hazretleri şöyle demiştir: "Allah, vermeyeceğini istetmez."
10/10 puan verdi
MEAL HAKKINDA DAHA FAZLA BİLGİ ALMAK İSTEYENLERE Takdim Hakīkatler ve hikmetler menbaı olan Kur’ân-ı Azîmü’ş-şân ni‘metini, bizlere ihsân eden ve bizi Kur’ân hizmeti ile şerefyâb eden Mütekellim-i Ezelî, Rabbimiz, Hâlıkımız, Cenâb-ı Vâhibü’l Atâyâ Hazretlerine, nâzil oluşundan kıyâmete kadar okunacak ve yazılacak olan Kur’ân kelimelerinden ve
Osmanlıca Mealli Kur'an-ı Kerim
Osmanlıca Mealli Kur'an-ı KerimHeyet · Hayrat Neşriyat · 201522 okunma
Reklam
22 – HACE MUHAMMED BAKİBİLLAH (K.S.) Tarih: 1563-1603 Silsile-i Saadatın yirmi ikincisidir. Büyük veli İmâm–ı Rabbânî (k.s.) Hazretlerinin hocasıdır. Muhammed Bâkî Billah (k.s.) Hazretleri, H.971 (M. 1563) senesinde Kâbil şehrinde doğdu. H.1012 (M. 1603) de Delhi’de kırk yaşında iken vefat etti. Türbesi, Kutabrol denilen yerdeki kendi mescidinin yanındadır. Orta boylu, kırmızı benizli,seyrek sakallı idi. Gençliğinde ilim tahsili için Kâbil’den Semerkand’a gidip, zâhirî ve akli ilimleri, zamanının en büyük alimlerinden olan Mevlânâ Sâdık Hulvânî’den öğrendi. Yüksek yaradılışı ve kâbiliyeti ile kısa zamanda, ilimde en yüksek seviyeye ulaştı. Zâhirî ve bâtinî kemâlat ile mücehhez, cezbe ve ilâhî aşk ile bezenmiş, zühd ve takva ile ma’ruf, cömertlik vasıflarına mâlik bir zat. Hâce Muhammed Bahaü’d-dîn Nakşibend Hazretlerine mânen bağlı olmakla (Üveysî) idiler. Zâhiren ise Mevlâna Hâcegî Emkengî Hazretlerine bağlı idiler.
Çamlıca yayın eviKitabı okudu
İmamı Rabbânî Hazretleri: "Bugün (İslam'ın garib olduğu zamanda) Rasûlullah Efendimiz'in (s.a.v) dininin hak olduğunu tasdik ederek yapılan az bir amel, çok amel yerine geçer. Bunda şaşılacak bir şey yok. Zîrâ görmez misin, Ashâb-ı Kehf, elde ettikleri bütün derecelere bir tek iyi amel vasıtasıyla nail oldular." (Cild 1 Mektub 44)
İmamı Rabbani Hazretleri
《 İmamı Rabbani Hazretleri diyor; bu kapıdaki büyükler en ufak bir hal yaşamasalar bunu bir eksiklik olarak telakki etmezler. Fakat Sünnet-i Seniyye’den bir şeyi yaptıklarında ise müjdeli bir haber almış gibi sevinirler.diyor; Bu kapıdaki büyükler en ufak bir hal yaşamasalar bunu bir eksiklik olarak telakki etmezler. Fakat Sünnet-i Seniyye’den bir şeyi yaptıklarında ise müjdeli bir haber almış gibi sevinirler 》
Her gördüğün şeyi alma lisana! İnsan, dili ile uğrar ziyana. Görünüşte dilin cirmi küçüktür, Fakat cürmü, yaptığı iş büyüktür. Pişman olur, düşünmeden konuşan, Kesilir nice baş, dökülür çok kan. Kimi bir söz söyler düşer hataya, Sözünü bilmeyen uğrar belaya. Kâfir olur, bir sözüyle Müslüman, Bir söz ile gider, kalbinden iman. Diline
Reklam
80 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
- Bu sayıda Hindistan'a, Delhi'ye gittik. Oradaki Nakşî damarından gelen manevi havayı nacizane teneffüs ettik. İmamı Rabbânî Hazretleri'nin hizmetlerine şahit olduk. - Türk evlerinin özelliklerine değinildi. Evlerdeki mahremiyet hassasiyeti ruhumuza dokundu resmen. İslamiyet'in nasıl dikkat edilerek yaşandığı gösterildi bizlere. Rabbim o şekilde yaşamayı bizlere de nasip etsin inşallah. - Mescid-i Nebevî'deki kubbelerin çoğunda Osmanlı'nın izinin olduğunu öğrendik. Ve o kubbelere verilen emekleri... - Özellikle İmam Birgivî Hazretleri anlatılmış. Ehli Sünnet'e olan hizmetleri, 56 yılda 56 kitap yazdığı, medreselerde senelerdir kullanılan Avamil ve İzhar kitaplarını yazdığı, kendini talebe yetiştirmeye vakfettiği anlatılmış. Rabbim hiç değilse yazdığı kitaplardan ders almayı, okuyup okutmayı nasip etsin. Keyifli okumalar...
Yedikıta Dergisi - Sayı 131 (Temmuz 2019)
Yedikıta Dergisi - Sayı 131 (Temmuz 2019)Yedikıta Dergisi · Camlıca Basım Yayın · 201922 okunma
Eş-Şehit Seyit Kutub'u nasıl anlamalıyız
İhvanın daha çok tefekkür boyutunu resmeden Seyit Kutub'un hareket planında yaptıkları da imam Rabbaniye aidiyet kabul edilebilir. "Azamet Allahu Taala ya aittir" diyerek sultana secde etmeyi reddeden, hindistan'daki "tanrısal din" projesine her nevi zorluğa göğüs gererek çökerten İmamı Rabbani hazretleri ile Nasır'dan özür dilemeyi reddedip şehadeti tercih eden Seyit kutup aslında aynı yolun yolcusu dur. İmamı Rabbani, söyledikleri Ümmet için buyruk olan bir mürşittir. Seyit kutub, mücahit bir mütefekkirdir. Kutup, müslümanların çağdaş küfür yobazlarını nasıl anlamaları ve onlarla hangi ölçüler çerçevesinde mücadele etmeleri noktasında önemli tespitlerde bulunmuş, bu uğurda da şehit olmuştur. O ne bir fakih, ne de bir muhaddistir. Böyle bir iddiası da olmamıştır. Zaman zaman yaptığı fikhi mütalalarda Ümmet için ufuk açan beyanlarda bulunduğu gibi, birkaç mevzuda da hata yapmıştır. Ulema tarafından ikaz edilince de, hatasından dönmüştür. Emperyalizme, İslami çevrelerin hassasiyetine göre değişen çok yönlü bir Seyit kutup algısı oluşturdu. Tasavvufa karşı rezervi olana Arabistan'da mutasavvıf olarak tanıtıldı. Devlet mutasavvıf olmasını gerekçe göstererek kitaplarını yasakladı. Aldıkları eğitimin tabii bir yansıması olarak da tasavvuftan nefret eden bir selefi, Seyit Kutubu okumaya değer görmedi. Mutasavvıflar da, bağlamından koparılan, çoğu defa da tahrif edilen ifadelerden dolayı onu tasavvuf münkiri olarak tanıdı. Yani selefilerin mutasavvıf olma iddiasıyla reddettiği seyyid'i, Sofiler de Ehl-i sünnet muhalifi olduğu zanlıyla okumadı.
Sayfa 215 - HükümKitabı okudu
Resim